English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I believe i do

I believe i do traducir turco

5,951 traducción paralela
I'm no Clairvoyant, but I do believe some things are meant to be.
Ben kâhin değilim ama bazı şeylerin yolunu bulacağına inanırım.
But I do believe you're an ally.
Ama bir müttefik olduğuna inanıyorum.
I can't believe she'd do something so dangerous.
Bu kadar tehlikeli bir şey yapacağına inanamıyorum.
I can't believe you do.
- Bunu yaptığına inanamıyorum.
I do not believe in any god.
Herhangi bir Tanrı'ya inanmıyorum.
I believe that when you love somebody, there is only one thing to do.
Eğer birini seviyorsan, yapacak bir şey olduğuna inanıyorum.
I checked it, and bam, there it was. Do you believe it?
Siz de inandınız mı?
Perhaps I am not, after all, as skilled as you would believe. What are we to do?
- Belki de her şeye rağmen sandığın kadar nitelikli değilimdir.
I come to take my boy back from your boys, and do not be thinking that I believe them able to organise themselves to such a degree without their master offering a helping hand!
Çocuklarının elinden kendi çocuğumu almaya geldim. Ve efendilerinin yardımı olmadan böylesine bir şeyi kendi başlarına organize edebileceklerine inanacağımı düşünme!
I do not believe it a pretence, but...
Rol yaptığınıza inanmıyorum, ama...
Believe me, son, when I say you do not want to know.
Sana bilmek istemediğin şeyi söylediğimde bana inan, evlat.
I must conclude, therefore, that you... you talk about me, and I wonder what right you believe you have to do so.
Bir açıklık getirmek zorundayım ki sen... Benim hakkımda konuşuyorsun ve hangi hakla bunu yaptığını merak ediyorum.
I do not believe you, Mr. Best.
Size inanmıyorum, Mr. Best.
Do you think the Mackenzies would believe me if I told them the truth?
- Doğruyu söyleseydim Mackenzie'lerin bana inanacağını mı sanıyorsun?
"My decision to do so " is, I believe, in the best interest of science.
"Bu kararımı da, bilim açısından en faydalısı olacağını düşündüğüm için aldım."
I cannot believe that you would do something like this in our home, in our bed. Yeah, you got your hair done.
Evet, saçını yaptırmıştın.
- I cannot believe you'd do that.
- Pizza nerede?
I-I can't believe you would do something like this.
Böyle bir şey yapabildiğine inanamıyorum.
You can do it, I really believe it.
Başarabilirsin, Gerçekten, buna yürekten inanıyorum.
Hey, believe it or not, I was just trying to do the right thing for Tildy.
İster inan ister inanma, Tildy için doğru şeyi yapmaya çalışıyordum.
Believe me, I've got much better things to do with my time.
İnan bana, yapacak daha iyi işlerim var.
And I do believe that if we were to take that step, that it will be incredible and special.
Ve ben şuna inanıyorum ki eğer biz bu büyük adımı atacaksak bu muhteşem ve özel olmalı.
I understand you have control over me... what I do, where I go, and who I see... until I'm 18, but... who I am and what I think and feel and believe... is mine.
Üstümde yetki sahibi olduğunuzu biliyorum. 18 yaşına dek, ne yaptığımı, nereye gittiğimi kiminle görüştüğümü kontrol edersiniz ama ama kim olduğum ve ne hissettiğim, neye inandığım bana ait.
And if you believe in god, then you believe he made me... your husband... who shares your values, which I do.
Tanrıya inanıyorsan beni senin kocan yaptığına da inanıyorsun demektir. İnandığın şeylere değer veriyorum.
I do not believe this is looters.
Bunların yağmacı olduklarına inanmıyorum.
Mr. Ghul, I do believe you and me gonna do some business together.
Bay Ghul, inanıyorum ki sizinle birlikte iş yapacağız.
Oh, Mr. Dent... you're faithful to your demons. But even you don't believe that! What am I going to do with you, Batman?
Bay Dent şeytanlarınıza çok sadıksınız.
I can't believe you're asking me to do this.
Benden bunu istediğine inanamıyorum.
I do believe God brought us together for a reason.
Tanrı'nın bir nedenle bizi bir araya getirdiğine inancım tam.
You know, I do believe my good friend George, for all his suffering, is the luckiest man in Salem.
Sevgili Dostum George'a çok güvendiğimi bilirsin, bütün acılarına rağmen, Salem'ın en şanslı erkeğidir.
I believe it had something to do with Halo.
Bunun Halo'yla ilgisi olduğuna inanıyorum.
But for what it's worth I believe you can do it.
Ama ne olursa olsun ben yapabileceğine inanıyorum.
If you take away the spectacles and the braces, tame the permanent wave a bit, I do believe that you and Betty Harris look a great deal...
Gözlük ve telleri çıkartırsa ve saçlarını biraz düzetirse, bence Betty Harris ve siz birbirinize çok...
But I do believe in fear.
Ama korkuya inanırım.
Max, I can't believe you were almost willing to do that to live with me.
Max, benimle yaşamak için neredeyse buna katlanacağına inanamıyorum.
Please believe me when I say I wish there was more that we could do.
Lütfen bana inanın keşke daha fazla bir şeyler yapabilseydim.
Yeah, you know, I didn't think I could do it, but I guess you just got to believe in yourself, - you know? - Hmm.
Yapamam sanıyordum ama kendine inanırsan gerisi geliyor galiba.
I can't believe Jordan would do this to me.
Jordan'ın bunu bana yaptığına inanamıyorum.
Believe me it was the last that I wanted to do.
İnan bana bunun olmasını isteyecek son kişi benim.
Believe me, it was the last thing that I wanted to do, and I hate myself for it.
İnan bana, bu yapmak isteyeceğim son şeydi ve bunun için kendimden nefret ediyorum.
No, I do not believe she is a witch.
- Hayır, o kadının cadı olduğuna inanmıyorum.
I didn't believe he'd do it.
Onun bunu yapacağına inanmadım.
I didn't believe you'd do it.
Bunu yapacağına inanmadım.
I end up saying things that I not only regret... " but truly do not believe.
Sözlerimi şu sözlerle bitirmek istiyorum, yalnızca pişman değilim aynı zamanda gerçekten inanmıyorum.
Yes, I do. I believe that Mr. Paisley's feelings were summed up by the words he spoke today.
Bay Paisley'in hissettikleri bugünkü konuşmasında toplandı.
Believe it or not, I do. Ringmaster took my team.
İster inan, ister inanma umurumda.
You don't really believe that I would ruin a'62 Bordeaux with electromagnetic compounds, do you?
Gerçekten 62'lik Bordeaux'ı elektromanyetik cihazlarla mahvedeceğimi mi sandın?
So I don't believe in cutting flowers, but I do believe in housewarming gifts, so I bought this potted succulent for Sam.
Çelikleme yapılmış çiçeklere pek güvenmiyorum. Ama yeni ev için hediyelere güvenim tamdır. Bu yüzden, Sam için saksıda etli bir bitki aldım.
I don't believe in cutting flowers, but I do believe...
Çelikleme yapılmış çiçeklere pek güvenmiyorum. Ama yeni ev için...
- about how you and Rebecca... - Do you wanna listen to someone trying to make Chester's Mill a better place, or do you wanna believe the town drunk and the town's...?
Her gün Chester's Mill'i daha iyi bir yer yapmak için güne başlayan birine mi yoksa kasabanın ayyaşı ve...
No, I can't believe we have to do this.
Hayır, bunu yapmak zorunda olduğumuza inanamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]