English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / Irritating

Irritating traducir turco

757 traducción paralela
Now you're irritating and absurd.
Gerçekten abuk sabuk konuşuyorsunuz.
But that's what's so irritating – to know that I could get you someplace without doing any harm either.
Ama hiç bir sıkıntı yaşamadan seni bir yerlere getirebileceğimi bilmek fazlasıyla sinir bozucu.
That's what's so irritating about it.
İşin sinir bozucu tarafı da bu.
No. They are irritating at times but I never pay attention to them until lately.
Hayır. bazen kaşınıyorlardı ama son zamanlara kadar hiç dikkat etmiyordum.
dolly Messiter - poor, well-meaning, irritating Dolly Messiter - crashing into those last few precious minutes we had together.
Dolly Messiter. Zavallı, iyi niyetli, huzur bozucu Dolly Messiter birlikte geçirdiğimiz değerli son birkaç dakikayı mahvetti.
Being natural is simply a pose - the most irritating pose i know.
Doğallığın sahte, bu, bildiğim en sinir bozucu sahtekarlık.
Oh, irritating.
Yazılar nasıl?
Faintly irritating upper-class manner over-bright voice...
Hafif sinir bozucu üst sınıf tavrı,...
I know that's an irritating quality in a husband,
Bir kocada bulunabilecek en rahatsız edici özellik olduğunun farkındayım.
There's no use irritating an old man.
İhtiyar bir adamı kızdırmanın âlemi yok.
I knew he found me irritating.
O avukattan hep şüphelendim.
I find it irritating.
Bunu rahatsız edici buluyorum.
This British understatement of yours, I begin to find irritating.
İngiliz usulü yumuşatmalarınız sinir bozucu olmaya başladı.
Such irritating news this morning.
Sabah sabah canım sıkıldı.
Her unpunctuality used to be her most irritating characteristic.
Gecikmek en sinir bozucu huyudur.
You can really be irritating.
Beni gerçekten sinirlendiriyorsun.
You'd feel that she would surrender to the right man... which is irritating.
Uygun adama teslim olacağını hissediyorsun... bu da insanı rahatsız ediyor.
Stop irritating me!
Beni kızdırmayı kes!
It's irritating.
Bu çok kötü.
Sophie left me after a while, accepting all offers with a goodwill I found irritating.
Sophie bir süre sonra benden ayrılmış ve benim sinir edici bulduğum bir şekilde tüm teklifleri iyi niyetiyle kabul ediyordu.
He's irritating, but he's someone.
Sinir bozucu ama önemli biri.
Sometimes you can be so irritating!
Sometimes you can be so irritating!
" They're nothing but exasperating Irritating, vacillating, calculating
" Bunların hepsi çileden çıkarıcı Şamatacı, farfaracı, hesapçı
It was banging and the noise was irritating Madame Cristiana.
Çarpıp duruyordu ve gürültüsü madam Cristiana'yı rahatsız ediyordu.
Oh, this is so irritating.
Çok canım sıkılıyor.
Have I ever mentioned you play a very irritating game of chess, Mr. Spock?
Çok sinir edici şekilde satranç oynuyorsun, Mr. Spock.
Irritating?
Sinir edici? Ah, evet.
- You're irritating me.
- Sinirimi bozuyorsun.
- Murder is an irritating business.
- Cinayet sinir bozucu bir iştir.
An irritating name that was more than I could bear
# Öyle sinir bozucuydu ki Duyunca taşırırdı sabrımı #
Irritating, no?
Rahatsız etmiyor ya?
My God, that's irritating!
Tanrım! Bu çok sinir bozucu!
Stubborn, irritating and independent.
İnatçı, asabi ve bağımsız.
Bossy, scheming, meddling, irritating, inquisitive, exasperating.
Emredici, entrikacı, karıştırıcı, irkiltici, meraklı, çileden çıkartan.
For a young man like yourself, was it particularly irritating to see a girl on a German soldier's arm?
Pazarları ya da akşamları Amerikan Bulvarı bizim tabirimizle "bulvarı turlayan" insanlarla doluyordu.
You even ended up irritating the commander.
Hatta komutanı bile. Ama merak etme.
And very irritating.
Çok da rahatsız edici.
There is nothing more irritating than a hypocrite.
Bir ikiyüzlüden daha sinir edici hiçbirşey yok.
You reduces everything to a formalism irritating and petty.
Her şeyi kendine göre yontuyorsun.
Will you please leave, you irritating man?
Lütfen gider misin, seni sinir herif?
Only the wheelchair is a little irritating.
Sadece tekerlekli sandalye biraz sinir ediyor.
We interrupt this programme to annoy you and make things generally irritating for you.
Bu programı kesiyoruz. Sizi gıcık etmek ve genel olarak durumu sinir bozucu yapmak için.
Donnie, you are so irritating. I could absolutely cry.
Donny, o kadar sinirimi bozuyorsun ki kesinlikle ağlayacağım.
Stop that. It's irritating.
- Kes şunu, çok sinir!
Jesus was innocent but condemnded because he had a talent for irritating people
İsa masumdu ama mahkûm edildi, zira insanları sinirlendirmek gibi bir hüneri vardı.
It's irritating.
Rahatsız edici.
. It's very irritating.
Sürekli boğazını temizlemesi çok itici.
I find that extremely irritating.
Fazlasıyla itici geliyor bana.
After a while, very irritating.
Bir süre sonra sinir bozuyor.
- He's ironic, very irritating.
Alaycı ve kasıntı.
Oh dear-dear-dear-dear-dear, now isn't that irritating mm?
Hayır, hayır, hayır! Bu çok sinir bozucu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]