Important traducir turco
60,080 traducción paralela
I don't want Donny and I to stand in the way of something that's so important to you.
Donny ve ben, senin için önemli olan şeylere engel olmak istemiyoruz.
It's important for us to keep a presence in the community.
Toplumda varlığımızı bulundurmamız çok önemli.
The details aren't important.
- Detayların önemi yok.
You left out the most important part.
En önemli kısmı atladın.
Look, Cody, surfing's awesome and all but there are a lot more important things in life.
Bak Cody, sörf muhteşem ama hayatta daha önemli olan çok şey var.
First impressions are incredibly important.
İlk izlenim son derece önemlidir.
And from what Jas has said, and that little shitheel, about making the right impression, it's really important that I'm seen to be standing by your side.
Jas'in dedikleri ve o hıyarın doğru izlenimle ilgili söyledikleri senin tarafında gözükmem çok önemli.
Yeah. It's important, though.
Ama bu önemli.
I was never anybody important.
Hiçbir zaman önemli biri değildim.
You made me feel important.
Sen bana kendimi önemli hissettirdin.
The important thing is that Peyton's safe.
Burada önemli olan Peyton'ın kurtulmuş olması.
This is important.
Bu önemli.
Because there are others who know how important you are.
Çünkü senin ne kadar önemli olduğunu başkaları da biliyor.
What we're doing is too important.
Yaptığımız şey çok önemli.
Very important.
Çok önemli.
These cogs are part of an important mission.
Şu işçiler önemli bir görevin parçası.
I know how important this all was to you.
Ne kadar önemli olduğunu biliyorum ( hepsi senin için ).
But the dance of good and evil could become jumbled, and the manipulation itself becomes the most important thing.
Ama iyi ve kötünün dansı birbirine karışır ve manipülasyonun kendisi, en önemli şey olur.
I mean, the important thing is that you are gonna survive this, however it turns out.
Yani, önemli olan şey, bunun sonucu ne olursa olsun, senin kurtulacağın.
Still, talking with them, hearing how important you are to them...
Onlarla görüşürken, onlar için ne kadar önemli olduğunu farkettim...
I also know how important it is for the Attorney General's office to investigate any charges of prosecutorial misconduct.
Yasal seçeneklerin farkındayım. Ayrıca Savcılığın suistimaliyle ilgili herhangi bir suçlamayı soruşturmanın da Savcılık Merkez Bürosu için ne kadar önemli olduğunun farkındayım.
That's what's important right now.
Artık asıl önemli olan şey bu.
The important thing is, you found out.
Önemli olan onun kim olduğunun farkına varmış olman.
It just took her a bit to realize what was important to you.
Sizin için neyin önemli olduğunu anlaması biraz zaman aldı sadece.
Her job is more important.
İşi daha önemli.
The gym is more important.
Spor daha önemli.
Uh, actually, it's kind of important.
Önemli bir konu var.
Oh. Most important, though, how's Michael?
En önemlisi, Michael nasıl?
Even though our focus is in the future, it's important to know our history.
Önceliğimiz, gelecek olmasın rağmen tarihimize de gereken önemi vermek mühim.
We really feel it's important to raise the stakes.
İşleri daha ciddileştirmek gerektiğini düşünüyoruz.
I wanna bring down heart, but people are more important.
Heart'ın işini bitirmeyi istiyorum ama insanların güvenliği daha önemli.
Distracts you from what's important.
Senin için önemli olan şeyleri göz ardı etmene neden oluyor.
Whether under threat of pain or death or of your own volition, it's important that we spend this time together.
Kendi isteğinizle veya acı ve ölüm tehdidiyle gelmiş olsanız da şu an birlikte vakit geçirmemiz önemli.
What I'm holding here is either more powerful, more important to humanity, more shockingly destructive than the atomic bomb, or it's just a bunch of shit mixed together.
Elimde tuttuğum bu karışım ya atom bombasından korkutucu derecede daha yıkıcı daha güçlü, insanlık için daha önemli bir şey. Ya da sadece sikik bir karışımdan ibaret bir şey.
- Something important? - Yeah.
- Önemli bir şey mi?
That's not important.
Bu önemli değil.
Yes, I think a will is really important.
Evet, vasiyet gerçekten çok önemli.
Y'know, they say a nice watch band Is as important as the watch.
İyisinden bir kordon en az saat kadar önemlidir derler.
And you tell your friends, even if they already Have a will, it's important to get it updated, Just like you did.
Arkadaşlarına da anlat, vasiyetleri olsa bile aynı senin yaptığın gibi güncellemek oldukça önemli.
Important, powerful people start fighting each other, it's people like us that die.
Güçlü ve önemli kişiler birbiriyle kavga etmeye başlayınca senin benim gibiler ölür.
She has to note anything that's important.
Önemli olan her şeyi not almak zorunda.
The Mortal Cup is the most important object in the Shadow World.
Gölge Dünyası'nın en önemli nesnesi Ölümlü Kupa'dır.
Training's important.
Antrenman önemlidir.
It's too important.
- Bu çok değerli bir parça.
You know what else is important?
- Başka değerli bir şey söyleyeyim mi?
And Simon, grab something of Elaine's. Something important to her.
Elaine için bir kıymeti olan eşyalardan birini al.
Most important thing. Don't slow me down.
En önemlisi, beni sakın yavaşlatma.
I know how important she was to you.
Biliyorum, annen senin için çok önemliydi.
Look, I know, but it's very important that I speak to Dr. Hughes.
Biliyorum ama Dr. Hughes ile mutlaka konuşmalıyım.
Because it's... It's really important to me.
Çünkü benim için çok değerli.
You're the most important thing in my life, so whatever you want, I'm here. - I know. Just...
- O kadar kötü değildi.