His mom traducir turco
3,220 traducción paralela
And his mom got on the phone, and she said to me,
Annesi telefona geldi ve bana dedi ki
And all of his culver accomplishments, And his mom was wearing his culver ring.
Culver'daki başarıları filan, annesi de Culver yüzüğü takmıştı.
Caleb's never really talked about family much, and then his mom found him, and it kind of... changed things.
Caleb ailesi hakkında çok fazla konuşmazdı ve sonra annesi onu buldu. Bu da... bazı şeyleri değiştirdi.
Well, his mom was more than a little high-strung, but she was very specific and very worried.
Annesi bayağı bir sinirlenmişti, kabul ama bayağı kesin konuştu ve feci hâlde endişeliydi.
I heard he's spending it with his mom.
Ben Şükran Gününü annesiyle geçirecek diye biliyorum.
It's nice he's spending time with his mom.
Annesiyle birlikte geçirecek olmasına sevindim.
But his mom left him all alone, and he doesn't have anywhere else to go.
Ama annesi onu yalnız bırakmış ve gidecek başka bir yeri yok.
His mom's name is Kick.
Annesinin adı Kick.
His mom's name's Kick.
Annesinin adı Kick.
I'm trying to find something to wear on my date with George for his mom's party, and I'm on my lunch break.
Yarın annesinin partisinde George ile randevuma bir şey arıyorum ve öğle molamdayım.
And then I met his mom.
Ama sonra annesiyle tanıştım.
Who cares what his mom's like?
Annesinin ne önemi var?
Oh, this is Quinn McDaniels, future Olympic soccer star, and his mom, Allison.
Bu Quinn McDaniels geleceğin futbol yıldızı, ve annesi Allison.
He was having some headaches, so his mom brought him in just to be safe.
Biraz baş ağrısı olmuş annesi de her ihtimale karşı buraya getirmiş.
He hasn't asked about his mom!
Annesinin hatırını sormadı!
Eventually, he'll institutionalize his mom, too.
Ayrıca annesine bakmak zorunda.
Your boyfriend lied to his mom, ok?
Erkek arkadaşın annesine yalan söyledi.
Hopefully he's got family around with better judgment than his mom.
Umarım annesinden daha iyi bakabilecek bir yakını vardır.
Six months later we're told Lars has been found living with his mom Ulla Jensen.
Lars'ı bulduklarında Ulla Jensen'in yanında olduğunu altı ay sonra bize bildirmişler.
His mom is with his mom.
Çocuğun annesi, çocuğun annesiyle.
What if he told his mom where we are? No.
Ya annesine yerimizi söylemişse?
This little man needs to borrow the phone To call his mom.
Bu küçük adam annesini aramak için telefonu kullanmak istiyor.
It's a plane. It's a kid who gets his mom laid.
O annesini sekse teşvik eden bir çocuk.
By the way... - His mom told me to tell you...
- Annesi sana şey dememi söyledi.
And his mom too, but I'm sure Luca already told you.
Gerçi annelik de yaptım. Luca bunları anlatmıştır sana.
- Why don't you call his mom?
Annesini arasana.
By the way, his mom told me to tell you...
- Annesi sana şey dememi söyledi.
Right, with the money his mom left him.
Ne demezsin! Annesinden ona kalan parayla!
We can... tell his mom how sexy she is.
Beraber annesine ne kadar seksi olduğunu söyleriz.
You know, that whole saving his mom thing.
Sen, annesi şeyi kurtaran o bütünü biliyoruz.
No, his mom left when he was little.
Yok, annesi küçükken evi terk etmiş.
I'm his mom.
Ben annesiyim.
Well, wait, no, he took his mom to Italy last year.
Bir dakika, hayır, geçen sene annesini İtalya'ya götürdü.
Then his dad went to prison, and... his mom died, so Jack and I needed to figure out a new way to make some money.
Sonra babası hapse girdi ve annesi öldü Jack'le ikimizin para kazanmak için başka bir yol bulması gerekiyordu.
They hadn't seen each other since they were kids, but then... Chad, he found these, uh... these letters that Lyla's dad wrote to his mom.
Çocukluklarından beri birbirlerini görmemişlerdi fakat sonra, Chad, Lyla'nın babasının Chad'in annesine yazdığı o mektupları buldu.
Then I shouldn't be his mom, because he should be able to have that with someone.
Sonra onun annesi olmamalıyım, çünkü onun birisiyle olması gerekecek.
So, tom's mom was waiting, along with us, For the coroner to release his body.
Tom'un annesi bizimle adli tabibin cenazeyi bize vermesini bekliyordu.
Look... Mom doesn't want you to know but dad did some bad business, and he left it to mom to clean up his mess.
Bak annem bilmeni istemiyor ama babam bazı kötü işler yapıp temizlemesi için, pisliği anneme bıraktı.
My mom called his parents, and all I could hear her say was how good of a kid he was and how she didn't know how something like that could happen.
Annem ailesini aradı ve onun ne kadar iyi bir çocuk olduğunu ve böyle bir şeyi nasıl yapabildiğini anlamadığını söylediğini duydum.
Felicity's his girlfriend now, mom.
Şu anda Felicity onun kız arkadaşı, anne.
You tell my mom you wanna see his grave.
Mezarını görmek istediğini söyleyeceğim.
Mom then attacked the interloper with her grinding stone. fracturing his left humerus.
Anne sonra gereksiz adama ezme taşları ile saldırır, sol kol kemiğini kırar.
He then retaliated by striking her in the face, and down Mom went with a broken jaw and very likely a crushed larynx, but her actions gave Dad time to pick up his stone hatchet and strike the interloper.
Sonra gereksiz adam misilleme yapar Anne'nin yüzüne vurur.. ... ve Anne kırılmış bir çene ve parçalanmış gırtlağı ile ortadan kaybolur fakat durumdan zaman kazanan Baba taş baltasını eline alır ve gereksiz adama saldırır.
Listen, your mom and I recognize that Ezra needs to find a way to support his son.
Dinle, annenle, Ezra'nın oğlunu desteklemek için bir yolun bulunması gerektiğinin farkındayız.
It's clear it has to be either the girl who broke his heart or the suffocating mom.
Belli ki, ya onun kalbini kıran kız söyleyecek ya da onu bunaltan annesi.
I'll be too sad at my mom's, and at my dad's, I'll be too busy playing Dance Dance Revolution on his grave.
Annemin cenazesinde çok üzgün olurum ve babamın cenazesinde ise mezarının üzerinde "Dans, Dans Devrimi" oynuyor olmakla meşgul olurum.
I remember my mom telling me how my dad used to fart and cry in his sleep.
Annemin bana, babamın uykusunda nasıl osurduğunu ve ağladığını anlattığını hatırlıyorum.
My stepfather has had a chip on his shoulder about my mom's brother ever since they met.
Üvey babam, annemin erkek kardeşiyle tanıştığından beri ona hep sinir olmuştur.
George's mom kidnapped us on his boat. "
George'un annesi bizi tekneyle kaçırdı. "
Why is Doug Feehan after you? I remind him of his mom.
Annesini çağrıştırıyormuşum.
My mom was so freaked out about the way he died, she took all his things and threw them away.
Annem, babamın ölüm şeklinden dolayı çok korktu. Babamın bütün eşyalarını alıp attı.
moment 126
momento 18
mommy 3674
moments 28
momo 170
moms 57
momma 201
momoko 54
moments later 23
mommy loves you 42
momento 18
mommy 3674
moments 28
momo 170
moms 57
momma 201
momoko 54
moments later 23
mommy loves you 42
moment of truth 61
mommy and daddy 18
mom's home 17
mom's 26
moments ago 30
mom's here 19
mom and dad 162
mommy's here 48
mom's dead 19
mom told me 18
mommy and daddy 18
mom's home 17
mom's 26
moments ago 30
mom's here 19
mom and dad 162
mommy's here 48
mom's dead 19
mom told me 18