Is silent traducir turco
618 traducción paralela
Target is silent!
Hedefte hareket belirtisi yok!
~ That is silent but for sighs ~
# Hüzün içinde iç çekerek durduğu #
One who is silent, is killed for the silence.
Sessiz kalan, sessizliği yüzünden öldürüldü.
But He is silent.
Ama O sessiz.
But the sky is silent.
Ama gökyüzü sessiz.
I saw the patience, the innocence, the apparent meekness, with which the temporary survivors of Hiroshima adapted to a fate so unjust that the imagination, usually so fertile, is silent before it.
O her zaman sınırsız olan... hayal gücünün bile tasarlayamayacağı... bu haksız alınyazısına,... geçici bir süre için de olsa, sağ kalan Hiroşimalılar'ın... nasıl seslerini çıkarmadan,... suçsuzlukla, belli bir yumuşaklıkla, uyduklarını gördüm.
Only there it is silent now..
Şimdi sadece orası sessiz.
- Kill. - No, the L is silent.
- Hayır, "l ve r" yok. "Ödümek." deyin.
And everyone is silent, so I stay silent.
Ve herkes sessiz, ben de sessizim.
He does not despair, he is silent and patient.
Kederlenmiyorlar, sessiz ve sabırlılar.
When a man is silent, it's because he's shy or because he has suffered.
Bir erkek sessizse, ya çekingendir ya da acı çekmiştir.
It's a sad house where the cock is silent and the hen does all the crowing.
Hep tavuk öter ve horoz susarsa o kümeste huzur olmaz dostum.
This gun is silent.
Bu tabanca sessizdir.
Odna is a silent movie made in 1930 with a score by Dimitri Shostakovich.
Odna 1930 yılında yapılan Dimitri Shostakovich'in notalara geçirdiği sessiz bir filmdir.
Is he silent?
O suskun mu?
"Silent soup drinking is one of the hallmarks of a lady."
"Çorbayı sessiz içmek, bir hanımefendinin niteliklerinden biridir."
I'm a natural worrier... especially when I'm ready to close a business deal... and one of my partners remains silent and invisible.
Ben hep endişeliyimdir. Hele de iş sözleşmesi arefesinde... Bir de müstakbel ortağım ortalıkta yoksa.
Only thing is, my metabolism must be very high... because unfortunately I'm not one of those... strong, silent men who can hold their liquor.
Ama metabolizmam çok güçlü olmalı. Çünkü ben şu içkiye dayanamayan insanlardan değilim.
How wonderful it is meeting a silent American again.
Yeniden sessiz bir Amerikalı ile tanışmak ne kadar güzel.
I would not die in Springtime When all is bright around And fair young flowers are peeping From out the silent ground.
# Bahar zamanı ölemem... # #... ışık kapladığında her yanı... # #... saf küçük çiçekler filizlenmeye başlar... # #... sessiz toprağın altından. #
The most silent service of the United States in peace or war... is the Federal Bureau of Investigation.
Barìşta veya savaşta Birleşik Devletlerin en sessiz teşkilatì Federal Araştìrma Bürosu'dur.
But if she is with us, we'll keep her silent.
Ama eğer yanımızda kalırsa, biz onu sustururuz.
He isn't certain that it's a bad thing, if you remain silent, then it is you who are at fault.
Tek aptal görünen ben değilim... Sessizliğin senin isteksiz olduğunu düşündürüyor.
And in your hearts and minds there is also bitterness and hate because you also have a vision of sacred hunting grounds silent and empty of buffalo, elk and beaver.
Çünkü sizin de hayallerinizde kutsal avlaklarda sessizce avlayacağınız buffalolar, geyikler ve kunduzlar var.
But you and Iris are my friends... and I refuse also to remain silent... when a thoroughly tragic misunderstanding is possible here.
Ama sen ve Iris benim arkadaşlarımsınız... sessiz kalmayı da reddediyorum. Burada trajik bir yanlış anlama var.
When the people stop grumbling, grow too silent, too sullen, that is the time to take care, a time to divert them, a time to make them grateful.
İnsanlar ne zaman homurdanıp dursalar, o zaman sessizlik büyür. Dikkati çekmek için bir müddet onları başka şeyle oyalayacaksın. Bir müddet minnettar olurlar.
When one does not know what to say... it is a time to be silent.
Ne diyeceğini bilemediğin zaman susma zamanıdır.
How silent it is.
Ne kadar sessiz.
" It is the secret sympathy, the silent tie,
" O gizli sempati, sessiz bağdır,
The question is on file in the silent desert.
Bu nasıl olur? Soru, sessiz çölün içindeki dosyada gizli.
What's base is to keep silent!
Neye dayanarak söylüyorsun?
I think that boy down there is going to remain silent for the entire year.
Seni yeneceğini düşünüyorum, Archie. Bence, o aşağıdaki çocuk bir yıl boyunca sessiz kalacak.
She's in the next room now, her ear to the door hearing every word. Oh? Why is she silent?
Yan odada, kulağı kapıda her sözcüğü duyuyor, neden sesi çıkmıyor?
Silent approval - is that it?
Sessizce onaylıyorsun demek?
He could have scraped the ice on his way to the bottom where he is lying right now completely silent.
Derine dalarken buza çarpmış olabilir ve şu anda dipte sessizce yatıyor olabilir.
Here everything is gray, still, silent.
Burada her şey gri, sakin ve sessiz.
Mrs Vogler is an actress, as you know, and was performing in Electra, ln the middle of the play she fell silent and looked around as if in surprise.
Bildiğiniz gibi Bayan Vogler aktrist ve Electra'yı oynuyordu. Oyunun ortasında şaşkın şekilde etrafına bakındı.
Evie, and how's is my little silent beauty, eh?
Evie, benim küçük, sessiz güzelim nasıl, ha?
The Enterprise is also playing the silent waiting game in hope of regaining contact.
Tüm motorları ve sistemleri kapalı halde, tekrar kontak kurma ümidi içerisinde sessiz kalma oyununu oynuyoruz.
You will be silent - this is a serious matter.
Sanık çenesini tutmalı. Bu hassas bir konu.
Latin America is the theatre of a silent escalation devoted to genocide.
Latin Amerika soykırıma bağlı sessiz bir gerginlik tırmanışının tiyatro alanı sanki.
Silent one, the world is open to us, as are the heavens across which no cloud's passed for 19 years.
Benim sessiz eşim ; dünya bize doğruca cennetin kapılarını açar, üstüne gölge düşmeyen 19 yıl geçirilmişse.
As the Hôtel Matignon falls silent, the president knows that tomorrow is a new day to start again and has clearly defined his objectives :
Son toplantısından sonra bile Pierre Laval'in günü sona ermemişti.
Now this is a silent film, so perhaps you could talk us through it...
Bu sessiz bir film, belki bize anlatabilirsiniz.
To remain silent while this bully Ursus is permitted to.. to destroy everything in his path is no longer possible.
Bu kabadayı Ursus önüne çıkan herşeyi yakıp yıkma hakkını kendinde görürken sessiz kalmak artık mümkün değil.
His Majesty, who participated in this conference which is a mere formality was depressed and silent all through the meeting.
İmparatorluk Konseyine sadece formaliteden katılan Majesteleri toplantı boyuncaca sıkkın ve sessiz kaldılar.
- Go soon! - Excuse me, Father, when drink more a little is thus. - be silent!
Bağışlayın Peder, içtiği zaman hep böyle oluyor
Mrs Roubier reminds us, with her restrained grieving that real emotion is silent.
Çek onu, çek onu, harika görüntü.
That is another reason for us to keep silent.
Sessiz kalmamız için başka bir neden.
All I can do is watch fascinated, while they move, silent and cautious.
Ben sadece izleyebiliyorum ağzım bir karış açık, onlar sessiz ve dikkatle hareket ederken.
It is as if this solitary silent strategy were your only way forward, as if it had become your reason for being.
Sanki bu yalnız ve sessiz strateji senin tek çaren olmuş sanki var oluş sebebin olmuş gibi.