He can handle it traducir turco
192 traducción paralela
He can handle it.
- Frank daha genç. O halleder.
He seems like he can handle it.
Üstesinden gelebildiğine seviniyor.
I don't see a problem with that, but I think he can handle it himself!
Benim açımdan sorun değil ama kendisi bu işin altından tek başına kalkabilir.
It means he can handle it himself.
Kendi başına halledebilir demek.
Commander Sinclair seems to think he can handle it.
Yarbay Sinclair altından kalkabileceğini düşünüyor.
He can handle it.
Bütün bunlara dayanabilir.
This man has his work cut out for him, but I know that he can handle it.
Adam imkânsıza talip oldu ama üstesinden gelebileceğine eminim.
But whatever comes, he can handle it.
Ama her ne olursa olsun, bununla başa çıkabilir.
He can handle it.
Önemli değil.
Yeah, he can handle it.
- Halledebilir.
He can handle it.
Bunu kaldırabilir.
He can handle it.
Halledebilir.
He thinks he can handle it alone, but Mom, she did everything for him.
Her şeyi tek başına yapabileceğini sanıyor. Ama her şeyi yapan annemdi.
He's resilient. He's an ambitious little motherfucker. He can handle it.
O güçlü, sağlam ve hırslı bir çocuk bunu kaldırabilir.
I know what the fuck I'm doing and he can handle it.
Ben ne yaptığımı biliyorum ve o bunu kaldırabilir.
He can handle it.
O bunu kaldırabilir!
He's strong. He can handle it.
Aslan gibi adam, alır daha.
He can handle it.
- Elektroşok cihazı.
But I really don't think he can handle it... and my standards for food service are really low.
Bunu basaracagini sanmiyorum. Ve yemek servisinde standartlarim gerçekten düsüktür.
Yeah, he can handle it.
Evet, bunu halledebilir.
He can handle it.
Başarabilir.
He can handle any situation so long it's a situation without aggravation. Otherwise, no.
Eğer bir durumda öfkelenecek bir unsur varsa buna hiç gelemez.
Anyway, he says to me "jim, " i must scrape up a quarter of a million and you're the only one that can handle it for me. "
Neyse bana dedi ki, "Jim, bir yerden çeyrek milyon dolar kapmam gerekiyor ve bunu ancak sen ayarlayabilirsin bana."
I can still handle it but if he's got help...
ama başkalarından yardım alırsa...
And he assured you that I can handle it. Is that right?
Ve iyi olacağım konusunda sana garanti verdi.
He doesn't think you can handle it.
Senin bu işle başedebileceğini düşünmüyor.
He'll never make it, he can't handle it, he's too edgy.
Asla yapamayacak, bunu kaldıramaz, çok sinirli.
He's afraid you can't handle it
Baş edemeyeceğinden korktu!
- What do you mean? - So he won't trod upon it. I think it's symptomatic of taking on more than you can, er... er... handle.
Bence bu halledebileceğinden daha fazlasını... üstlenmenin bir belirtisi.
He can't handle it.
Kabul etmek istemiyor.
Are you afraid he can't handle it?
İşi beceremeyeceğinden mi şüpheleniyorsun?
I think he can't handle it.
Yardım edebileceğini sanmıyorum.
He wants to get rid of her. He can't handle it.
Onunla baş edemiyor.
- No reason he can't handle it.
- O zaman dayanabilir.
Instead, I decided to become the stereotypical guy who can't handle it when his girlfriend gets a better job than he does.
Dawson başka neyi hiç yapmazdı biliyor musun? Yazın onunla kaçmam için asla ilham vermezdi.
Naw, now he can handle it with both.
Çok iyi top sürüyor.
What if he can't handle it?
Yapamam. Ya bunu kaldıramazsa?
Screw him if he can't handle it.
Kaldıramıyorsa canı cehenneme.
He's frail, he's sensitive and he can't handle it.
Çok kırılgan. Çok duyarlı ve bunu atlatamaz.
Maybe he thinks his body can handle it.
Belki vücudunun bununla başa çıkabileceğini düşünüyordur.
You can handle it, he can't.
Siz yapabilirsiniz, o yapamaz.
Instead, I decided to become the stereotypical guy who can't handle it when his girlfriend gets a better job than he does.
Onun yerine kız arkadaşı daha iyi bir işe girince bununla başa çıkamayan tipik erkek modeli gibi davrandım.
but he gets all stressed out and it's like he can't handle it
Bence geriliyor ve sanki başa çıkamıyormuş gibi duruyor.
Can he handle it?
O becerebilir mi?
It is hotter than you can handle. But it does not bother my father. He can be there all day.
o kadar sıcak ki içerisi, babam akşama kadar nasıl dayanıyor bilmiyorum..
He has a huge mole under his eye and I can't handle it.
Gözünün altında kocaman bir ben var ve ben buna katlanamıyorum.
If he can't handle it, then he can leave. Which he will.
Eğer bunu kabul edemezse, o zaman gidebilir... ki bunu yapacaktır.
What if he can't handle it?
Ya kaldıramazsa?
If there's one kind of pain he can handle... It's soap opera pain.
Başa çıkabileceği acı çeşidi varsa bu, pembe dizilerdeki acıdır.
Maybe he can't handle it.
Belki üstesinden gelemeyebilir.
Is the truth, if he can't handle it he can go to hell
Gerçek şu, eğer bunu kaldıramazsa cehenneme kadar yolu var
he can't swim 20
he can fly 25
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't help himself 22
he can't come 19
he can't help you 16
he can fly 25
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't help himself 22
he can't come 19
he can't help you 16