English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I've gotta

I've gotta traducir turco

6,138 traducción paralela
And I'd be lying to you if I said it wasn't gonna take some time, but, uh, the first thing we gotta do is find out where it came from.
ve bunun çok uzun sürmeyeceğini söylersem yalan söylemiş olurum. Fakat, ilk olarak, nerden başladığını bulursak...
Yeah, I've gotta be honest with you, Kevin. That doesn't sound good.
Dürüst olacağım Kevin, bu pek iyiye işaret değil.
I gotta tell you, Davis, calling 911 for a dead guy, and then using his credit card?
Söylemen gereken Davis ölü bir adam için 911'i arayıp ve sonra onun kredi kartını kullandın mı?
Sleeping pills are out, but I've gotta get some sleep.
Artık uyku ilacı almak yok ama uyumam da gerek.
I've gotta go to his place and get my mouth guard anyway.
Zaten ağızlığımı almam için evine gitmem gerek.
Look, my kid... It's performing arts day at his school, and I gotta...
Bak, oğlumun, okulundaki sanat gününde bir gösterisi olacak ve ben...
I mean, everyone else I talked to... if they found out we found Mr. Jones, it would be huge. If we're really gonna make this documentary, we gotta explore that basement. And you gotta take pictures of his workshop.
Penny, röportaj yaptığım herkez yani, konuştuğum herkez eğer bir Mr.Jones bulursanız bu büyük bir olay olur diyor eğer bu belgeseli yapmak istiyorsak gidip o bodrumu incelememiz lazım ve sende atölyesinden fotoğraflar alabilirsin.
I've gotta go.
Kendine iyi bak.
See what I've gotta put up with?
Buna nasıI katlanıyorsun?
You saved me from a well once, and now I gotta hear it for the rest of my life?
Beni bir kuyudan bir kere kurtardın, ve şimdi bunu ömrüm boyunca dinlemek zorunda mıyım?
You know, I've gotta hand it to you. A bus flip?
Otobüse takla attırmak hiç kolay değildir.
I am sorry to break up the party, but we've gotta take the babies back to the nursery now.
Partiyi böldüğüm için özür dilerim ama bebekleri odalarına götürmemiz lazım.
I've gotta go meet Avery in the mornin'.
Sabah Avery'le buluşacağım.
I gotta be honest, the thing I like about this place, you come in by yourself, you sit down, you strike up a conversation.
Dürüst olayım, bu yerde en sevdiğim şey tek başına gelip oturuyorsun ve biriyle muhabbete koyuluyorsun.
Look, this one. - How many times have I told you? You've gotta make love, not war to that thing.
- Booms, sana kaç kere şu aletle savaşma seviş demedim mi?
Hey, I've gotta call my mum.
- Annemi aramam lazım.
Once we get Ray, we've gotta keep him out of sight.
Ray'i bulduğumuzda görüş alanı dışında tutmalıyız.
I've been thinking. If we're gonna go all the way, this year. We gotta shake things up.
Düşündüm de, bu yıl tüm yolu gideceksek tüm bu olayları değiştirmeliyiz.
No, I think you've gotta give it, like, a good- -
Hayır, şöyle biraz sertçe...
So now I'm starving and I gotta look at this giant freakin cookie that I can't have!
Şu an açlıktan ölüyorum ve yiyemediğim bu kocaman kurabiyeye öyle bakmak zorundayım!
This is Hank. I've gotta take it.
Bu Hank, açmam gerekiyor.
If I agree to help you out, we've gotta focus on the fundamentals, not the fun.
Sana yardım etmeyi kabul edersem esas şeylere odaklanacağız eğlenceye değil.
I can't go with you, but you've gotta leave.
Hemen buradan gitmen lazım. - Dur.
Well, I'm glad to know that you're working hard, but don't--you've gotta give yourself a break.
İyi çalıştığını görmekten çok memnunum ama biraz ara vermelisin.
I've gotta write fast.
Hızlı yazmam gerekiyor.
Daddy, I can't hold it anymore, I've really gotta go.
Babacığım, artık tutamıyorum, gerçekten yapmalıyım.
I've gotta go.
Gitmeliyim.
- I've gotta go!
- Gitmeliyim!
I've gotta make this right.
Bunu düzeltmem gerek.
I've gotta find that bomb and save Bracken's life.
O bombayı bulup Bracken'nın hayatını kurtarmam gerek.
- I've gotta go.
- Tamam.
I need to get out,'cause my girlfriend's getting out and I gotta be with her.
Çıkmalıyım. Çünkü sevgilim çıkıyor ve ben de onunla olmalıyım.
I've gotta tell Batista I'm leaving, get Harrison out of school, see Astor and Cody one last time.
Batista'ya ayrılacağımı söylemem lazım. Harrison'ı okuldan alıp Astor'la Cody'yi son bir kez görmem lazım.
Yeah, eye patch wants to go, but it's really annoying to me because I gotta put on pants and a shirt and shoes.
Evet, Göz Bantlı gitmek istiyor. Ama bana çok sinir bozucu geliyor. Çünkü pantolon, gömlek ve ayakkabı giymek zorunda kalacağım.
I'm just, uh, picking some stuff up from a friend's place, and I gotta go, but good luck with your investigating.
Ben, bir arkadaşın evinden bazı şeyleri toplayacaktım, ve gitmem lazım fakat size de soruşturmanızda iyi şanslar.
I owe her an apology, and I've gotta deliver it like a big girl.
Özür dilemem icap ediyor. Bana yakışır şekilde dileyeceğim.
I've gotta get up really early for work tomorrow.
Yarın erken kalkacağım...
I've gotta talk to the team about giving me my elbow room.
Ekibe bana hareket alanımı vermelerini söylemeliyim.
There's something I've gotta tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
Sorry, Paige, I've gotta go.
Kusura bakma Paige, gitmem lazım.
"I gotta cook it, cut it, bake it, boop! Fly that shit."
Pişirmem, karıştırmam, ısıtmam ve malı elden çıkarmam gerekiyor! "
I gotta separate the bones again so the poison helps them reset- - fuse them together, twice as strong.
Zehrin yenileme işlemini yapabilmesi ve birbirine kaynatması için kemiklerini tekrar ayırmalıyım. Eskisinden iki kat daha güçlü olacaklar.
Ah, I've gotta tell you, Mr. Dodge, after watching all those rehearsals, we couldn't just stay away, could we?
İtiraf etmeliyim ki Bay Dodge, tüm o provaları izledikten sonra bu gösteriye gelmemezlik edemezdik, değil mi?
I gotta tell you, I've been a big fan of seal team 6 way before you guys killed Bin Laden.
Bin Ladin'i öldürmeden önce de Seal Team 6'in büyük bir hayranıydım.
Yeah, I know you're mates with Victor, and I know you're doing what you gotta do.
Evet, Victor ile dost olduğunuzu biliyorum ve yapman gereken şeyi yapacağını da biliyorum.
You're gonna tell me the best pizza's in New York and I gotta try it, right?
New York'taki en iyi pizzacıyı biliyorsun ve kesinlikle denemeliyim, değil mi?
I gotta bitch of a headache and a bladder full of bourbon!
Kafa sikici bir başağrım ve sidik dolu bir viski şişem var!
Yeah, and I gotta go make an old man eat a big bowl of spiderwebs.
Evet, ve ben de yaşlı bir adama bir kase örümcek ağı yedirmek zorundayım.
I've gotta drop Henry off with his grandpa.
Ben Henry'i büyük annesine bırakmalıyım.
I've gotta hand it to you, Jason.
Bunu senin için yapıcam, Jason.
You were a bad little girl last night, keepin'Daddy up, and I... Gotta go, bye.
Dün gece çok kötü bir kızdın Babacığı ayakta tuttun ve...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]