English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I liked her

I liked her traducir turco

1,285 traducción paralela
Matter of fact, I liked her verv much.
Aslında onu çok severdim.
Frank, I just want to tell you that we... That I liked her.
Frank, sana söylemek istediğim ondan hoşlandım.
I'm going to tell Rukhsar that I liked her Ashfaque miya.
Rukhsar'a Ashfaque enişteyi sevdiğimi söyleyeceğim.
I liked her.
Ondan hoşlanmıştım.
She didn't smile much, but I liked her smile.
Çok fazla gülmedi, Çok güzel gülüyordu.
I liked her when I was a little kid.
- Küçükken ondan hoşlanırdım.
I LIKED HER.
O gerçekten hoşuma gitmişti.
No she didn't, I liked her.
Hayır, onu sevdim.
I liked her husband.
Kocasını sevdim.
I liked her better when she was crazy.
O çılgınken onu daha çok seviyordum. ... Jake!
I liked her so much, that I told her all kinds of things.
Ondan çok hoşlandım, pekçok şey hakkında konuştuk.
Yeah, I really didn't get a chance to know her, but I liked her.
Evet, ben aslında onu tanıma fırsatı bulamadım, ancak ondan hoşlandım.
Well, I liked her.
- Şey, ben ondan hoşlandım.
- And what if I liked her?
- Ya ben de ondan hoşlandıysam?
I liked her.
Onu sevmiştim.
I never liked small Oprah because her head is too big.
İnce Oprah'yı hiç beğenmedim, kafası çok büyük duruyor.
I had to look her in the eye and say I liked men.
Gözlerinin içine bakıp ben erkeklerden hoşlanıyorum demek zorunda kaldım.
I've always particularly liked that poem.
Özellikle bu şiiri her zaman sevdim.
I love toppings. I've always liked toppings.
Sosları her zaman çok sevmişimdir.
Madhu liked this room, so I gave it to her I'll stay in the guest room
Madhu bu odayı sevdi, bu yüzden ben misafir odasında kalacağım
- I thought you said you really liked her.
- Ondan hoşlandım demiştin.
I liked the idea that everything in nature was connected to something else.
Doğadaki her şeyin başka bir şey ile ilişkili olduğu fikrini her zaman benimsedim.
I know you liked her, such a charming girl, so refined.
Ondan hoşlandığını biliyorum. Alımlı ve zarif kızdı.
But I thought you liked her, didn't you have divine sex?
Ondan hoşlandığını sanıyordum, müthiş bir sex yapmadınız mı?
He'd only talk to me because he was sick of her, but I liked it.
Sadece benimle konuşuyordu çünkü ondan bıkmıştı, ama bu konuşmayı severdim.
I always liked boxers.
Her zaman boksörleri sevdim.
- I thought you liked her.
- Ondan hoşlandığını sanmıştım.
.. didn't think she liked my cooking until I realised that was her yummy face.
... onun yemeklerimi sevdiğini yedikten sonraki yüzünü görene kadar hiç düşünmemiştim.
You know, I mean, I never really liked Cole, and then I tried to warn her.
Yani, hiç bir zaman Cole'dan hoşlanmamıştım ve onu uyarmaya çalışmıştım.
I always liked Sketchy I think.
Sketchy'yi her zaman sevmişimdir Her halde.
You knew I kind of liked you but you really didn't seem that into it.
Senden hoşlandığımı biliyordun. Ama bununla ilgileniyor gibi değildin. Her neyse.
Think I've liked waking up at 5 : 30 a. m. for 10 years to drive you to a cold arena?
Seni soğuk oyun alanına getirmek için 10 yıldır her gün sabah beş buçukta uyanmanın hoşuma gittiğini mi sanıyorsun?
I thought you liked her.
- Ondan hoşlandığınızı sanıyordum. - Hoşlanıyorum.
- I really liked her, too.
Ondan da çok hoşlanmıştı
I told her that I really liked her. I promised that I'd call as soon as we got back to the city.
Ondan cidden hoşlandığımı ve şehre döner dönmez onu arayacağımı söyledim ama işin komik tarafı şu :
- Besides, I always liked Shelby.
- Bunun yanında Shelby'den her zaman hoşlanmışımdır.
With every second of our kiss it was becoming clearer... I really liked this guy.
Öpüşmemizin her saniyesinde daha iyi anlıyordum, bu adamdan hoslanmıştım.
I kind of really liked her.
Bu kızdan gerçekten hoşlanmıştım.
See, uh... I had this life I liked it, it had rules...
Görüyorsun, uh bu hayatı yaşadım bu hoşuma gitti, kuralları vardı... o kurallara uydum... ve her şeyi doğru yaptım
I don't think she liked me watching her.
Sanırım gözlenmeyi sevmiyor.
I've always liked pastries.
Tatlı ekmeği her zaman çok severim.
- I think you liked her.
- Ondan hoşlandığını sanmıştım.
I could see it in your eyes you liked her.
Ondan hoşlandığın gözlerinden anlaşılıyordu.
Though I rather liked her.
Bu yeni biri öbüründen daha çekici, New York'lu, Yahudi bir kız. Onu daha çok sevmiştim aslında.
It's not that I like Amanda better, It's just that I've liked her longer,
Amanda'yı daha çok sevdiğimden değil, onu daha uzun süredir sevdiğimden.
- I thought you liked her.
- Onu sevdiğini zannediyordum.
Because I thought everything I liked would happen.
Çünkü istediğim her şeyin gerçekleşeceğini düşünmüştüm.
I've always liked earrings on men.
Erkeklerde küpeyi her zaman sevmişimdir.
I'm not even a writer, although I would have liked to be one.
Her ne kadar olmak istesem bile, bir yazar da değilim.
I liked that Peg and her little girl- - cute as a button.
Peg ve kızını sevdim... Çok şirin.
I just think that he's Luke's nephew, and we like Luke... we eat at Luke's every day, we see Jess when we eat there every day... and that it just might make things nicer if you liked him.
O, Luke'un yeğeni. Luke'u seviyoruz. Her gün Luke'un yerinde yemek yiyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]