Is gone traducir turco
9,968 traducción paralela
And now my pretty, cylindrical, mysterious object is gone.
Ve şimdi benim tatlı, gizemli silindir objem gitti.
The sound is gone.
Ses tamamen gitmiş.
Well, just because one dragon is gone doesn't mean I'm gonna let a valuable piece of equipment fall into disrepair.
Sırf bir ejderha gitti diye değerli bir eşyayı bakımsız halde bırakacağım anlamına gelmiyor.
Hookfang is gone!
Hookfang gitmiş!
The key for the back storage room is gone.
Deponun anahtarı yok.
He probably won't even notice that the ring is gone.
Muhtemelen yüzüğün gittiğini fark etmeyecek bile.
My ring is gone.
Yüzüğüm gitti.
No money, no car, no rat. Everything is gone.
- Kötü kazıkladı beni, adamım- - para yok, araba yok, sıçan yok.
- Yeah. Okay, look, Doctor Light is gone, so instead of assigning blame, let's try to figure out what we're gonna do next.
Tamam, bak Doktor Light gitti, birbirimizi suçlamak yerine bir sonraki hamlemizi düşünelim.
Maybe it's a good thing that Doctor Light is gone.
Belki de Doktor Light'in gitmesi iyi bir şeydir.
- The film is gone.
- Filmi unut.
But she is gone, Laurel.
Ama o gitti Laurel.
So that means the house and everything inside of it is gone?
Bu, ev ve içindeki her şey gitti mi demek oluyor yani?
Half our crew is gone.
- Mürettebatın yarısı gitti.
Savage is gone for good now, right?
Savage tamamen gitti değil mi?
The other side is gone.
Diğer taraf yok oldu.
♪ Light is gone ♪
# Işık yok #
Earl Ragnar the fearless is gone.
Korkusuz Earl Ragnar öldü.
- Art is gone?
- Resim dersi çıkarıldı mı?
My whole family is gone.
Martun hapse atıldı.
So it is gone and forgotten.
Yani gitti ve unutuldu.
But if Frink is gone and we cannot report the capture of the real assassin, how can Tokyo be satisfied?
Frink kaçtıysa ve gerçek suikastçının yakalandığını bildiremezsek o zaman Tokyo nasıl memnun olacak?
Phoebe is gone.
Phoebe öldü.
Bump into it, the tissue's gonna balloon out, and your opening is gone.
İçeri doğru ittir, dokudaki şişkinlik geçecek ve nefes yolu açılacak.
Whatever life I had is gone... shattered into a million tiny pieces.
Önceki hayatım her neyse artık yok. Milyonlarca küçük parçaya bölündü.
Everything is gone.
Her şey gitmiş.
♪ Crack of dawn all is gone ♪
♪ Crack of dawn all is gone ♪
My beloved owner Bobbie is gone.
Sevgili sahibim Bobbi gitti.
Mr. Weenie is gone.
Bay Weenie gitmiş.
Your thief is gone, as well as the goods he set out to procure, which means the bet is over, Mr. Kane.
Hırsızlar gitti, bunun yanı sıra malları götürdüler yani bahis sona erdi Bay Kane. Kaybettiniz.
Yes... Theodore is gone.
Evet, Theodore gitmiş.
My business is gone.
Bir işim yok artık.
So your tumor... the exact type that Alexa Banner had... - is gone?
- O halde tümörünüz, Alexa Banner ile aynı tipte olan... yok mu oldu?
As long as the dog is gone, they won't have excuse to meet each other.
Köpek gittiği sürece birbirlerini görmeleri için bir bahaneleri olmayacak.
Nothing else is on fire around here, so he must be gone.
Burada alev alıp yanan bir yerler olmadığına göre gitmiş olmalı.
The real test of character is what you do once they're gone.
Asıl önemli olan onları kaybettiğimizde yaptıklarımız.
He is gone.
- Bitti o.
Morty, if you go to where there's a bunch of ice cream and then you don't come back, you haven't actually gotten ice cream, you've just gone where ice cream is.
Morty, eğer bir sürü dondurmanın olduğu bir yere gidersen ve geri gelmezsen, aslında dondurma almış olmazsın, sadece dondurma olan yere gitmiş olursun.
No one has seen him in the last 20 hours, which, by the way, is how long you've been gone.
Son 20 saattir onu gören olmamış ki sen de o kadar süredir yoktun.
This has gone beyond lawyers and interests.
Bu avukat ve çıkarların ötesinde bir iş oldu.
I know, but Jay's gone, and Dr. Wells knows Zoom better than anyone, so until Barry is back on his feet again, we need to keep Wells around in case Zoom returns.
Biliyorum. Ama Jay yok şu anda. Dr. Wells ise Zoom'u herkesten daha iyi biliyor.
Carter, I think this has all kind of gone too far.
- Carter, sanırım bu iş çizmeyi aştı. - Ne yaptığını sanıyorsun be sen?
Well, is the Mark gone?
Mühür gitti mi? Evet.
He's gone by many names, but I know him as Vandal Savage, and he will be the death of the world. But I believe there is a way to stop him.
Birçok isimle bilinir ama ben onu Vandal Savage ismiyle biliyorum ve bu dünyanın sonunu getiren kişi olacak ama durdurmanın bir yolu olduğuna inanıyorum.
Did we do it? Is he gone?
Başardık mı?
And so they've eliminated a lot of things that aren't on the test. So, music is gone, art is gone, poetry is gone.
Müzik çıkarıldı, resim çıkarıldı, edebiyat çıkarıldı.
- Wulfhere, where is he? - He's gone, Lord.
- Wulfhere nerede?
This has gone too far.
Bu iş fazla uzadı.
It is unorthodox, but I want to ensure a long and lasting partnership, long after I'm gone.
Kabul edilene aykırı ama ben öldükten sonra devam eden, uzun ömürlü bir ortaklığı garantilemek istiyorum.
COMMENTATOR 2 : Someone else gone, it is Simoncelli!
Biri düştü, bu Simoncelli!
COMMENTATOR : And that is Dani Pedrosa who's gone down!
Ve Dani Pedrosa düşüyor!