I left her traducir turco
3,121 traducción paralela
I left her a bunch of messages.
Hayır. Ona bir sürü mesaj bıraktım.
I left her to be interrogated by the C. I.A. So we could escape.
Kaçabilelim diye onu CIA'in eline bıraktım.
Because I left her!
Çünkü onu terk ettim!
When you see Penny, tell her I left some stuff at her place.
Her neyse. Penny'i gördüğünüzde onda çok önemli bazı şeylerin kaldığını ve onları geri istediğimi söyleyin.
I think, as much as I love a good mystery, she could've left a more helpful note.
Her ne kadar gizemi seviyor olsam da bence daha işe yarar bir not yazabilirdi.
I haven't talked to her since she left town.
Kasabadan ayrıldığından beri onunla konuşmadım.
It's been four years, but every morning, I wake up, and it feels like she left yesterday.
Dört yıl oldu ama her sabah gözümü açtığımda sanki dün gitmiş gibi geliyor.
"So, honey, I know you've only got one year left in high school but I would love it if you'd drop everything leave all your friends behind, and go to boarding school in Arizona."
"Tatlım, lisede sadece bir yılının kaldığını biliyorum..." ama her şeyi bırakıp, arkadaşlarından ayrılıp... "...
Every day I'd go back hike in pick up where I left off.
Her gün... geri dönüp... yürür... ve kaldığım yerden devam ederdim.
I assume she obtained my card from the window of her local newsagents, where I left it during a much needed refreshment break in my surveillance.
Kartımı gazetecinin vitrininden almış olmalı. Gözetleme sırasında bir içecek arası verdiğimde bırakmıştım.
Once I'm safe on some beach in Puerto Rico, you can tell Ms Fulstone, without a word of a lie, that her stalker has left the country.
Porto Rico'da bir sahilde keyif yapmaya başladığımda Bayan Fulstone'a, sapığının ülkeyi terk ettiğini söyleyebilirsin. Yemin etsen başın ağrımaz.
No, I still have some shame left that's why I've come here to strangle her myself hand her over I'll bury her alive right here!
Evet rezillik! Bu yüzden onu kendi ellerimle boğmaya geldim! Getir onu!
But... I would be willing to bet whatever life I got left that the guy doing this is setting fire to everybody you and me love.
Ama geri kalan hayatım üstüne iddiaya varım ki bunu yapan adam senin ve benim sevdiğimiz her şeyi tehlikeye atıyor.
That was before I knew that your plan involved... Jabbar stealing everything I have left.
Bu Cabbar'ın kalan her şeyimi çalacağını bilmezkendi.
She has left for Calcutta and if I was in her place, I would have done the same.
Şehri terketti gitti Onun yerinde olsaydım aynısı yapardım.
I was the guy who left her behind.
Ben onun terk ettiği adamdım. Nedenini biliyor musun?
See, I think you planned this whole thing four months ago when your wife, Veronica, left you for her drug dealer.
Bence karın Veronica, dört ay önce seni bir uyuşturucu satıcısı için terk ettiğinden beri bunu planlıyordun.
Grandpa left Judy the dog tags, his ashes, and I bet that he left her that cabin too.
Dedesi Judy'ye künyesini, küllerini ve bahse varım şu kulübeyi de bıraktı.
Yes, I left it for her to watch.
Evet, emaneten ona bıraktım.
She left behind some fake I.D.s and weapons, and that's where she got her moniker, Lady X.
Arkasında sahte kimlikler ve silahları bırakmıştı,... Lady X lakabını o zaman almıştı. Herkes, cephanesi ve her şeyden yakasını sıyırabilme becerisini keşfetti,... eğitimli, muhtemelen bir suikastçi. Doğru.
These days, I feel like I'm walkin on such shaky ground left and right, but when I'm with you, everything is still.
Bu günlerde, dayanıksız bir yolda sağa sola sallanarak yürüdüğümü hissediyorum ama senleyken her şey yerinde.
He swore that if I ever left, I would never see Maksim again, and he has always been a man of his word.
Eğer terk edersem, Maksim'i bir daha asla göremeyeceğime yemin etti ve her zaman sözünü tutmuştur.
I gave this to her for Christmas... the last one before she left.
Bunu ona yılbaşında vermiştim gitmeden önceki son yılbaşında.
Well, I made a tape, and then I left it on her car.
Şey, bir kaset yaptım ve arabasına bıraktım.
So I followed her when she left the hotel this morning.
Ben de bu sabah otelden çıkınca onu takip ettim.
Uh, I left early this morning for work, so I didn't want to wake her up, so I didn't check on her.
Bu sabah işe erken gittim. Onu uyandırmak istemedim, o yüzden hiç bakmadım.
I left my iPhone in there, and the prescription for her anti-seizure medication's on it.
iPhone'umu, ve epilepsi ilaçları için olan reçeteyi orada unuttum.
Blair! Okay! I got the last one, and I left the model standing in nothing but her La Perlas.
Sonuncuyuda halledip, üstünde La Perlas larıyla birlikte bıraktım.
No, I left on my own after waking up with her staring at me again.
Hayır, ben kendim ayrıldım sabah uayndığımda yine beni izliyordu.
I see you arrested a distraught widow without anything even approaching probable cause and left her traumatized son all alone.
- Görüyorum ki olası bir neden olmadan perişan bir dulu tuukluyor ve onun travma geçirmiş oğlunu yalnız bırakıyorsun.
I just noticed that you were, uh, eating lunch alone today, and then I heard you left school early, and I know this may seem like a weird question coming from me, but... everything okay?
Farkettim ki bugün yemekte yalnızdın ve okuldan erken çıktığını duydum. Biliyorum bunu sormam biraz garip olacak ama... - Her şey yolunda mı?
I... found all the lids to my tupperware, and I-I... don't have leprosy, and... and my really, really sweet mother left the comforts of her free beacon hill guesthouse to come stay with me in my crappy little apartment
Ben... plastik kaplarımın bütün kapaklarını buldum, ve ben... Cüzam değilim ve... Ve benim gerçekten tatlı olan annem ücretsiz Beacon Hill konukevinin konforlarını bırakarak beni çok sevdiği için bu iğrenç dairede benimle kalmaya geldi.
Well, I didn't see you step up and help her out when Dad left. Oh, thanks to me? Okay, could you two fight after we've had breakfast?
Tamam, siz ikiniz kavganıza kahvaltı ettikten sonra devam etseniz olmaz mı?
Their old coach left her family for some Floridian fire dancer, so I'm stepping UP -
Eski koçları Floridalı bir ateş dansçısı için ailesini bırakıp gitmiş ben de yerine geçtim.
Of course, she would never have left another two children, and I would never have disputed her claim for custody, so it was clearly my own future that I was worried about.
Elbette, öbür iki çocuğunu da asla bırakamazdı ve onun sorumluluğu için isteğine asla karşı gelmezdim,... yani kendi geleceğim hakkında endişeli olmam çok belliydi.
All right, look, I'm- - I'm not rooting against you, and I hope that you get everything out of this that you want, but in my experience, you know, you can use sex to get back, but once you're there, you end up having the same problems you left behind the first time.
Bak, muhalefet yapmak için söylemiyorum hatta istediğiniz her şeyi tekrar geri alırsınız umarım ancak tecrübelerime göre barışmak için seksi kullandığın zaman en başta yaşadığın sorunların hepsini bir sonraki adıma taşımış oluyorsun.
Well, then, I suggest you find out who did kill her before you're left completely in the dust.
Peki, olayı tamamen tozlar altında bırakmadan önce, kimin öldürdüğünü bulmanı tavsiye ederim.
I'm always worried that my left hand is bigger than my right.
Her zaman sol elimin sağ elimden daha büyük olduğu konusunda endişelendim.
I mean, she-she went off and-and left her daughter here, as if we're some kind of personal child care facility.
Sanki burası kişiye özel çocuk bakma tesisiymiş gibi kadın, çocuğunu bırakıp gitmişti.
She's all I have left of her mother.
Annesinden bana kalan tek şey o.
I came back because... she left her scarf in the back of my cab.
Eşarbını taksimin arkasında unuttuğu için geri döndüm.
I got nothing left because of you.
Senin yüzünden her şeyimi kaybettim.
It was the mother of all sneezes, and I had just enough time to drop her forehead into place... Oh, my god! - Before I left it rip!
Bütün hapşırıkların anası gibiydi ve elimden düşürmeden önce alnını yerine takacak zamanı zor buldum!
I never should've left her with Duke.
- Onu Duke'le yalnız bırakmamalıydım.
My God, she's everything I've got left.
Tanrım, o hayattaki her şeyim.
I can't very well explain to her that I left our mother alone and bleeding on the pavement because I'm fast enough to almost run down the attacker.
Ona, annemizi kaldırımda yapayalnız ve yaralı bir şekilde bırakmamın asıl sebebinin neredeyse saldıranı yakalayabilecek kadar hızlı olduğumu açıklayamıyorum.
I mean, there's always a little ketchup left in the bottle.
Yani, her zaman şişede biraz ketçap kalır. Maalesef yok.
I put years into shaping it, and I will not have you left-wing Nancy boys poisoning her with your hug-a-Muslim bull crap!
O düşünceleri Goldie'nin aklına yerleştirmek yıllarımı aldı. Siz sol kanat yumuşakların onu "Bir Müslümanı Kucakla" saçmalığıyla zehirlemenize izin vermem!
It's for her I have fought on, only for her and now I don't know whether there's any fight left in me.
Sadece onun için savaştım, sadece onun içindi. - Ama artık savaşacak bir şeyim dahi kaldı mı bilmiyorum.
- You couldn't let go of her if you tried. All that I had left of her was my anger.
Ondan geriye tek kalan öfkemdi.
And then I feel sorry I have left her alone there.
O zaman üzülüyorum, onu orada yalnız bırakıyorum.
i left 189
i left it at home 22
i left him 35
i left it in the car 21
i left it 17
i left you 28
i left him a message 17
i left a message 44
i left you a message 28
i left messages 17
i left it at home 22
i left him 35
i left it in the car 21
i left it 17
i left you 28
i left him a message 17
i left a message 44
i left you a message 28
i left messages 17
left here 19
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hernandez 57
hermano 85
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hernandez 57
hermano 85
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hertz 45
herring 17
here we go again 374
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here it is 2313
herring 17
here we go again 374
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here it is 2313