It needs traducir turco
7,427 traducción paralela
You know what this needs? It needs a little marmalade.
Bunun neye ihtiyacı var, biliyor musun?
But if America is to rise again, it needs a true leader.
Ancak Amerika yeniden yükselecekse gerçek bir lidere ihtiyacı var.
Ha ha ha! Seriously, though, I need him to sign off on my research study, so it needs to go well.
Cidden, patronun araştırmamı imzalaması lazım yani yemeğin iyi gitmesi lazım.
We do need to talk, and it needs to be in private.
Özel olarak konuşmamız gerek.
Yes, once I finish the Boot, CCPD will totally have what it needs to take down a meta-human.
Dediğim gibi, Bot'u bitirdiğimde CCPD meta insanları yakalamak için gereken her şeye sahip olmuş olacak.
It needs you to be the Flash.
Flash olmana ihtiyacı var.
See, I'm betting it's a xenomorph stranded here on earth, attracted to the simulation because it needs the toxic environment.
Xenomorph'un dünyada olduğuna ve zehirli ortam için simülasyona saldırdığına bahse girerim.
All it needs is your signature.
Tek eksik olan imzan.
When you're not sleeping, it needs it even more.
Hele uyumuyorsan daha fazla.
Don't make this any harder than it needs to be.
- İşleri zorlaştırma.
But if he gives the GCPD what it needs, he's all right by me.
Ama GCPD'nin ihtiyacı olan şeyleri karşılarsa sorun yok.
Maybe that's what it needs to be right now.
Belki de olması gereken budur.
It needs to be emotional and poetic.
Çok duygusal ve şairane olmalı.
I hope that France will see its way clear to giving Navarre the money it needs.
Umarım Fransa, Navarre'ın ihtiyacı olan parayı vererek doğru yolu görmeyi seçer.
It needs your stable influence.
Senin sarsılmaz etkine ihtiyacı var.
Well, I got a serious cut on my elbow someplace, and I'm pretty sure it needs some liniment.
Dirseğimin oralarda ciddi bir kesiğim var. Eminim ki biraz merheme ihtiyacı vardır.
Please don't make your life more difficult than it needs to be.
Lütfen hayatını yok yere zorlaştırma.
Giselle needs to be in first position. I-I-it's gonna be a big change.
Büyük değişiklikler yapman gerekecek.
He just needs to walk it off, and tomorrow morning, he'll be fine.
Biraz dinlensin, yarın sabah bir şeyi kalmaz.
Knowing she's got a father that loves her and will do whatever it takes to keep her safe... that's exactly what she needs right now.
Onu seven ve korumak için her şeyi yapabilecek bir babası olduğunu bilmek. İhtiyacı olan şey tam olarak bu.
He needs to answer for it.
Dikkat et.
He needs it.
Eğlenmeye ihtiyacı var.
Then the other day it occurred to me, maybe I'm the one who needs to do the loving.
Ertesi gün aklıma geldi. Belki de sevmesi gereken bendim.
Um, someone who needs the kind of attention that only you can give, and it's not gonna be Hillary, okay, and it shouldn't be.
Sadece senin verebileceğin ilgiye ihtiyacı olan birine. O kişi Hillary değil. Hiçbir zaman da olmayacak.
But if it doesn't work, this is what needs to happen, Mom.
Ama ya işe yaramazsa olması gereken bu, anne.
It's about Caroline and what she needs to hear.
Bu Caroline'la... ve duymaya ihtiyacı olduklarıyla ilgili.
He needs his dad sometimes, I can't help it.
Bazen babasına ihtiyaç duyuyor. Bu benim elimde değil.
With everything is happend and your role in it do you think it is a safe place for a girl with Ida's needs?
Tüm yaşananlar ve senin görevin düşünüldüğünde,..... burası, Ida gibi ihtiyaçları olan bir kız için güvenli mi sence?
Go in and keep her occupied for a while, she needs it.
İçeri git ve kadına biraz eşlik et, ihtiyacı var.
It must be something really important that needs both of your to protect.
Demek ki bu bilgi her ikiniz için de hayati öneme sahip.
I know. I know it's gonna be tough, but Don needs you now.
Zor olacağını biliyorum ama şu anda Don'un sana ihtiyacı var.
Every monarchy needs a clear heir to the throne, so power can be passed down without bloodshed or the fear of it.
Hep bir Krallık tahtına bir varis bırakmak zorunda güç kan akmadan ya da kan akma korkusu olmadan bir sonraki nesle aktarılabilsin.
It's hard to say which of you needs thicker bars.
Hanginizin daha kalın parmaklık istediğini söylemek zor.
I know Mary's pushing you away, but given what she's been through, it's what she needs to do.
Mary seni uzaklaştırmaya çalışıyor biliyorum, başından geçenleri düşünürsen, onu anlarsın.
0-60 needs to be around three seconds... which it is.
0'dan 60'a 3 saniye civarında olmak zorunda... ki öyle.
Top speed needs to be around 200mph... which it is.
Maksimum hız 200 mph civarında olmak zorunda... ki öyle.
And horsepower needs to be around the 600-mark, which it is.
Ve hp 600 civarında olmak zorunda... ki öyle.
Somebody needs to do something about it.
Birileri bu konuda bir şey yapmalıydı.
No, he needs to fix it.
Hayır, O'nun düzeltmesi lazım.
Somebody needs to do something about it.
Birilerinin bu konuda bir şeyler yapması gerek.
The Votan monastery that Rafe shipped me off to, it made me hard. But it also taught me to look beyond my own needs.
Rafe'in beni gönderdiği Votan manastırı beni güçlendirdi ve bana kendi ihtiyaçlarımdan daha önemli şeyler olduğu öğretti.
It's too bad Mr. Stephens's got all the nigger wives he needs.
Bay Stephen'ın ihtiyaç duyduğu her zenci kadını alması çok kötü olmuş.
Uh-huh. Well, it feeds on algae specific to a shallow marsh, but average flock size dictates that the marsh needs to be at least 60 hectares to be a proper feeding ground.
Bu tür yosunla beslenir, özellikle de sığ bataklıklarda yetişenlerle fakat ortalama sürü boyutu, uygun bir beslenme alanı olabilmesi için bataklığın en az 60 hektar büyüklüğünde olması zorunluluğunu getiriyor.
Somebody needs to hug it out, huh?
Birinin sarılıp rahatlamaya ihtiyacı var galiba?
It also needs to happen the fastest.
En hızlı olmamız gereken yer de burası.
A friend of hers needs it for a wedding, and Mitchell needs to stop dressing like he's in a barbershop quartet.
- Bir arkadaşına düğün için lazımmış ve Mitchell'ın da vokal grubunda gibi giyinmeyi bırakması gerekiyor.
Emily may not know it now, but she still needs her father.
Emily şuan fark etmeyebilir, ama hala babasına ihtiyacı var.
Anybody wants or needs it, I'm in Greenville, Mississippi, at the old church.
İsteyen kimse varsa ben Greenville, Mississippi'deki eski kilisedeyim.
And he needs to hear it from you.
Ve bunu senden duyması gerek.
She's absorbing everything... right now, so when she finds out he's dead, she'll, um... she'll come to me and she'll tell me how much she needs to know about it.
Şu anda her şeyi sindirmeye çalışıyor o nedenle adamın öldüğünü duyunca bana gelip, ne kadarını öğrenmesi gerektiğini söyler.
- No. He needs to walk it back.
Lafı çevirmesi lazım.