His house traducir turco
7,663 traducción paralela
Um, this is a little weird, but a lawyer was trying to contact my father, because his name was still on the title for this house.
Biraz tuhaf kaçacak ama bir avukat ev hâlâ onun üzerine diye babamla iletişime geçmeye çalışıyormuş.
He kept his house in power through sheer will.
Tamamen kendi başına hanesini güçlü tuttu.
They found drugs in his house.
Evinde uyuşturucu buldular.
Requiring an individual leave his house is seizure...
Bireyi evinden ayrılmaya zorlamak, gasp etmektir.
I mean, he could burn his house down or the entire neighborhood, and then you're looking at a commitment of 10 to 20 years.
Evi yakıp kül edebilir. Hatta tüm mahalleyi. Ondan sonra 10 ile 20 yıl arasında bir gözetimle karşı karşıya kalırsınız.
I can't go to his house.
Evlerine gidemem ki.
No, no, no, no, no, I was at a barbecue at his house last weekend.
- Yakalamış mıydınız? - Hayır, hayır.
No drugs, no cash at his house, no cash deposits at the bank, and no sign of anything he could've bought with a lot of cash.
- Haklıydı. Evinde hap, nakit yok. Bankada birikimi yok.
I'm surprised Captain Poldark allows such riffraff in his house.
Kaptan Poldark'ın evine ayak takımlarını çağırmasına şaşırdım.
You just go over to his house. The same shit happens.
Kalkıp onun evine gidiyorsun, sil baştan aynı şeyler.
Adam doesn't like when we use profanity in his house, Martha.
Adam evinde küfürlü konuşmamızdan hoşlanmaz da, Martha.
So you've been inside his house?
Yani onun evinde bulundun?
Well, we know Burning Man doesn't kill where he dumps the bodies, so maybe he works out of his house?
Yanan Adam'ın, cesetleri bıraktığı yerde öldürmediğini biliyoruz. - O yüzden, belki de evinde çalışıyordur?
Outdoors'? He roars! In his house, he's a mouse.
- Yani, dışarıda aslan, içeride fare.
We're checking because Mr. Caspere kept an apartment in the city and his phone records show a lot of phone calls coming to this house.
Soruyoruz çünkü Bay Caspere'in şehirde bir evi varmış. Telefon kayıtlarına göre bu evi birçok kez aramış.
His house was broken into, so you're going to Vinci.
Evine zorla girilmiş, yani Vinci'ye gitmeniz gerekiyor.
Yeah, his house was tossed.
Evet, evi dağıtılmıştı.
What was done to him, that shit in his house.
Başına gelenler, evindeki boklar.
But I'm fairly certain it wasn't about bailing out a piss-drunk electrician who nearly burned his house down.
Ama kesin kör kütük sarhoş şekilde elektrikçinin evini yaktığım değildi.
He had all kinds of stuff in his house.
Evinde her türlü eşya vardı.
Then when we landed, we couldn't go back to his house because his wife was home, so we ended up going to his office instead.
İndiğimizde karısı evde diye evine gidemeyince ofisine gittik.
-... out of his house. - What's going on?
Kafanıza estiği gibi onu evinden çıkaramazsınız!
I think it'll give us a warrant to search his house.
Bize arama izni sağlar.
Mirsad was kicked out of his house.
Mirsad evden atıIdı.
I don't want to work in his house.
Artık o evde çalışmak istemiyorum.
Or Mikey's house has a pool table, but his a's kin of strict about it, so...
Mikey'nin evinde bilardo masası var ama babası bu konuda biraz katı.
Barnes says when he was the speaker of the Texas House... in'68 during Vietnam... Sid Adger, this big oilman, comes into his office... and asks for help getting George Bush... into the National Guard as a pilot.
Barnes'ın dediğine göre, 1968'de Vietnam sırasında Teksas Meclis Başkanı iken önemli bir petrolcü olan Sid Adger ofisine gelmiş ve genç George Bush'u, Milli Muhafız Teşkilatı'na pilot olarak sokmak için yardımını istemiş.
Marrying his son to the last of the Starks gives him more legitimacy in the North than an alliance with a hated southern house.
Oğlunu kalan son Stark ile evlendirmek, Güneyli bir hane ile ittifaka nazaran Kuzey'de daha fazla hak iddia etmesini sağlar.
In the name of Renly of House Baratheon, First of His Name, rightful King of the Andals and the First Men, Lord of the Seven Kingdoms and Protector of the Realm,
Baraseon Hanesi'nden Renly'nin adina isminin birincisi Andallar'in ve ilk insanlar'in gerçek krali Yedi Krallik Lordu ve ülkenin koruyucusu ben, Brienne Tars, seni ölüme mahkum ediyorum.
If you had three whites who went into a black's house and murdered him, raped his wife, you would have all these black leaders on Anderson Cooper talking about how it's a hate crime and how there ought to be some special treatment.
tepki verebilirsiniz yine de bir siyahın evine girerek onu öldürüp, karısına tecavüz eden, üç beyaz olsaydı, tüm siyah liderler Anderson Cooper üstünden bunun nasıl bir nefret suçu olduğunu ve nasıl orada özel işlem gerektiğini konuşuyor olurlardı.
Additionally, many Democratic supporters of President Underwood from his days as House Majority were voted out of office in November, diminishing his personal influence over legislature.
Ayrıca Çoğunluk Denetçiliği günlerinde Başkan Underwood'u destekleyen birçok Demokrat Kasım ayında görevden alınarak Başkan'ın mevzuat Üzerindeki şahsi etkisini azalttı.
So, Calhoon, he wanted to have a wood shop built off the side of the house to store all his tools.
Calhoon eşyalarını depolayabilmek için, evin yanına ahşap bir dükkan yapmak istemiş.
When my father died, his debts took everything, including the house.
Babam ölünce borçları yüzünden ev dahil hiçbir şey kalmadı.
He didn't tell me his name, but he told me all about the new house and the remarkably modern vacuum system.
- Adını vermedi ama bana yeni evden ve olağanüstü vakum sisteminden bahsetti.
I just saw this giant of a man smash his way through the house last night.
Geçen gece evi mahvederek içeri giren dev bir adam gördüm.
He put his mom's house up for bail.
Kefaret için annesinin evini verdi.
He called you from his mother's house, didn't know she was listening.
Seni annesinin evinden aramış, onun dinlediğini bilmiyormuş.
He just wants to get to his brother's house.
- Sadece kardeşinin evine gitmek istiyor.
- Why do you think those men were even in the house to begin with, hmm? They were there because of Matt and his drugs.
Onlar Matt ve uyuşturucuları için oradaydılar.
oh, he is at his friend claire's house.
- O şeyde...
And he came to my house and I met his parents
O benim evime geldi, ben onun ailesiyle tanıştım.
He came to the house after Peggy, and she knocked him on his ass.
Peggy'nin peşinden eve gelmiş, o da kafasına vurup oturtmuş.
And last night I had a dream that Reverend Richard was chasing me, and then I turned around, and his face was the baby from Full House.
Bu gece rüyamda Papaz Richard beni yakalıyordu arkamı döndüğümde yüzü Bizim Ev'deki bebeğinkiydi.
This is my boyfriend's house, and these are his pastries, so...
Burası benim erkek arkadaşımın evi ve bunlar da onun hamur işleri. Yani...
And you have, once again, put my family squarely in his sights by coming back to my house.
Ve sen yine buraya gelerek ailemi hedef gösteriyorsun.
H... His... his wife was shot in their own house.
Onun... karısı kendi evlerinde vuruldu.
Is it still? It is a house of death for Maurice. Not his death.
Maurice için burası ölüm evi ama onun ölümü gerçekleşmeyecek.
And I was telling him about our little house in Swan Lane and Da'finding you a'sleeping in his wherry, homeless, thin as a twig.
Ben de ona Swan Lane'deki küçük evimizden ve babamın seni onun kayığında bir dal kadar zayıf ve bakımsız şekilde bulmasından bahsediyordum.
And he lives in the biggest house on his street in Bel-Air.
Bel-Air'de, o caddenin en büyük evinde oturuyor.
All his teachers, even the sports teacher, say that Salimou is, I quote, " like a house plant.
Bütün öğretmenler, beden eğitimi öğretmeni bile... diyor ki Salimou, alıntılıyorum " bir ev bitkisi gibi.
Now, this is his bunk house.
Şimdi, bu onun ranza evidir.
house 1583
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
housekeeper 25
house rules 39
house fire 20
house counsel 18
his head 38
his hands 34
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
housekeeper 25
house rules 39
house fire 20
house counsel 18
his head 38
his hands 34