English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Happiness

Happiness traducir turco

7,920 traducción paralela
My love, will you now grant yourself a measure of happiness?
Aşkım, şimdi biraz olsun mutluluktan pay almayı düşünüyor musun?
I shall destroy her happiness if it is the last thing I do.
Yapacağım son şey de olsa mutluluğunu elinden alacağım.
You purport to be her friend, and yet you don't care a whit about her happiness.
O'nun arkadaşı olduğunu söylüyorsun ama halen O'nun mutluluğunu zerre umursamıyorsun.
Well, I hardly think you're essential to her happiness.
Eh, bence onun mutluluğu için sen gerekli değilsin.
♪ You'll understand what happiness is ♪
* Mutluluğun ne olduğunu anlayacaksın *
But then I just realized that holding onto the memories of those have just been keeping me from finding happiness.
Ama sonra, o anılara tutunmanın, mutluluğu bulmamı engellediğinin farkına vardım.
I can't just enjoy happiness like regular people, you know?
Sıradan insanlar gibi mutluluğun tadına varamıyorum.
The only sustained happiness I ever felt in my life so far is Grace.
Hayatımdaki sürdürebilir tek mutluluk şimdilik Grace.
And I never want to be a threat to your happiness.
Ve mutluluğunu tehtid etmek istemem.
♪ To your happiness, you know ♪
* Çok değişkensin *
And happiness.
Ve mutluluk.
Not if you cost me this last chance at happiness.
Bana sahip olmuş olacaksın, ama kehanetlerime değil.
He's going to wonder if he's got another chance at happiness.
Mutlu olmak için başka bir şansı, olup olmadığını merak edecektir.
Everyone deserves the chance to find happiness.
Mutluluğu bulma şansını herkes hak eder.
I hope you find some happiness.
Umarım mutluluğu bulursun.
If my 8-year-old can find happiness within, why can't the rest of us?
Eğer 8 yaşındaki kızım mutluluğu bulabiliyorsa kalanlarımız neden bulamasın?
There is no happiness!
Mutluluk yok! Sırada ne mi var?
It was a moment of happiness, and yet, when I looked,
Bende bakana kadar o mutluluk anıydı.
Happiness.
Mutluluk.
So you can assure Kavya's happiness by controlling her?
Yani onu kontrol ederek, Kavya'nın mutluluğunu garanti ediyor musunuz?
I'm here to lead you to happiness.
Seni mutluluğa ulaştırmak için yanındayım.
Wait-wait- - you think my happiness is being with Jenna?
Bir dakika. Mutlu olmak için Jenna'yla olmam gerektiğini mi düşünüyorsun?
What good is being able to lead the chosen one to happiness if you're not even allowed to go?
Gidemeyecek olduktan sonra seçilmiş kişiyi mutluluğa ulaştırmanın ne anlamı var?
I lead you to happiness all the time.
Seni de mutluluğa ulaştırıyorum hep.
I bring you... happiness!
Sayemde mutluluğa ulaştın!
But in my defense, my job isn't to lead Drew to happiness.
Ama açıklama yapmam gerekirse mutluluğa ulaştırmam gereken kişi Drew değildi.
Every time I ask the universe to lead me to your happiness, we end up in the same spot.
Evrene senin mutluluğuna ulaşmak istediğimi söylediğimde hep aynı yere varıyoruz. - Kayıp mı olduk yani?
I failed to lead you to happiness, so, clearly, I'm not a god.
Seni desen mutluluğa ulaştıramadım. Tanrı olmadığım da ortada yani.
Its central belief was that a talking dog god would lead a Chosen One to happiness.
Çünkü çok saçma bir şeydi. Temel inanç anlayışı, konuşan bir tanrı köpeğin seçilmiş kişiyi mutluluğa ulaştırmasına dayanıyordu.
There's Mataman, the god who leads you to happiness, and then there's you.
Mataman insanı mutluluğa ulaştıran tanrı oluyor. Bir de sen varsın. Krungel.
That could only bring me happiness, right?
Mutlu olurdum sonuçta, değil mi?
Kristen sent you here to be her happiness assassin. No, I'd...
Kristen seni buraya onun mutluluk fedaisi olasın diye gönderdi.
Since that day, we have brought each other nothing but happiness.
O günden beri, birbirimize mutluluktan başka hiçbir şey vermedik.
No daughter of mine would purposefully try to destroy my happiness!
Kızlarımdan hiç biri bilerek benim mutluluğumu mahfetmeye çalışmaz!
Happiness is a fallacy.
Mutluluk bir yanılgıdan ibaret.
That's happiness.
Mutluluk bu.
Happiness is in the quieter moments, mate. ( rumbling begins, gets louder )
Mutluluk sakin anlardadır adamım.
I have completed my godly mission of leading you to happiness.
Seni mutluluğa ulaştırarak tanrısal görevimi yerine getirdim.
My stupidity has cost you your happiness!
Benim aptallığım yüzünden mutluluğundan oldun!
Y-You want to run back to Wisconsin and play it safe instead of taking a risk and maybe finding real happiness.
Wisconsin'e kaçıp işini garantiye almak istiyorsun. Risk alıp mutluluğa ulaşma ihtimalinin peşinden gitmiyorsun.
They come into our lives when we desperately need them, and they help us find our way to happiness.
Onlara en çok ihtiyacımız olduğunda hayatlarımıza girerler ve mutluluğa ulaşmamız için bize yardım ederler.
He said he could help me find... unimaginable happiness.
Beni hayal bile edemeyeceğim bir mutluluğa ulaştırabileceğini söyledi.
He said a dog god would appear to a Chosen One and would then lead him to happiness, and then that Chosen One would be a prophet.
Bir köpek tanrı, seçilmiş kişiye görünecek ve onu mutluluğa ulaştıracak dedi. O seçilmiş kişi peygamber olacakmış.
So, you came to bask in the happiness that you brought me and Jenna?
Jenna ile bana getirdiğin mutluluğun keyfini çıkarmaya mı geldin yani?
Ryan, it was my godly duty to lead you to happiness.
- Ryan. Seni mutluluğa ulaştırmak benim tanrılık görevimdi.
Happiness. Ryan.
Mutluluk ve Ryan.
Ryan, I'm gonna lead you to happiness right now.
- Neyi? Ryan, seni hemen mutluluğa ulaştırıyorum.
What have I against happiness That it makes me live in hell
# Benim mutlulukla ne zorum var ki, bana cehennemi aratmıyor #
What have I against happiness That it makes me live in hell
# Benim mutlulukla ne zorum var ki, bana cehennemi aratmıyor. #
About your happiness?
Mutluluğuna gelirsek...
I led you to happiness.
Seni mutluluğa ulaştırdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]