English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I've gotta run

I've gotta run traducir turco

127 traducción paralela
No. I've gotta run.
Gitmem lazım.
I've gotta run.
Gitmem lazım.
I've gotta run, darling.
Gitmeliyim sevgilim.
I've gotta run.
Acele etmem gerek.
You've gotta run along now because I've got a couple of things to do, okay?
Şimdi gitmen lazım ama. Halletmem gereken birkaç iş var.
I've gotta run.
- Peki, sıvışacağım.
- I've gotta run.
- Gitmeliyim.
I've gotta run now.
Gitmeliyim.
My uncle wants me to run a restaurant, but I gotta stay away from you and Johnny.
Amcam restoranı idare etmemi istiyor. Ama sen ve Johnny'den uzak duracakmışım!
I've gotta run. Don't get up.
Lütfen kalkmayın.
One more quick one, then I've really gotta run.
Bir bira daha Koç, sonra gitmem gerek.
I've gotta run.
Benim gitmem gerek.
Well, I've gotta run, so I'll leave you two to work out the details.
Ben artık gideyim. Siz ikiniz ayrıntıları konuşursunuz.
Now listen, I've gotta run.
Şimdi gitmem lazım.
Thank you so much, J.C., really. I've got dinner with Larrabee's people, so I gotta run. Uh, listen, I got...
Çok teşekkür ederim J.C. Gerçekten sağ ol.
OK, I've gotta run. Sorry.
Tamam, acele etmeliyim üzgünüm.
But if that doesn't work, that doesn't work you can't give up... you gotta stand right up and gotta run to the window and yell,'Hey these floors are dirty as hell, and I'm not gonna take it anymore!
Eğer işe yaramazsa, yaramazsa pes edemezsiniz... Ayağa kalkmalısınız ve pencereye koşup bağırmalısınız,'Hey bu yerler acayip pis, ve daha fazla kaldıramayacağım!
Listen, Tom, I've gotta run now.
Evet, Tom, Şimdi çıkmam lazım.
- I've gotta run.
- Gitmem gerekiyor.
- Well, I've gotta run.
- Artık gitmem gerek.
I gotta run it up and down, up her... on the inside of her elastic... and inside her perfect ass.
Aşağı yukarı teninin üstünde ve mükemmel kalçalarında....... gidip gelmem gerekiyor.
I've gotta run, but please, please give my best to Susan.
Gitmek zorundayım, ama lütfen Susan'a iyi dileklerimi ilet.
I've gotta run, but thanks anyhow.
Hemen gitmeliyim, yine de sağol.
He's expecting me, I've gotta run.
Beni bekliyor, kaçmam lazım.
I've gotta run out.
Benim gitmem gerek.
All I gotta do is run up there, put my case, and they can go and get stuffed.
Kâğıdı katlayıp, çantama atıp oraya gideceğim ve onlar halledecek.
Ira, I heard somethin'. I gotta run it by somebody, okay?
Ira bir şey duydum ve biriyle paylaşmam gerek.
Actually, I just remembered, I've got an errand I gotta run before I get to work.
- Şimdi aklıma geldi. İşe gitmeden önce yapmam gereken bir şey var.
Listen, David, I've gotta run.
David, gitmeliyim.
Sorry, Jonah, but I've gotta run.
- Üzgünüm Jonah ama gitmem gerekiyor.
- An order's up, so I've gotta run.
— Sipariş hazır, Gitmem gerek.
I mean, let's say you manage to sneak out. Then you gotta run and keep running.
Sıvıştığınızı varsayalım, sonra sürekli ve sürekli kaçmanız gerekir.
I've gotta run the company now, but I'm not sure I can.
Artık bu şirketi yönetmem gerekiyor. Ancak yapabilir miyim emin değilim.
I've gotta run to work.
Hemen işe yetişmeliyim.
When you've fixed your rug, I gotta run you over.
Peruğunu düzeltince seni götüreceğim.
and I wanna keep him for a pet! But I've gotta hurry and get back outside, make sure it doesn't run away!
Fakat acele edip arka tarafa gitmezsek kaçıp gidebilir.
Listen I've gotta run.
Dinle, gitmem gerek.
I mean, sorry to be a pig.... But I've gotta eat and run.
Yani... domuzluk ettiğim için kusura bakma ama yolda yemeliyim.
I've gotta run or I'm gonna miss my ride with Aidan.
- Benim gitmem gerek yoksa Aidan'ı kaçıracağım ve ormana trenle gitmem gerekecek.
But i gotta say... a lot of boys your age would've run like a little girl. But you stayed. I know you lik e mr.
Ama şunu söylemeliyim ki senin yaşında birçok çocuk kız gibi kaçardı.
I know I said I'd hang, but, uh, I've gotta run.
Fakat gitmem lazım.
Bambi, I've got ten messages from my mother, my Aunt Marie keeps calling me about my mother, I gotta run home and put out canned cat food because the dry stuff doesn't cut it anymore, plus Turk and I can't be together cos I'm working doubles and he's moonlighting so we can send my mother to a decent retirement community.
Bambi, annemden on tane mesaj geldi, teyzem annem hakkında telefon etmekten bıkmıyor, eve gidip kedime konserve mama vermem gerekiyor çünkü kuru mama artık kendisini kesmiyor, ayrıca Turk ile zaman geçiremiyoruz çünkü annemi düzgün bir huzurevine gönderebilmek için
I've gotta run the numbers over to my dad at the hospital.
Sayıları hastaneye götürmeliyim.
I'm barely keeping ahead, and I gotta go to the store and then run by the hospital and see my dad.
Zar zor dayanıyorum, ve dükkana gitmem lazım ve sonra da hastanede babamı göreceğim.
Sorry, guys, but I've gotta run.
Üzgünüm çocuklar ama gitmeliyim.
So I figure, " Why should this goddamn dog get to run free while I gotta walk around looking like this?
Ve sonra düşündüm : Ben bir Quasimodo gibi dolaşacağım bu köpek özgürlüğe koşacak, neden?
Here, I've gotta run.
Dinle, tüymeliyim.
I've gotta run now.
Şimdi kaçmalıyım.
You know, I hate to do this, but I've actually gotta run.
Biliyorsun bunu yapmaktan nefret ediyorum, fakat gitmem gerekli.
I gotta a couple choice jobs I want to run by you that I think we could pull together.
Sana yaptırmak istediğim birkaç güzide işim var... ve sanırım birlikte hareket edebiliriz.
- Cancel Europe. I've gotta run.
- Avrupa'yı iptal edelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]