English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / It's like they say

It's like they say traducir turco

261 traducción paralela
They say it's just like home to them.
Buranın, evlerinden farklı olmadığını söylüyorlar.
They say it's like a long cloud in the distance.
Uzaktaki bir bulut gibi.
They say the hand that rocks the cradle rules the world... but, believe me, it's songs like this that fill it.
"Cennet anaların ayağının altındadır" derler inanın bana, hiç bir şey bunu bu şarkıdan daha iyi anlatamaz.
When I told'em it was my wife they'd say "Nobody's got a wife looks like that."
Onlara "karım" dediğimde, "Kimsenin böyle karısı yok." derlerdi.
I don't like it when they show you with the number on.
- Nesi varmış? - Üzerinde sayılarla resmini sevmiyorum.
They say it's just like going to sleep.
Donarak ölmek, uykuya dalmak gibidir derler.
Well, it's what they say here, darling you know, like,
burada söylenen yerel bir söz, tatlım.
If it's like you say, they'll... Send him to an institution. Oh, yes.
Şayet durumu söylediğiniz gibiyse onu bir akıl hastanesine gönderirler.
It's like killin'a cop on duty, they say.
Görev başındaki bir polisi öldürmek gibidir derler.
They say when you have your second wall-screen... - it's like having your family grow around you.
Duvar ekranını büyüttüğün zaman aileni de büyütmüş gibi görüneceğini söylediler.
Like they say, it's always the trombone player.
Derler ya, bir tromboncu gibi hep...
- Well, it's like you say, they...
- Şey, aynı dediğiniz gibi, onlar...
I don't know. It's like they, they're neurotic or psychotic or having fun as they say in Life Mag...
Bilmiyorum ya kaçıklar, sinir hastası olmuşlar ya da...
It's like you say, if they're willin'to talk, well...
Dediğin gibi, niyetleri konuşmaksa -
Like they say, the "T" thing goes for four hours long, - and it's the sound of soul and big boss country here.
Dedikleri gibi, "T" hedesi ve ruhun müziği saatlerce devam ediyor ve büyük patronun mekanı işte burası.
It's like there's a pattern to the way they're not talking the way they say "no" all the time.
Sanki konuşmamaları, her seferindeki "hayır" deyişleri birbirinin aynı gibi.
That's OK. If they say "I like you", it's not so bad. It's when they say "I love you" that you gotta watch out.
Durum fena değil. "Senden hoşlanıyorum" derlerse kötü değildir. "Seni seviyorum" derlerse dikkat edeceksin.
That's what they say it tastes like.
Tadı yüzünden böyle diyorlar.
If something bad happens, they say it's because a merchant family can't mix with a working-class man like me.
Kötü bir şey olduğunda bunun sebebini bir tüccar ailesine benim gibi işçi sınıfından birinin karışmasına bağlıyorlar.
... they accuse him for crimes he didn't commit. some of it is true and I admit it but back than, I thought he's pure like Virgin Mary I was a young fool, I'd take a gun and fight, thinking that I fight for justice I needed sobbering up to stop and think about and to say to myself "The one who put you in jail wanted good for you"...
İşlemediği suçlardan onu suçluyorlar. Bazıları doğru, kabul ediyorum. Ama o sıralar, benim için O, Bakire Meryem kadar masumdu.
It's just like they say.
Hep dedikleri gibi.
No, it's like they say'.
Hayır, hep dedikleri gibi.
Maybe it's not nice to say, but I will say it. Most of the people, not only most, but 99 % of the Polish people, when they saw the train going through... We looked really like animals in that wagon, just our eyes looked outside.
İnsanların çoğu, sadece çoğu değil Lehler'in yüzde doksanı trenin gittiğini görünce ki o vagonda gözlerimiz dışarı bakarken hayvan gibi görünüyorduk, gülmeye başladılar.
It's like when you're sitting somewhere, and they come over and they say to you,
Sen bir yerde otururken, senin yanına gelirler ve şöyle derler,
Actually, it's more like they're not what they say they are.
Aslında, göründükleri gibi olmadıklarını düşünüyorum.
It's every bit as tough as they say unless you're a genius like Meeks.
Meeks kadar dahi değilsen, her parçası, söylendiği kadar sert gelir.
They say, " What's it like to kiss a Jew?
Bana, " Bir yahudiyi öpmek nasıl?
That's the kind of answer you get from a conservative American businessman, who's gonna say : "Yeah, let them read it. When they get finished reading it, they can use it to plug up the holes in them piano crates they all seem to like to live in."
That's the kind of answer you get Muhafazakâr bir Amerikalı... from a conservative American businessman,... işadamından duyabileceğiniz bir cevap bu : "Evet, bırak okusunlar okumayı bitirdikleri zaman da, yaşadıkları piyano kutularındaki delikleri tıkayabilirler."
It's like I'm her daddy since they came from the same tired-ass hooker.
Aynı fahişeden geldikleri için onun babası sayılırım.
Look, it's like they say- - if you're not a rebel by the age of 20, but if you haven't turned establishment by 30, you got no brains... because there are no storybook romances,
Tıpkı söyledikleri gibi 20'li yaşlarda asi değilsen yüreğin yoktur ama.. .. 30'lu yaşlarda kodamanlar arasına girmediysen beynin yoktur.
It's like they say :
Ne demişler :
They say it's like Paris fifty years ago.
Paris'in elli yıl önceki hali gibiymiş.
It's like they say... you reap what you sow.
Şöyle diyorlar sanki... "Ne ekersen onu biçersin."
It's, like, you know, when they say "two squared"... you think it means "two times two equals four"?
Bu şey gibi, "ikinin karesi" dediklerinde, iki kere iki eşittir dört diyeceğini düşünüyorsun.
No, I mean a real monster, like a huge, enormous deer... except they say it's got a human face sometimes, and then at night they say it...
Hayır gerçek bir canavardan bahsediyorum. Kocaman bir geyikten bahsediyorum. Ama yüzünün insanlarınkine benzediğini söylerler.
- Well, it's like they say... life is full of surprises.
- Aynen söyledikleri gibi hayat sürprizlerle dolu.
It's like they say, nothing is 100 % effective.
Her zaman derler, hiçbir şey yüzde yüz etkili değildir.
It's a question of habit, like they say.
Dedikleri gibi alışkanlık meselesi.
You know, they don't say like it's in the vicinity, give or take, roughly...
'Yaklaşık olarak, aşağı yukarı, kabaca'falan da demiyorlar.
It's like they say in my village.
Köyümde dedikleri gibi.
I hate to say it, sir, but it seems like they might have a bit of a pigeon problem.
Söylemekten nefret ediyorum efendim, ama sanki biraz güvercin sorunları varmış gibi.
IT'S NOTHING LIKE REAL LIFE WHERE PEOPLE THINK ONE THING BUT THEY SAY SOMETHING ELSE.
Gerçek yaşamda olduğu gibi, insanların düşündüklerinden farklı şeyler söylemesine benzemiyor.
They didn't resort to stealing bases like the other team, so it's kind of a moral victory.
Artı, diğer takımın taraftarlarına dalmaya da çalışmadılar anlayacağın moral zaferi sayılabilir.
Isn't that funny you can actually do it in one moment, just like they say?
Tam da onların söylediği gibi bunu bir anda yapmış olman sence de komik değil mi?
It's like they say : The best laid plans sometimes suck.
Hep söylenir ya, en iyi tasarlanmış planlar bile bazen berbattır.
They say, "What's it like then, Spain?" And I'll say,
Diyorlar ki İspanya nasıl?
Say someone don't look like a Rasta, but they'as got Bob Marley records, and one of those hats with dreads attached to it.
Mesela birisi var Rasta'ya benzemiyor diyelim, Fakat ellerinde bikaç Bob Marley plakları var, ve korkunç şeyler yapıştırılmış berelerinden var kafalarında.
I'm just saying it's not like they don't have a point.
Diyorum ki haksız sayılmazlar.
So, they can say that you're high maintenance, but it's okay, because I like
Ve bu da güzel. Yani sana mükemmeliyetçi diyebilirler. Ama sorun yok.
It's like they say!
Tıpkı dedikleri gibi!
They say it will be like a book I close.
Bir kitabı kapatmışım gibi olacakmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]