In surgery traducir turco
2,459 traducción paralela
Your mother's in surgery.
Annen şu an ameliyatta.
Nyberg's been shot in the lung. He's in surgery.
Juri X çetesindeydi, yani bu bir nezaket ziyareti değildi.
The night she went missing, I was in surgery with a dozen witnesses but you know that
Kaybolduğu gece ameliyathanedeydim. 12 tane tanığım var.
Walter is in surgery.
Walter ameliyatta.
When you were in surgery, there was a complication, and they needed a family member for a blood transfusion, and I gave the doctors Jack's number.
Sen ameliyattayken bir karışıklık olmuş ve kan nakli için bir aile üyesine ihtiyaçları varmış. Ben de doktorlara Jack'in numarasını verdim.
Christina's in surgery now, they've started the transplant.
Christina ameliyatta şimdi, nâkile başladılar.
The Councilman is in surgery right now.
Sayın meclis üyesi şu an ameliyatta.
Critical condition, still in surgery.
Durumu kritikmiş, hâlâ ameliyatta.
Dr Madigan's in surgery.
Doktor Madigan ameliyatta.
I'm due in surgery.
Ameliyatım var.
Ok, look, I don't know how much longer she's gonna be in surgery, so let's see what we can find. Don't you think the police already combed through this place?
Meredith ameliyatta ne kadar kalacak bilmiyorum, bulabildiğimiz şeyleri bulalım.
They're all in surgery right now.
Şu an hepsi ameliyatta. Tanrım.
Well, in surgery rotation, they said we should be able to stitch with our eyes closed, so I figure I can trim bat crap out of my hair with a mirror, right?
Ameliyat eğitiminde bize gözümüz kapalı yara diktirirlerdi yani yarasa pisliğini saçımdan ayna ile ayıklayabilirim değil mi?
He's in surgery right now.
Şu anda ameliyatta.
He's, um, been in surgery for two hours.
O neredeyse iki saattir ameliyatta.
They're still in surgery.
Hâlâ ameliyattalar.
Still in surgery ;
Hala ameliyatta.
Altman's husband died in surgery, and she doesn't know, so I need you in the O.R.
Altman'ın kocası ameliyatta öldü ve onun bundan haberi yok.
Your dad and your sister are in surgery.
Baban ve kız kardeşin ameliyatta.
Hmm. I'll be in surgery.
Ameliyatta olacağım.
You've been in surgery.
Anestezinin etkileri geçiyor.
Surgery itself could leave Samir deaf in the affected ear.
Ameliyat Samir'in o etkilenen kulağını sağır edebilir.
You just proved that your former colleague's mother had a botched surgery at another hospital- - a hospital that she only went to because we let her down so shamefully in the past.
Eski meslektaşının annesinin sırf onu geçmişte hayal kırıklığına uğrattığımız için gittiği başka bir hastanede kötü bir ameliyat geçirdiğini kanıtlamış oldun böylece.
And if that surgery on my list isn't half as cool as heart-in-a-box, then it is not worth my time.
Listemdeki o ameliyat, kutudaki kalbin yarısı kadar havalı değilse demek ki vaktimi harcadığıma da değmez.
In July of 2004, he under goes surgery to remove a malignant tumor in his pancreas.
Temmuz 2004'te, pankreasındaki kötü huylu tümörü aldırmak için bıçak altına yatar.
Cadaver tissue can be used in anything from ACL surgery to filling in wrinkles.
Dokular her yerde kullanılabilirler bağdokulardan tut, kırışıklıkların doldurumuna kadar.
I'm kind of in the middle of a surgery.
Ameliyatın ortasındayım.
The surgery on Laura Lewis, where I supervised you inserting pedicle screws and a plate to stabilize t-6 to t-8?
Laura Lewis'in ameliyatı. Gözetimim altında T6 ve T8'i sabitlemek için pedikül vidalar ve plaka takmıştın ya?
Okay, well, in the world of elective surgery, what defines normal, Doc?
Peki, ölümcül ameliyatın normal tanımı nedir, doktor?
Um, I have surgery in the morning.
Sabah ameliyatım var.
I want the surgery, but... in case I die and word somehow gets out about all the things I did...
Ameliyat olmak istiyorum. Ama eğer ölürsem yaptıklarımı bir şekilde anlatman lazım.
You pretended to be my vet, you told me Barclay needs emergency surgery?
Veterinermiş gibi davrandın ve Barclay'in acil ameliyat olması gerektiğini söyledin.
I think all that was what led to the first plastic surgery, in 1978.
Onu 1978'deki ilk estetik ameliyata götüren bence buydu.
The critical window to operate is within 12 hours, but he is obviously in no shape to consent to surgery, so as next of kin...
Ameliyattaki ilk 12 saat çok kritik ancak onun ameliyata izin verebilme gibi bir durumu yok yani en yakın akrabası...
To save enough for a cosmetic surgery in Korea
Kore'deki plastik cerrahi için.
You need to receive the surgery in order to endure.
Yola devam etmek için ameliyat olmalısın.
I even had a surgery in America.
Amerika'da bir ameliyat bile oldum.
Once in the back of the head, once in the chest, entered the left ventricle, and this is from the open heart surgery.
Biri kafamın arkasına, biri göğsüme, sol karıncığıma girdi. Ve bu da açık kalp ameliyatından
A simple cosmetic surgery lands a woman in a coma.
Basit bir kozmetik ameliyatı bir kadını komaya sokuyor.
After today's surgery, there will be no communication between us until we meet again in the inoculation center.
Çünkü bugünkü operasyondan sonra, tekrar aşılama merkezinde görüşene kadar aramızda iletişim olmayacak.
I have performed surgery on myself in 50-foot seas in the Southern Ocean.
Güney okyanusunda açık denizlerde... kendime cerrahi müdahale yaptım.
He had surgery in her chest, but she lost a lot of blood.
Göğsünden ameliyat oldu ama çok fazla kan kaybetmiş.
I need to perform an important surgery at the hospital in 15 minutes.
Bir ameliyat için 15 dakika içerisinde hastanede olmak zorundaydım.
Please note that auditions for the children's choir have been postponed while miss Hopkins is recovering from hip surgery.
Çocuk korosu seçmeleri Miss Hopkins'in kalça ameliyatı sonrası iyileşme süresi bitene kadar ertelenmiştir.
You know, mathematics and surgery, they go hand in hand.
Matematik ve cerrahlık birbirine çok benzer.
Oh, she got called in to the hospital for a last minute surgery, but she'll be back later.
Ameliyat için hastaneye çağrıldı ama yakında döner.
I just told you that Blaine had to have surgery.
Neden önemli değil? Sana Blaine'in ameliyat olması gerektiğini söyledim.
You pulled me out of a once-in-a-lifetime surgery to be a buffer between you and your boyfriend?
Beni hayatımda bir kez görebileceğim bir ameliyattan erkek arkadaşınızla aranızda tampon görevi göreyim diye mi çıkardınız?
I wanted in on that surgery, and I looked for the weakest link, and it was you.
O ameliyata girmek istedim ve en zayıf halkayı aradım. O da sendin.
You don't give up a once-in-a-lifetime surgery, not for any reason, not for anyone, not ever.
Hayatında bir kez göreceğin bir ameliyattan vazgeçemezsin. Sebebi ne olursa olsun. Kimin için olursa olsun.
He goes into surgery in an hour.
Bir saat içinde ameliyat başlar.