English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm cool

I'm cool traducir turco

4,618 traducción paralela
I'm cool with it.
Benim için hava hoş.
That was so yesterday. I mean, I'm cool now.
Demek istediğim, aştım artık.
I'm gonna have to cover graffiti, but you turned out to be okay. You're really cool!
Kıyak adamsın.
I managed to cool him down.
Bir şekilde onu yatıştırdım.
I'm not cool. - That's too much.
Düşündüğün kadar harika biri değilim ben.
It's just reading about you, you seemed like a really cool guy and I guess I just wanted to get to know you a little bit.
Senin hakkındakileri okuyunca, bayağı harika bir adam gibi göründün ve, sanırım seni biraz daha tanımak istedim o kadar.
" Was that cool when I did that?
" O yaptığım şey havalı mıydı?
Was that cool when I did that? "
O yaptığım şey havalı mıydı? ".
Cool, I have the dumbest mirror face in the world.
Harika, aynadaki en aptal yüze sahip insanım.
All the kind of cool stuff that I got up to as a kid.
- Küçüklüğümde yaptığım harika şeyler...
- I'm cool.
- Sakinim ben.
At first, I was cool.
Başlarda, rahattım.
Okay, I'm gonna talk to her, make sure she knows we're cool.
Tamam, Akalitus ile konuşup aramızda olanları bildiğinden emin olurum.
I'm sorry, but cool older girls have never wanted to hang out with me before.
Üzgünüm, ama havalı kızlar daha önce benimle hiç takılmayı istememişlerdi.
I'm cool, Diego.
- Böyle iyiyim, Diego.
I looked this up, and I couldn't really find any concrete documentation on it, but it sounds really cool.
Araştırdım, somut hiçbir belgeye ulaşamadım ama kulağa gerçekten iyi geliyor.
She's hot. I'm cool.
O ateşli, ben yakışıklıyım.
Course I'm cool with it, man.
Tabii ki, sorun olmaz, adamım.
I'm sorry, in what world is this actually cool?
Pardon ama dünyanın neresinde havalı birşey bu acaba?
I think she knows I need time to cool off.
Sakinleşmem için zamana ihtiyacım olduğunu biliyor sanırım.
Wait, I like your writing, sweetie, when you're not trying too hard to be cool.
Dur, ben yazılarını seviyorum tatlım, hava atmaya çalışmadığın zamanlar tabii.
No, I'm cool. Thanks.
- Hayır, iyi böyle sağol.
I'm just trying to cool off for a moment.
Ben sadece bir an icin serinlemek icin calisiyorum.
I'm cool. Weird, nasty fork things, no problem.
Garip, kötü çatalımsı kollar, sorun değil.
Wasn't very cool if I'm being honest.
Dürüst olmak gerekirse hiç hoş değildi.
I needed a cool set of wheels and Shano did me a deal.
Güzel bir arabaya ihtiyacım vardı ve Shano güzel bir teklif sundu.
Yeah. Yeah, I'm cool.
Evet evet, iyiyim.
Cool if I sit?
Oturmamın sakıncası var mı?
I'm just going to grab my tote and come back tomorrow to clean up if that's cool.
Eğer sizin için uygunsa taşıyıcımı alıp yarın temizlemek için geri geleceğim.
- I'm cool with that if you are.
- Öyleysen bununla bir sorunum yok.
I'm cool.
Sorunum yok.
Well, I'm not cool with you cozying up to someone who spent junior year torturing me.
Bana işkence eden biriyle takılmana müsaade edecek kadar iyi değilim ben.
Take the automatic, I'll keep the revolver, and, you know, it'll be cool, and we'll just, you know, switch it out.
Sen otomatiği al, ben de tabancayı alayım anlaşalım olur mu? Değiştirelim gitsin işte.
I'm just going to be cool and let him pass.
Ben de ona izin vereceğim.
I'll try not to die tomorrow, too, if that's cool.
Eğer sorun olmazsa yarın da ölmemeye çalışacağım.
I think I just need to be alone and cool down for a bit.
Düşünüyorum da, yalnız kalmaya ihtiyacım var ve biraz da sakinleşmeye.
I was sort of thinking about it today, and I think it might be cool with me if you...
Bugün konuştuklarımızı düşündüm de... Sanırım benim için sorun yok. Yani istersen...
- I'm cool with the couch.
- Sorun değil.
So, if I keep my mouth shut, you get me new wheelie sneakers, and Bart agrees to promote and encourage use of my new cool nickname, "C.J."
Yani ağzımı kapalı tutarsam, bana yeni tekerli ayakkabılardan alacaksınız, ve Bart da yeni havalı lakabım C.J.'i kullanmamı... destekleyecek ve beni cesaretlendirecek.
Is it cool if I call you that?
Sana böyle demede bir sorun var mı?
At least I'll leave with these cool prizes, Cheese Dad.
En azından ben bu havalı hediyelerle buradan ayrılacağım peynirci baba.
- You're one of those people who thinks they know me because of where I live. That's cool.
- Sen de şu yaşadığım yerden dolayı beni tanıdığını düşünen insanlardan birisin.
- No. I'm cool. Are you cool?
- Ben iyiyim ya sen?
- I'm cool.
- Ben de iyiyim.
♪ I played it cool
Çaktırmamaya çalıştım
Yeah, it's cool, I guess.
- Evet iyi bir şey, sanırım.
But I do have access to a pretty cool bench.
Ama çok hoş bir bankım var.
A little awkward over that school-auction business, but I'll tell you what- - we're cool, all right?
Okuldaki açık artırma işinde tatsızlık yaşadık ama ama bilmeni isterim ki sorun yok. Tamam mı? Hayır, var.
I'm always cool.
Biz hoşuz her zaman.
Now you've officially freaked me out, and I'm going to tell Hetty. Cool.
Harika.
Your whole I'm too cool to care thing is really starting to get old, and don't think for one second that I believe your mood has nothing to do with Elena.
Senin bu değer vermek için fazla havalıyım tavırların eskimeye başlıyor ve bu tavırlarının Elena'yla bir ilgisi olmadığına inanmamı hiç bekleme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]