English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm doing good

I'm doing good traducir turco

952 traducción paralela
Oh, Queenie, don't you see what I'm doing is for your own good?
Queenie, bunu senin iyiliğin için yapıyorum anlamıyor musun?
I'm doing this for your own good.
Bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
I'm glad Mom and Dad aren't here to see the good you're doing yourself.
İyi ki annemle babam kendine yaptıklarını görmüyorlar.
When you got me into this flying business, I was doing pretty good.
Beni bu uçma işine soktuğunda, gayet iyi durumdaydım.
If I told you once, I told you 50 times, I'm doing good at the office and I'm not playing around with the boss's wife.
Size bir kez de dedim, 50 kez de. Büroda işim iyi gidiyor ve patronun karısıyla kırıştırmam.
- You know about the series I'm doing? - Yes, sir. Good.
Hazırladığım yazı dizisini biliyor musunuz?
I can't see what good our bombing's doing.
Bombardımanımızın ne işe yaradığını anlamıyorum.
Believe it or not, Harry, I'm doing it for your own good.
İster inan ister inanma Harry, bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
I'm doing good.
Gayet iyiyim.
But I'm just working here on my examinations and I'm not doing so good.
Ders çalışıyordum ve pek iyi gitmiyor.
I'm doing a pretty good job of it.
Hen de alasını yapıyorum
I wouldn't mind if I were doing any good, but I'm not.
Bir yararım olsaydı kalabilirdim, ama yok.
But it would be quiet, and I'm very good at doing dishes...
Ama sessiz olacak ve bulaşık yıkama konusunda yetenekliyimdir.
Believe me, Spencer, I'm doing this for your own good.
Bana inan Spencer, bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
I'm doing it for his own good.
Onun iyiliği için yapıyorum.
Can't they see I'm doing it for their own good?
Sadece iyilik olsun diye, iyilik!
- I'm not doing so good myself.
- Bende de yok.
Don't know what I'm good at or what I'd enjoy doing.
Hangi işte iyi olduğumu ya da yapmaktan hoşlandığım şeyleri bilmiyorum.
That is funny Here I thought I was doing a good job
Garip. Burada iyi bir iş çıkardığımı sanıyordum.
I thought I was doing good.
İyi bir şey yaptığımı sandım.
"because you've always been good to me and always wondered how I was doing."
"... sen her zaman bana iyi davrandın ve hep hatrımı sordun. "
I don't think I could have experienced such perfect pleasure it it weren't for the good deed I was doing.
Birinin iyiliği dokunacağından emin olmasam yaptığım şeyden bu kadar haz duyacağımı düşünmüyorum.
I'm doing you a good turn. Without the contributors, Hobsonville wouldn't be the same place it is.
Sana bir iyilik yapıyorum ve diyorum ki, vergi verenler olmasa Hobsonville eskisi gibi olmazdı.
I'm not doing as great as you are now - but I'm sure my good days will come
Bunu yapmaya hakkın yok! Hadi ordan!
Look, I'm only against the possibility of doing her more harm than good.
Bakın, ben sadece ona daha fazla zarar vermekten korkuyorum.
Gets to doing that when I'm around a good-looking woman.
Güzel bir kadının yanında hep böyle küt küt atar.
I'm doing my best. - Not good enough.
Elimden geleni yapıyorum.
I don't see where you're doing me any good at all.
Bana ne faydan var, anlamadım.
I'm doing it for your own good.
Sizin kendi iyiliğiniz için yapıyorum bunu.
Of course, I redouble my efforts to look professional... cutting and snipping for all I'm worth... mainly because I know that if those two others so much as suspect my distress... and the implied doubt that this repetitive and smelly work... is doing any social good at all... then I'd be next over the stone.
Tabii ki, Profesyonel görünmek için, iki misli çabalıyorum. Benim için tek önemli olan, parçalamak ve kesmek... çünkü biliyorum ki, eğer diğer iki rahip rahatsızlığımdan kuşkulanırsa... ve ben herhangi bir şekilde, bu tekrarlanan, kokuşmuş işin... hiç bir iyi tarafı olmadını ima edersem... bir sonraki kurban ben olurum.
You know, I don't know what the hell I'm doing. It took 40 minutes to tie these guys up. I couldn't figure out how to make a good knot.
Onları bağlamam 40 dakika sürdü, çünkü düğüm atmasını bile bilmiyorum.
Just when I thought we was doing good.
Tam iş yapacağım sırada.
I'm doing good.
İyi iş çıkarıyorum.
Good God, what am I doing?
Yüce Tanrım, ben ne yapıyorum?
Baby, what I think I'm gonna do is get me a job somewhere, driving a truck or being a mechanic or doing something that I'm good at.
Bebeğim, bir yerlerde kendime iş bulmayı düşünüyorum. Kamyon sürerim veya tamircilik yaparım. Ya da iyi olduğum bir işi yaparım.
I'm taking them, but they ain't doing no good.
Kullanıyorum ama hiç fayda etmiyorlar.
This was not easy, folks, because, you know, I didn't know what the hell I was doing, and I don't have a good voice for God.
Hiç de kolay değildi çocuklar, çünkü ne yaptığımı hiç bilmiyordum.
I'm doing pretty good, eh?
Fena sayılmam di mi, eh?
I'm not sure how much good all this talking's doing.
Bütün bu konuşmaların pek faydası olduğunu sanmıyorum.
I'm glad. We see a lot of good things in what you're doing.
Yaptığınız işte çok güzel şeyler gördük.
I'm doing a good job of raising my sons. If it meant giving up my writing, that's the way it goes.
Yazmaktan vazgeçmek pahasına da oIsa.
I'm doing this for two very good reasons.
Bunu çok önemli iki sebepten dolayı yapıyorum.
I'm doing something good.
İyi bir şey yapıyorum.
If you're looking for the outdoor type, I'm good at some sports, like weightlifting and stickball and push-ups, and... lf absolutely necessary, I don't mind doing any kind of extra work.
Açık hava rolleri için de uygunum. Bazı sporlarda başarılıyım. Örneğin halter ve stikbol, hatta mekik...
Lose the power I have for doing good in this country?
Bu geri kalmış ülkede iyilik yapmak adına kullandığım gücü mü kaybedeyim?
- I'm not doing any good in there.
- İşim hiç iyi gitmiyor.
I'm doing this for us, for the good of the company.
Gayet güzel bir fikir. Bu iş bizim için. Şirketin iyiliği için.
Therefore, considering we are all cripples and addicts, I'm of the opinion we're doing as good a job as could be expected.
Yani hepimizin sakat ve bağımlı olduğunu düşünürsek burada bizden bekleneceği kadar iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.
- I'm not doing so good, am I?
- Pek iyi gitmiyorum değil mi?
I'm just doing a good deed, old fart.
İyilik yapıyordum, moruk.
Yes, and I'm doing very good.
- Evet ve çok iyi gidiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]