I trust him traducir turco
1,963 traducción paralela
It's my stupidity, how could I trust him?
Benim salaklığım. Nasıl güvendim?
That's why I trust him.
Bu yüzden ona güveniyorum.
I trust him. In any case, nina has no confirmation
- Ayrıca Nina, Bell'in mesajları alıp almadığını da bilmiyor.
Listen, I trust him.
Bak, ben ona güveniyorum.
Well that's what he said and I trust him.
Yani böyle söyledi ve ona güveniyorum.
I trust him.
Ona güvenirim.
I don't trust him anymore.
Artık ona güvenmiyorum.
I can't believe you actually trust him!
Gerçekten ona güvendiğine inanamıyorum!
I still do not trust him.
Yine de ona güvenmiyorum.
Can we trust him? I mean, what if this whole thing is just...
Ya bunun içinde- -
- I absolutely trust him.
- Kesinlikle güveniyorum.
I absolutely trust him.
Ona kesinlikle güveniyorum.
I didn't trust Ted as far as I could throw him.
Ted'e güvenmiyordum. Onu uzak tutabilirdim.
How am I going to get him to trust me again, Riley?
Güvenini nasıl kazanacağım Riley?
I don't trust William's intention, And I don't want him living under my roof.
William'ın niyetine güvenmiyorum ve onu çatımın altında istemiyorum.
Look, I understand why you don't trust him,
Bak, ona neden güvenmediğini anlayabiliyorum.
Look, I know he's my brother, I know I should try to like him, but there's something about him I just don't trust.
Bak, onun ağabeyim olduğunu biliyorum, onu sevmem gerektiğini de biliyorum, ama bir şey var ki, onda güvenemediğim bir şeyler var işte.
- Let her go and I let him go. - I don't trust you.
Sen onu bırak, ben de M.J.'i.
I don't trust him.
Ona güvenmiyorum.
I told you I didn't trust that guy. If you tell him how to kill Tamara...
Sana bu adama güvenmediğimi söylemiştim.
Now I don't trust you around him.
Onunla olduğun zaman sana güvenmiyorum.
But my dad doesn't trust me anymore, and I'm not going to lie to him again.
Babam artık bana güvenmiyor, ve ben de ona tekrar yalan söylemeyeceğim.
He said he'll bring a exorcist from a nearby village.. .. but I don't trust him.
Yakın bir köyden şeytan kovucu getireceğini söyledi ama ona güvenmiyorum.
Trust me, I can provide luke With the tools and guidance he needs without, uh, Smothering him.
İnan bana, Luke'u sıkboğaz etmeden ihtiyacı olan aletler ile gerekli yardımı sağlayabilirim.
What makes you trust him? I don't know.
- Bu adama bu kadar güvenmenin sebebi ne?
I know you don't trust him.
Ona güvenmediğini biliyorum.
All I can do is tell you to trust him because he's your friend and that means a great deal to him, but I can't call him up and lie to him and pretend you're not here.
Yapabileceğim tek şey ona güvenmeni söylemek. O senin dostun. Bu da çok şey ifade ediyor.
All I want is to trust him.
Tüm istediğim ona güvenmek.
I want to trust him. Ian Reed's here.
Tüm istediğim ona güvenmek.
If I couldn't trust him as a man, how could he be a father?
Ben ona güvenemezken nasıl baba olacaktı?
If I tell him no, he'll think I don't trust him.
Olmaz deseydim, kendine güvenmediğimi düşünecekti.
I knew I had to forgive him for his indiscretions and learn to trust him again.
Biliyordum ki onun budalalıklarını unutmak zorundaydım, ve ona yeniden güvenmeyi öğrenmeliydim.
If you trust him as much, and trust Hannah, then - It might take a little time, but I think the three of you should be fine.
Ona ve Hannah'a yeteri kadar güvenirsen, o zaman biraz zaman alabilir ama üçünüzün sorun olmadan kaynaşabileceğinize inanıyorum.
Look, I know that this is hard, but you have to trust us. We will find him.
Bak, zor bir durum olduğunu biliyorum ama onu bulabilmemiz için bize güvenmek zorundasın.
- I mean do you trust him?
- Ona güveniyor musunuz yani?
Why should I not trust him?
Neden güvenmeyeyim?
I do not trust him.
Ona güvenmiyorum.
Can I... trust him?
Ben... Ona güvenebilir miyim?
I don't trust him.
Güvenmiyorum ona.
If Memo didn't have connections with the cartels, I wouldn't be dealing with him, trust me.
Memo'nun kartellerle bağlantısı olmasaydı onunla anlaşıyor olmazdım.
I think a more amusing violation of Raj's trust is when Howard convinced him that foreigners give presents to Americans on Thanksgiving.
Bence Raj'ın güvenine edilen en eğlenceli ihanet Howard'ın Şükran Günü için kendisini yabancıların Amerikalılara hediye verdiğine inandırmasıydı.
Trust me, the only thing wrong with Chuck is that I'm gonna be happy without him.
Güven bana, Chuck'ın tek problemi onsuz da mutlu olacak olmam.
I did, but I can't trust him when it comes to you.
Evet, ama konu sen olduğunda ona güvenemiyorum.
I don't trust myself to be in a room with him.
Onla bir odada yalnız olmak için kendime güvenemiyorum.
I tried to convince him that he couldn't trust them,
Ekibine güvenmemesi konusunda O'nu ikna etmeye çalıştım,
Trust me, I didn't do it for him.
İnan bana, Bu işi onun için yapmadım.
I really don't trust him.
Ona hiç güvenmiyorum.
I don't know what kind of experience you had with him, but I wouldn't trust the guy to wash my socks.
Nasıl bir geçmişiniz var bilmiyorum ama o adama çoraplarımı bile yıkatmam.
I still don't trust him, okay?
Yine de ona güvenmiyorum, tamam mı?
I keep telling you, I don't trust him.
Sana devamlı söylüyorum, güvenmediğim kişi o.
Winston, I told her she could trust him.
Winston, Rebecca'ya ona güvenebileceğini söyledim!
i trust you 672
i trust you completely 16
i trust your judgment 24
i trusted you 411
i trusted him 65
i trust 127
i trusted her 22
i trust her 52
i trust you slept well 20
trust him 43
i trust you completely 16
i trust your judgment 24
i trusted you 411
i trusted him 65
i trust 127
i trusted her 22
i trust her 52
i trust you slept well 20
trust him 43
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
i truly am 65
i truly do 27
i truly 16
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
i truly am 65
i truly do 27
i truly 16