He knows too much traducir turco
75 traducción paralela
He knows too much.
Çok şey biliyor.
He knows too much and where to tell it
O çok şey biliyor, kime söyleyeceğinide.
He knows too much.
- Pekâlâ, haydi bakalım.
He knows too much and is learning more.
Artık birçok şey biliyor ve hızlı bir şekilde de öğreniyor.
He knows too much about us.
Hakkımızda çok şey biliyor.
He knows too much.
Çok fazla şey biliyor.
I think he knows too much.
Sanırım çok şey biliyor.
He knows too much!
Çok şey biliyor!
He knows too much and I want him dead.
Çok şey biliyor ve onun ölmesini istiyorum.
He knows too much.
Çok fazla şeyler biliyor.
He knows too much to be permitted to leave here.
Buradan gitmesine izin vermek için çok fazla şey biliyor.
He knows too much about each case. Too many details that were only in the police reports.
Her davayla ilgili ayrntıları biliyor,... sadece polis raporlarındaki ayrıntıları.
He knows too much.
Fazla şey biliyor.
He knows too much already.
Fazla şey biliyor.
He knows too much about her.
Katil onun hakkında çok şey biliyor.
He knows too much. - He's just fishing.
Çok şey biliyor Sadece balık avlıyor
He knows too much.
- Çok şey biliyor.
- And if he knows too much, get rid of him.
- Çok fazla şey biliyorsa, ondan da kurtulun.
- He knows too much.
- Çok şey biliyor.
He knows too much!
O çok fazla biliyor!
He... he... he knows too much.
O... çok şey biliyor.
- He knows too much, Cara.
- Çok şey biliyor, Cara.
He knows too much about the Civil War.
İç savaş hakkında çok fazla şey biliyor.
If he doesn't have the stick then he knows too much.
Eğer flaş onda değilse çok şey biliyordur.
Because he knows too much.
Çünkü Jack çok şey biliyor.
- He knows too much. - Sounds like a Hail Mary.
- Çok şey biliyor. - Umutsuz bir plan gibi duruyor.
So Derek decides he's done playing the Mandalay role, and because he knows too much, the only option is to kill him.
Yani Derek Mandalay rolünü oynamaktan vazgeçiyor, ve çok şey bildiği için onu öldürmekten başka seçenek kalmıyor. Hey.
He knows too much.
Adam çok şey biliyor.
Whoever he is and whatever he is, he knows too much.
Bu adam her kimse, çok şey biliyor.
Damn it, Roderick, he knows too much.
Kahretsin Roderick, adam çok şey biliyor.
He knows too much. He could expose us all.
Çok fazla şey biliyor, bizi ifşa edebilir.
Too much. He knows too much!
Çok şey biliyor!
- He knows too much.
- Çok fazla şey biliyor.
He knows too much about things.
İşle ilgili çok şey biliyor.
He knows we're too much on our guard.
Çok dikkatli olduğumuzu biliyor.
He already knows too much.
O çok şey biliyor.
It sounds like he knows way too much.
Çok şey biliyor.
He knows keeping you would be too much trouble.
Onlara, ortalıkta olmanın değerinden daha fazlaya mal olacağını söyledim.
He'll drink too much, and who knows what he'll say if the little minx works on him.
Çok fazla içecek ve o civelek kız sırnaşırsa, kim bilir neler söyleyecek.
He knows too much.
Çok fazla şey biliyor. Sigara.
And even there, we have to be careful about making too many assumptions, as your killer likely knows he's being evaluated and will modify his behavior to keep from giving away too much.
Zaten fazla varsayımda bulunmamaya dikkat etmeliyiz zira katil incelendiğini biliyor ve kendini fazla ele vermemek için davranışını değiştirecektir.
Well, he knows too much now.
Artık çok fazla şey biliyor
He knows too much about us.
Bizim hakkımızda çok şey biliyor.
Wow, this young lad knows so much! He's so good looking, too.
Daha çok gençsin ama bu işlerde iyisin.
Or maybe he finds himself in his beautiful New York apartment overlooking the park, with a girl who's much too young for him and he's telling her what he knows to be are tired old stories.
Ya da kendini New York'taki güzel dairesinde kendinden çok genç bir kızla parka bakarken ve bildiği eski hikâyeleri anlatırken bulur.
- I'm not a fan of this option seeing that he knows way too much about this business at this point.
- Bu seçeneği pek tuttuğum söylenemez. İşimizle ilgili oldukça fazla şey bildiğini göz önünde bulundurursak yani.
If Benjamin knows too much about me, he'll just use it against me as ammunition- -
Benjamin beni çok iyi tanıyorsa, onu bana karşı silah olarak kullanacaktır.
The Dark One has broken free, and he knows far too much.
Karanlık Olan serbest kaldı ve nasıl uzaklaşacağını da biliyor.
Well, he already knows too much about everything.
- Evet, o zaten her şey hakkında çok şey biliyor.
Maybe he stumbled across something, knows too much for his own good.
Belki bir şey görmüştür. Belki fazla şey biliyordur.
No, he already knows too much.
- Hayır, zaten gereğinde fazla şey biliyor.
he knows me 67
he knows everything 100
he knows 635
he knows what he's doing 82
he knows who i am 27
he knows something 60
he knows i'm here 16
he knows my name 30
he knows you 50
he knows who you are 17
he knows everything 100
he knows 635
he knows what he's doing 82
he knows who i am 27
he knows something 60
he knows i'm here 16
he knows my name 30
he knows you 50
he knows who you are 17