It stops traducir turco
1,449 traducción paralela
Round and round the bottle twirls, I hope it stops on one of the girls.
Dön şişe dön. Güzel bir kızın karşısı olsun yön.
It stops when you start to give me answers. Don't let them play head games with you, Jake.
Bana cevap vermeye başladığınızda duracak.
Even if it means that it stops Conway from doing the same thing to others?
Sonunda Conway'in başkalarını dolandırmasına engel olmak olsa bile mi?
It's meant to be terrible. If it stops being terrible, what's gonna stop us?
Eğer korkutucu olmaktan çıkarsa, bizi ne durduracak?
It stops with me.
Bu iş benimle sona erdi.
It stops me here. It is too much of joy. "
Donup kalıyorum ; bu neşe çok fazla. "
And then it stops.
Ve sallantı durdu.
Where it stops, no one knows.
Nerede duracağını hiç kimse bilmiyor.
I think when it stops hurting.
Sanırım acısı sona erdiğinde.
Tell me where it stops.
Nerede durduğunu söyle bana.
Or I call the police. It stops here.
Yoksa polis çağıracağım!
it stops the conversation.
Bu arguman iletişimi öldürür.
You tell it to turn, it stops.
Dönmesini söylüyorsun, duruyor.
It stops my hands from shaking.
Ellerimin titremesine engel oluyor.
And I'm telling you, it stops here.
Ve sana söylüyorum, bu iş burada bitecek.
Basically, if an infant isn't being held enough, looked at, touched, or given enough emotional attention, it stops growing.
Evet. Kabaca, bir bebek yeterince kucaklanmazsa, bakılmaz, dokunulmaz ya da gerekli duygusal ilgili gösterilmezse, büyümesi duruyor.
It stops today.
Bu artık bugün bitecek.
It stops here.
Burada bitiyor.
First thing he does, cos it's beeping, he types in the code, pushes the button and it stops.
Yaptığı ilk şey, bu ötmeye başladığı için kodu yazıp düğmeye basmak oldu ve durdu.
She gets a flat, it's dark somebody stops.
Lastiği patlıyor, etraf karanlık birisi duruyor.
Coming from the left side, it is marked by Hughs, Liverpool, he dribbles and goes to the bottom line. Hughes and stops the play, corner for America.
Topu ayağında çeviriyor ve rakibine kaptırmıyor gerçekten de inanılmaz bir çekişme söz konusu
How come it just stops in the middle?
Neden yarıda bırakmış?
- It's only five stops on the subway.
- Metroyla sadece beş durak.
I figured maybe if my heart stops beating, it wouldn't hurt so much.
Kalbim durursa bu kadar sızlamaz diye düşündüm.
Hey, Dad, I really think it's time that Mom stops cutting my hair.
Baba, artık gerçekten annemin saçımı tıraş etmeyi bırakması gerektiğini düşünüyorum.
If he stops, it'll fall off.
Durursa, balık düşer.
Yes, Adam, it never stops.
Evet Adam, hiç durmuyor.
Life stops, that's it.
Hayat sona eriverir. Hepsi bu.
Before you know it, we were pretty far away from the shore. He stops pedaling, and... he stands up and he says something like... I, ve no idea what he said.
Kıyıdan çok uzaktaydık, pedal çevirmeyi bıraktı, ayağa kalktı... ve bir şeyler söyledi, ne söylediğini hatırlamıyorum bile.
It never stops.
Hiç bitmiyorlar.
When you run out of it, your army stops.
Petrol tükendiğinde ordunuz da durmuş demektir.
... when you pull it, the horse stops. To make it walk just nudge it gently.
Yürümesi için, hafifçe dürtmen gerekiyor.
It takes a few minutes before your heart stops beating.
Kalbinin durması sadece birkaç dakika sürüyor.
If I smoke it, my back stops aching.
Bundan içersem, sırtımın ağrısı geçip gider.
Where is it? You decide when the pain stops.
Acının ne zaman duracağına sen karar vereceksin.
- Just tell me what it is and all this stops. - You're not going to do this.
Bana ne olduğunu söyle ve bunların hepsi sona ersin.
But that's where it stops.
Merkez hakkında istediğin şeyi tavsiye et oraya kadar.
It was on a slow train to Death City... so I asked the conductor ifhe could skip the next few stops to make up - Oh, I shot it in the eye.
Öbür tarafa giden yavaş trendeydi ben de kondüktöre bir kaç durak atlayabilir mi diye ve vurdum işte onu.
You don't see him, and it never stops, guys.
Onu görmezsiniz ve bu hiç durmaz, çocuklar.
It's like bus stops.
Otobüs durakları gibi.
It seems wherever the circus stops, you get in trouble.
Sirk nerede dursa, başın belaya giriyor.
He had to make stops on the way. He said he may not be able to make it.
Bu yüzden gelirken birkaç yere uğraması gerekiyormuş.
And still, there are times when it just gets away from you- - when the world stops spinning and you realize that your shiny little scalpel isn't gonna save you.
"Ve hala, bazı anlar vardır ki" "her şey sizden uzaklaşır." "Dünya durur." "Ve o küçük, pırıl pırıl pensinizin" "sizi kurtaramayacağını anlarsınız."
AND WHEN THE MUSIC STOPS, IF YOU'RE IN FRONT OF A CAKE, YOU BUY IT.
Müzik durduğunda bir pastanın önünde duran, pastayı alacak.
It's fewer stops, but it's a lot more traffic...
Daha az durak ama daha çok trafik.
It never stops with them!
Dertlerinin ardı arkası kesilmez.
You know... there's nothing to say that when the rain stops, it all still won't be there... the body, the evidence...
Bütün bunlardan senin sorumlu olmadığını bliyorsun... Tanrı aşkına sorumluluğum ne? Ha?
So what happens to it when the soul's container is used up, stops working?
Peki ruh konteynırı tükendiği zaman ne olur? Çalışmayı bırakır mı?
You know, I didn't mean to startle you, it's just nobody ever stops to look at these pictures.
Ama kimse durup da bu resimlere bakmaz. Bu koğuşlardan birinden kaçtığınızı düşündüm.
# # [Stops ] [ Natalie] We know how you did it, Marty.
Bunu nasıl yaptığını biliyoruz, Marty.
It has a suicide chain that stops it from replicating after 32 hours as a security precaution.
32 saat sonra çoğalmasını önleyecek bir intihar geni var. Güvenlik önlemi olarak.
it stops now 28
stops 49
it still hurts 44
it stopped raining 19
it starts at 27
it started 46
it stopped 129
it stands for 29
it starts 19
it still works 35
stops 49
it still hurts 44
it stopped raining 19
it starts at 27
it started 46
it stopped 129
it stands for 29
it starts 19
it still works 35