He saw you traducir turco
2,407 traducción paralela
He, uh - - he said he saw you in the paper.
Sizi gazetede görmüş.
I figured, with your profile, this dentist would wet himself when he saw you.
Dişçi seni görünce altına edeceğini anlamıştım.
It's obvious he stayed because he saw your car and knew you hadn't left, right?
Açıkca kaldı çünkü arabanı görmüş ve ayrılmadığını biliyordu, doğru mu?
Dottie, I think it'd be nice for Joe, if he saw you looking pretty.
Dottie, sanırım seni güzel görürse Joe'nun hoşuna gidecektir.
He needed a cure for the outbreak that was ravaging the Fae, and he saw you as someone who could provide that.
Fae'leri etkileyen salgın için bir tedaviye ihtiyacı vardı ve seni tedaviyi bulabilecek biri olarak gördü.
Well, ain't that interesting,'cause we got an eyewitness who called in, says he saw you with Blackstone earlier today.
Bugün tanıklardan biri beni arayıp seni Blackstone ile gördüğünü söyledi.
Your dad was working over there when he saw you in an orphanage and fell in love.
Baban seni yetimhanede görüp sana vurulduğunda orada çalışıyordu.
Oh. Um, and, so, I was talking about what I saw, and he gave me a call and said that I should get in touch with you.
Gördüğüm şeylerden söz ediyordum, sonra Jesse beni aradı ve sizinle görüşmem gerektiğini söyledi.
I bet you he saw the fucking car.
Kesin lanet arabayı da görmüştür.
He probably saw Reynolds on TV, the same way you did.
Sen nasıl öğrendiysen o da televizyondan öğrenmiştir.
You know... 50 large. You saw Omar train. He was ready.
Oğlan hazırdı ama...
You saw him tonight,'cause he let you.
Bu gece onu gördün, .. çünkü görmene izin verdi.
He saw to it that all the charges against you was dropped.
Hakkındaki tüm suçlamaların düştüğünü gördü.
Do you think he saw me? Colin!
- Beni görmüş müdür dersiniz?
He's going to be happy when I tell him I saw you.
Seni gördüğümü söylediğimde mutlu olacak.
The first time I saw Angel, when he came to see you, he didn't ask about Carlos.
Angel'i ilk kez seni görmek için, .. geldiğinde gördüm, o zaman Carlos ile ilgili birşey sormadı.
"A" or not, you still need to know what Noel saw... And what he plans to do about it.
"A" olsun ya da olmasın, hala Noel'in ne gördüğünü ve bu konuda ne yapmayı planladığını öğrenmen gerekiyor.
- You know, maybe he saw somebody...
- Belki de birilerinin aldığını görmüştür. - Sus.
Noel swears that he saw them together, and he feels terrible for the girl, but... you know, tomorrow he's gonna tell the principal.
Noel, ikisini birlikte gördüğüne yemin ediyor. Kız için çok kötü hissediyor ; ama yarın, gidip müdüre söyleyecek.
You find some uranium? The man that we, we just found murdered in this room, I, I just saw him taking pictures of a girl that he had...
Az önce odadaki öldürülmüş adam onu, bir kızın resmini çekerken gördüm.
You saw yourse. He isn't the same.
Kendin gördün, aklı başında değil ki.
So when I saw Alcide with you, and the way he cared about you, I just...
Alcide'i seninle gördüğümde, sana değer verdiğini gördüğümde- -
- You know, the first time that I ever saw my father have sex with my mother, I thought that he was killing her.
babamın annemle seks yaptığını ilk gördüğümde, onu öldürüyor sandım.
When Arashi first saw you in your uniform he knew you went to the same school as Hiro.
Arashi seni ilk kez üniformanla gördüğünde Hiro ile aynı okula gittiğini anlamıştı.
They'll find my blood in his house and my fingers in the car, and he'll spend the rest of his life prison if you say you never saw me.
Evinden kanımı, arabasında parmaklarımı bulacaklar ve hayatının kalanını hapiste geçirecek tabii sen beni gördüğünü söylemezsen.
You saw how bent out of shape he got.
Nasıl sinirlendiğini gördün.
And the last time I saw him, he was going to lunch with you idiots.
En son sizinle öğlen yemeğine çıkmıştı.
You saw the way that he came at you.
Nasıl da üzerine geliyordu, gördün işte.
You know, a cop said that he saw someone looking a lot like you driving away from the warehouse just before he arrived.
Biliyor musun bir polis oraya gelmeden hemen önce tıpkı sana benzeyen birini deponun etrafında arabayla dolaşırken gördüğünü söyledi.
He is not interested in anything except rusty wheelbarrow and his hysterical mother! He does not care! No, you saw?
Onun düşündüğü tek şey lanet olası kırık dökük garajı ve psikopat annesi.
Let me understand. He saw a crazy guy in uniform talking to other crazy. And you want to take him to the police station to see pictures of police officers.
Yani üniformalı biri gelmiş ve sen bu herife polis resimleri göstereceksin
Now when you saw Zane, did he have the, the head bandage like in the prediction?
Peki ya Zane'i gördüğünde, tahmindeki gibi kafasında yara bandı var mıydı?
- You saw what he did to that policeman.
- Polise ne yaptığını gördün.
Well, did he ask if you saw anything?
Sana bir şey görüp görmediğini mi sordu ki? - Hayır.
Tess, when you saw Mr. Ramsey, were his clothes torn? Did... did he appear hurt in any way?
Tess, Bay Ramsey'i gördüğünde elbisesinde yırtık var mıydı?
You saw what he did to him in IED class.
El yapımı patlayıcı dersinde ona ne yaptığını gördün.
Send me. You saw what he did to me.
Bana ne yaptığını gördün.
You saw what he did to my men.
Adamlarıma ne yaptığını gördün.
You saw what he did to me at the White House.
Beyaz Saray'da bana ne yaptığını gördün.
He told me - - the killer saw you, and you ran.
Katilin seni gördüğünü ve o yüzden kaçtığını söyledi.
You saw Spassky make his move, then he touched his clock, which turns his clock off, but turns his opponent's clock on.
Spassky'nin ilk hamlesini yaptığını ve saate dokunduğunu görüyoruz. Böylece hamle süresini tamamlamış oluyor, Rakibinin hamle süresi başlıyor.
- You saw how he looked at Curtis.
- Curtis'e nasıl baktığını gördün.
You know, I saw in, uh, Bennett's file he has a history of fixation.
Bennett'in dosyasında eskiden bir takıntı hastalığı olduğunu gördüm.
When he put flowers in the box and you forgot to pull your legs because you were excited he nearly cut you in half with the saw.
Kutuya çiçek koyduğunda ve sen de heyecandan bacaklarını çekmeyi unuttuğunda az daha seni testereyle ikiye bölüyordu.
You know, he grew up with his dad in prison... and he saw how bad that life was.
Büyürken babası hapishanedeydi. Ne kadar kötü bir hayat olduğunu görmüştü.
He's, uh, not my boyfriend, by the way, the guy you saw me with.
Beni gördüğün adam erkek arkadaşım değil.
He stood up! Who saw that? How do you feel, mate?
Gelişmelerden çok memnunum.
He told me you hounded him long after the investigation to admit that it was Oslo Jelton he saw running from the alleyway.
Soruşturmadan sonra kaçarken gördüğü kişinin Oslo Jelton olduğunu itiraf etmesi için uzun süre peşinde dolaştığınızı anlattı.
You saw what he wore, how he moved...
Ne giydiğini, nasıl hareket ettiğini gördünüz.
You saw how he was.
Ne durumda olduğunu gördün.
And, uh, he asked me to listen in on you and, uh, and then, you saw me.
Sonra siz beni gördünüz.
he saw 28
he saw us 28
he saw me 69
he saw it 26
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
he saw us 28
he saw me 69
he saw it 26
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your hat 64
your own 34
yours 1007
you tell 24
you know that 5741
younger 104
youn 21
you're welcome 5601
you are 6060
your hat 64
your own 34
yours 1007
you tell 24
you know that 5741
younger 104
youn 21
you're welcome 5601
you are 6060