Headlock traducir turco
87 traducción paralela
And I'm sorry I put the Chemical Brothers in a headlock, made them kiss each other, say "I love you", then I bunched their heads together.
Chemical Brothers'ı boyunduruğa aldığım, herbirini öptüğüm, "Seni seviyorum" dediğim then I bunched their heads together. ve onları biraraya topladığım için özür dilerim.
A headlock brings him to the ground!
Bir elenseyle yere serersin!
IF I COULD PUT GUYS IN A HEADLOCK I'D GET A SCHOLARSHIP, TOO.
Evet, adamları tuş edebilseydim, ben de burs alabilirdim.
DON'T PUT ME IN A HEADLOCK.
Beni boyunduruğa alma sakın.
WITH "DO YOU REMEMBER" ABOUT OUR WEDDING... AND THEN IF I CAN'T REMEMBER, THEN YOU PUT ME IN A HEADLOCK.
"hatırlıyor musun" la başlasan ve ben de hatırlayamazsam o zaman beni boyunduruğa alıyorsun.
DAD, YOU BETTER REMEMBER OR SHE'LL PUT YOU IN A HEADLOCK.
Baba hatırlasan iyi olur, yoksa boyunduruk geliyor.
ANNOUNCER : And Big Bad Mama's got him in a headlock.
Melun Kocakarı rakibini kafa kola aldı.
He had me in a headlock.
Kafamdan tutup, dışarı attı.
Dad, remember when Tom had you in that headlock... and you screamed,'I'm a hemophiliac...'and when he let you go you kicked him in the back?
Baba, Tom seni kurt kapanına aldığında "ben hemofiliyim" diye bağırdın sonra o seni bıraktı senin de ona arkadan saldırdığını hatırlıyor musun?
Laimbeer's got me in a headlock.
Laimbeer kafamı koparacaktı.
You got Buckwheat in a headlock there.
Tam burada tavşan kuyruğu var.
.. but eventually I got out of his headlock and now where are you, Father Eamonn Hunter?
... ama sonunda kendisinin boyunduruğundan kurtuldum. Şimdi nerelerdesin, Peder Eamon Hunter?
Till BIuto's got you in a headlock.
Kabasakal kafanı kapana alıncaya kadar öyle.
That's when I move in I throw that silly ho in a headlock
İşte o an harekete geçtim.
I'll give you a free headlock, okay?
Şimdi ringe çık.
That bigmouthed son of a gun has got a free headlock! And business might pick up here.
O lanet olası serseri, kralı boynundan yakalamak üzere.
If he gets out of control, Slim got a headlock for him.
Eğer kontrolden çıkarsa, Slim ona hakim olur.
- Marty, you are this close to a headlock.
- Marty, kafanı dağıtmama şu kadar kaldı.
- $ 5, someone ends up in a headlock.
- Birisini kafa kola almasına, benden 5 dolar.
Uh-oh, here comes the heffernan headlock.
Aynen. Hayır, halatın üstünden!
That's my baby! Try the headlock!
İşte benim bebeğim Kafakolu dene!
Your mother's armpits are so hairy, it looks like buckwheat in a headlock.
- Annenin koltukaltı kılları o kadar çok ki, hasmının kafasını koltukaltına almış güreşçiye benziyor.
The girl who was biting the heads off pigeons has a med student in a headlock.
Güvercin kafası ısıran kız bir öğrencimizi kafasından kıstırdı.
Somebody got me in a headlock.
Birisi beni kafakola aldı.
What, you miss one class, you forget your headlock defense?
Ne yani bir dersi kaçırdın diye, savunma yapmayı unuttun mu?
I had to bite you'cause you had me in a headlock... with my woman standing'there.
Seni ısırmak zorundaydım çünkü kadınım orada dururken sen bana kafa kilidi yapmıştın.
We may seem like the kind of guy you can just throw in a headlock and draw a moustache on, but... in crunch time we always come through.
Bilirsin biz hep boynuna atlanan ve yüzüne bıyık çizilen adamlar olmuşuzdur, ama zor durumlarda her zaman üstesinden geliriz.
Baer grips Braddock's head in a headlock.
"Baer, Braddock'un kafasını kıskaca aldı."
Nitro got Midnight in a headlock.
Nitro, Gece yarısı'nı kafakola aldı.
You knew that Joey was gonna go on Celebrity Poker and get put in headlock by Coolio?
Joey in ünlülr poker yarışmasına gidip Coolio tarafından kafasının sıkıştırılacağını mı biliyordun yani? Napıcam ben şimdi?
Bill put him in a headlock till he calmed down.
Ama sakinleşene kadar Bill onu kafakola aldı.
So last thing I remember, I had the dog in a headlock.
Hatırladığım en son şey, köpeğin kafasını kıstırdığımdı.
Oh-oh, it's a headlock!
Boyunduruğa aldı!
She's got the blonde from Styles in a headlock.
Styles'taki sarışını boynundan yakaladı.
Looks like she's got Brian May and Anita Dobson in a headlock.
Tıpkı Brian May ve Anita Dobson güreş yapıyor gibi bir hali var.
Feels like this little monster's got my liver in a headlock.
Bu küçük canavar sanki karaciğerimi boyunduruğa aldı.
Well, you see, while I had him in a headlock, he sort of explained why he thought you shouldn't be in the band.
Yani, aslında, onu kafakola aldığımda, senin neden grupta olmaman gerektiğini anlattı.
It's hard to fire a guy who's in a headlock.
Kafakola aldığın bir adamı kovmak zor oluyor.
The headmaster got you in a headlock.
Müdür senin üzerine yürümüştü.
And Jong-man has him in a tight headlock!
Ve Jong-man onu sıkı boyunduruğa aldı.
After Jackson had him in a headlock Drumgo and Clutchette were stabbing him.
Jackson kafasını koltuğunun altına almış, tutuyordu.
Russian headlock!
Rus boyunduruğu.
- No, in the headlock.
- Hayır, kolunun altındaki.
It's where you put someone in a headlock and shake them until all their money comes out of their pockets.
Orada birilerini boyunduruk altına alırsın ve ceplerindeki bütün paraları çıkana kadar sarsarsın.
Fucking headlock her!
Boyunduruğuna al!
It is the lava of the volcano, which is a headlock.
Yanardağın lavı, ki bu da bir kafa kilidi.
She got me in a headlock again, Sam.
Beni yine kafa-kola aldın.
When we rolled up, officer Powell had a perp in a headlock.
Oraya gittiğimizde, memur Powell suçluyu yakalamıştı.
I know, you got him in a headlock, okay.
Onu boyunduruk altına almışsın işte.
In a headlock?
Ne dersin?
You see it come over the second time you got a moment. You gotta grab a headlock.
İkinci defa böyle olunca hemen rakibinin başını yakalayacaksın.