English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'd love that

I'd love that traducir turco

1,473 traducción paralela
Arrogantly thinking that perhaps I'd given enough... over these past nine years to merit if not your love then... at least your respect.
Bu gece son 9 yılda küstahça sana yeterince şey verdiğimi düşünüyordum. Sevgine değilse bile en azından saygına layık olmak için.
All I needed was to meet one of those beautiful golden-haired girls that seemed to grow like oranges out here, and I'd write a story, a love story, one of the greatest of all time.
İhtiyacım olan tek şey, portakal gibi büyüyen altın sarısı saça sahip güzel kızlardan biriyle tanışmaktı ve böylece tüm zamanların en iyi aşk öykülerinden birini yazacaktım.
Absolutely, I'd love that.
Kesinlikle, çok isterim.
I'd love to show you a sight of Juarez... that I'm sure you've never experienced.
Sana Juarez'in bir manzarasını göstermek isterim... eminim ki bunu daha önce hiç görmemişsindir.
I'd love that, really, but...
İsterdim, gerçekten, ama...
My whole life I've dreamed of meeting someone who'd love me that much.
Tüm hayatım boyunca beni böyle sevebilecek birinin hayaliyle yaşadım.
I love you and I feel that coming back from you.
Sizi seviyorum ve sizden de bunun yansıdığını hissediyorum.
That's the Harry I know and love right there.
İşte tanıdığım ve sevdiğim Harry.
- Yes, I'd love that.
- Çok makbule geçer.
I'd love for you to do that. I'd love for you to do that.
Bunu yapman gerçekten hoşuma gider.
That being said, if I had my druthers, I'd love an all-lesbian cabinet.
Bunu söylemişken, elimde olsaydı kabineyi lezbiyenlerden kurmak isterdim.
I'd love a sliver of that stone.
Men de o taştan bi tırnakçuk isterün.
Perhaps you'd like to check with the senator and see if he'd rather I'd officially arrested Logan before asking these questions, because I'm sure the press would love that.
Belki de senatöre danışıp soru sormadan önce Logan'ı resmi olarak tutuklamamı isteyip istemediğini sormak istersiniz. Çünkü eminim ki basın buna bayılır.
I'd love that actually.
Bunu çok severdim.
They are beautiful, I love them... in fact they're the most beautiful shoes I've ever seen but... you know, I can't have everything that I love, otherwise I'd own lots of things, and actually they're red, which is quite tarty, and they don't necessarily go with any of my outfits...
Çok güzeller, bayıldım aslında bugüne kadar gördüğüm en güzel ayakkabılar ama bilirsiniz beğendiğim herşeye sahip olamam yoksa pek çok şeyim olurdu ve bunlar kırmızıydı ki benim elbiselerimle giyilmezdi...
I don't wanna use the same system that excludes and discriminates against the very people I love the most!
Sevdiğim insanlara karşı onları dışlayan saymayan bir sistemi kullanamam.
I'd love to repair that. I'd love to ask for their blessing.
Bunu düzeltmeyi, dualarını almayı isterim.
Kathy, now that I've found love, I'd be a fool to let it go.
Kathy... Şimdi aşkı bulmuşken kaybetmem salaklık olur.
You know, I just promised myself the next time I have sex that I'd be in love.
Biliyor musun... Bir daha seks yaptığımda o kişiye önce âşık olmalıyım diye kendime söz vermiştim.
I'd love that!
Çok isterim!
I'd love that. Make a date.
Hoşuma gitti, çıkmak..
Incidentally, when this is over, I'd love to get the back story on that name of yours, OK?
Bu arada, bu iş bittiğinde, soyadınızın hikâyesine dönmek isterim, tamam mı?
And I love that you're calling me J.D.
Ve bana J.D. diye seslenmene bayılıyorum.
If there's one thing I know about love, it's that we'll always find a way...
Aşk hakkında bildiğim bir şey var varsa, biz her zaman bir yol bulmak olacak olmasıdır...
- I think he'd love that. Okay.
- Sence bu hoşuna gider mi?
I'd love to know the why behind that why.
Nedenini bilmeyi çok isterdim.
I'd love that.
Çok hoşuma gider.
- I'd love to take your word on that.
- Sözüne inanmayı çok isterim.
well, I'd love to lie and say something supportive, but as you pointed out, that was more your mother's thing.
Yalan söylemek veya seni destekleyen birşeyler söylemek isterdim, ama bu noktada, annelik senin yaptığın şeylerden daha fazlasını ifade eder.
Felt pity so agreed to see him a few that turned into love somehow I reached the age for marriage also.
Acıdım ve onunla birkaç kez görüşmeye karar verdim bu da bir şekilde aşka dönüştü, bu arada da evlilik çağına geldim.
Oh! I'd love to steal that money right out from under those damn greedy orphans!
O parayı o açgözlü yetimlerden çalmak çok hoşuma giderdi!
From the look on your face, I'd say that's love at first sight.
Suratındaki ifadeye bakarsan ilk görüşte aşık oldun sanırsın.
I'd love to visit that town.
O kasabayı ziyaret etmek isterdim.
I'd love that.
Bu fikre bayıldım. Tabi. - Cidden mi?
I'd say it's a person's spirit that's the whole reason we love them in the first place.
Bence bir insanı sevmemizin başlıca nedeni onun ruhudur.
Well, if you still want to stay, there's a really great Hollywood Halloween party that I'd love to take you to.
Kalmak istersen senin de gelmeni istediğim harika bir Cadılar Bayramı partisi var.
'Cause you the Mother That I'd Love to Fuck.
Yatarım ben bu taş gibi anayla
I'd love to go, Meg, but... I have to go to my little brother's funeral that night.
Gitmek isterdim Meg, ama... bu gece küçük kardeşimin cenazesine gitmeliyim.
I'd love that.
Çok memnun olurum.
You know, one day I'd love to just sit down And eat something that I didn't have to microwave at a minimart.
Bir gün şöyle rahatça oturup köşe dükkânların mikrodalgasından çıkmamış bir şey yemeyi çok istiyorum.
Oh, I'd love to, but I really just wanted to drop this book by on my way home. It's a little dark, but guess I like that kind of thing.
İsterdim.Ama eve gitmöişken bu kitabı sana getireyim dedim biraz karanlık Ama galiba büyle şeyleri seviyorum
- I'd love to see that as well.
- Onu da görmek isterim.
God, I'd love to see that.
Tanrım, bunu görmek isterdim.
Barring anything unforeseen, I think that we'd love to have you working with us.
Daha karar vermedik ama sanırım, bizimle çalışmanı çok isteriz.
She's mad. But she can't give me the silent treatment because she knows I'd actually love that, so she's giving me the talk-until-I-want-to-commit-suicide treatment.
Kızgın ama bana karşı sessiz kalamaz..... çünkü bunun benim hoşuma gideceğini bilir.
well, monica, I'm going to check your references, but barring anything unforeseen, I think that we'd love to have you working with us.
Evet, Monica, Referanslarını inceleyeceğim, ama tahminlerim haricinde, senin bizim için çalışmanı çok isteriz.
- I'd love that.
- Çok sevinirim.
- So, we'll get a face. I'd love an address to go with that.
Onunla beraber bir adrese de bayılırdım!
ANYWAY, I'D LOVE TO TAKE YOU UP ON THAT CUP OF COFFEE.
Her neyse, o kahvenin üzerine, seni tekrar görmeyi çok isterim.
Well, Robin, I'd love to say that you were right but he was here.
Robin haklı olduğunu söylemek isterdim ama o buradaydı.
I was just trying to be there for him, shoulder to lean on, someone to bring him soup and I never could've predicted that we'd fall in love.
Ona destek olmak, teselli etmek ve bir tas çorba pişirmek istiyordum, aşık olacağımız hiç aklıma gelmezdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]