In peace traducir turco
6,859 traducción paralela
Whoa, Sarah Connor, I come in peace.
Ağır ol Sarah Connor, barış için geldim.
Rest in peace...
Huzur içinde uyu...
I don't know who you are, dearie, but why don't you run off and let me enjoy my killing in peace?
Kim olduğunu bilmiyorum, tatlım. Neden ayak altından çekilip adamı huzur içinde öldürmeme izin vermiyorsun?
Can I jerk off in peace, before!
- Önce huzur içinde 31 çekebilir miyim?
We will live in peace with them.
- Onlarla barış içinde yaşayacağız.
What if they will not live in peace?
- Peki ya onlar barış içinde yaşamazsa?
He meant no harm, let him go and we'll leave you in peace.
Zarar vermek istemiyordu. Onu bırakın ve biz de sizi rahat bırakacağız.
It's us. How can our sons ever live in peace when you teach children to hate and kill?
Siz çocuklara nefreti ve öldürmeyi öğretirken oğullarımız nasıl barış içinde yaşayabilir?
May he rest in peace.
Huzur içinde yatsın.
♪ And I will rest in peace
♪ And I will rest in peace
Yeah, well... thank you love... actually, she and my daughter went to her mother's to let me recover in peace.
Evet, tabii. Sağol canım. Aslına bakarsan, eşim ve kızım kayınvalidemin evine gittiler.
They can come here from all around and spend an hour with their sacred memories in peace and at rest.
Uzaklardan buralara gelebilirler,... böylece kutsal hatıralarıyla huzur ve sessizlik içinde bir saat geçirebilirler.
Well... I'll leave you in peace.
Peki... seni rahat bırakayım.
Thank God your mother is not alive to see this, may she rest in peace.
Çok şükür annen bunları görecek kadar yaşamadı, huzur içinde yatsın.
After this is finished, we'll settle down in peace.
Bu bittikten sonra huzur içinde yaşayacağız.
May she rest in peace.
Huzur içinde yatsın.
I'm gonna let you grieve in peace.
Seni rahat bırakayım da acını yaşa.
No. I come in peace.
Barış için geldim.
Now, if you'll be good enough to let me drink my brandy in peace.
Şimdi huzur içinde brendimi içmeme izin verirsen.
Therefore, Let him live in peace.
Şimdi bırak da kayınbiraderim huzur içinde yaşasın, hı?
Thousands of vicious quills on a porcupine's back means he'll be left to eat in peace.
Kirpini sırtında binlerce keskin diken var. Bunun anlamı huzur içinde yemek yiyebilmektir.
And I beg the judge who's considering this request... I beg you, please let my family rest in peace.
Ve bu talebi değerlendiren yargıca yalvarıyorum yalvarıyorum, lütfen bırakın ailem huzur içinde uyusun.
Today, it's a territorial park, and the grizzlies are left in peace.
Bugün burası korunan bir parktır ve boz ayıların huzurlu olduğu bir yerdir.
Rest in peace.
Kamyonet sizlere ömür.
The Great Kublai Khan is interested in peace with South China.
Ulu Kubilay Han, Güney Çin ile anlaşma yapmak konusunda istekli.
Well, perhaps I can be of some assistance so the Reverend can finish his meal in peace.
Papaz efendinin yemegini selametle bitirebilmesine benim de faydam dokunabilir belki. - Belki.
Some say they want only to live in peace.
Bazilari huzur içinde yasamak oldugunu söylüyor.
Go in peace. We won't look.
Barışçıl bir şekilde git.
- I mean, rest in peace, but if there's one thing I can't stand, it's a bully.
Allah yerinde dinlendirsin elbette, ama katlamadığım tek şey zorbalıktır.
~ Can I just have a cup of tea and drink it in peace?
- Bir bardak çay alıp huzur içinde içebilir miyim?
Oh lord, who watches over children in this present life and the world to come, bringing them to live with the spirits of the divine rest, receive in peace the soul of your little servant Susan.
Bu dünyada ve öteki dünyada çocukları gözetleyen ruhlarını ebedi huzura kavuşturan yüce Tanrım bu minik Susan kulunun ruhunu huzuruna kabul et.
But now that they can make their own, our fragile peace is in jeopardy.
Şimdi kendi mallarını üretebilecekler ve pamuk ipine bağlı dostluğumuz tehlikede.
Well, as a doctor in good standing, it is my opinion you should invite them over and exchange a peace offering.
Bir doktor olarak bence onları davet edip, barış için hediye alışverişi yapmalısınız.
Can I die in peace, please?
Sükûnetle ölebilir miyim lütfen?
in everlasting peace? Good morning.
Günaydın.
The Founder can't be that interested in a peace summit if he's already making threats.
Kurucu daha baştan seni tehdit ettiyse barış görüşmesi yapmakla ilgilendiği söylenemez.
As negotiations to secure the peace get underway in France, massive crowds greet the world leaders...
Barışı temin etmek için müzakereler Fransa'da başlarken dünya liderleri büyük kalabalıklarca selamlanıyordu.
Wilson wanted a somewhat more reasonable peace, and he wanted the Germans to feel that they had a stake in the continuation of the Versailles system.
Wilson daha mantıklı bir barış istiyordu. Versay'da yapılan görüşmelerde Almanların da bir çıkarı olduğunu hissetmesini istiyordu.
And for the first time in over four years, Europe is at peace.
Ve 4 yıldır ilk defa Avrupa'ya barış egemen olmuştu.
Germany is in a state of unrest, and many are convinced that the peace won't hold.
Birçokları artık barışın devam etmeyeceğine ikna olmuştu.
Where he immediately gets to work preparing American soldiers for combat in case the peace fails.
Barışın sona erme ihtimaline karşı Amerikan askerlerini savaşa hazırlamaya başlamıştı.
And we haven't talked in, like, 20 years and you come back to make peace.
20 yıldır konuşmamışız ve barışmak için gelmişsin.
God, I can't get any peace and quiet in this house.
Tanrım, bu evde huzur ve sükûnet bulamaz mıyım?
I never believed I'd find a partner in this, nor did I ever think that we'd find peace.
Bu işte ne bir ortağım olacağını ne de sulha kavuşacağımı sanırdım.
Isn't there a peace in that?
Huzur bulmadın mı?
In order to protect this hard-fought peace
Sert mücadelelerle kazanılan bu barışı koruyabilmek namına Shinobi'ler bir araya geldi.
I tried to start that stupid "War and Peace" again last night in the bathtub, but then I fell asleep.
Şu salak "Savaş ve Barışı" tekrar çalıştırmaya çalışmıştım.. dün gece küvetteyken uyuya kaldım..
I watched every "Real Housewives" episode and I only got to page two in "War and Peace."
"Ev kadınları" dizisinin her bölümünü yalnız izledim Ve "Savaş ve Barış." kitabının sadece 2 sayfasını okuyabildim.
But for now, he can't even find a bit of peace in the shade.
Ama şimdi, gölgede bile biraz huzur bulamıyor.
.. plans for Fluoridation of water in Occupied Countries.. .. efforts for World Peace..... they killed that man, what could i do?
... İşgal Altındaki Ülkelerdeki içme suyunu florlama planları Dünya Barışı için çabalar o adamı öldürdüler, ne yapabilirdim ki?
I make sure that they can go at peace with everything in order.
Huzur ve düzen içinde gitmeleri için elimden geleni yaparım.
peace 747
peaceful 87
peacekeeper 20
peace be upon you 37
peace out 93
peace of mind 38
peace be with you 78
peacefully 32
peace on earth 28
peace and quiet 26
peaceful 87
peacekeeper 20
peace be upon you 37
peace out 93
peace of mind 38
peace be with you 78
peacefully 32
peace on earth 28
peace and quiet 26