Jury and executioner traducir turco
80 traducción paralela
Judge, jury and executioner.
Hakim, jüri ve cellat.
In 1909, in Alaska, you appointed yourself judge, jury and executioner and killed one...
1909 yılında Alaska'da, kendini yargıç, jüri ve cellat yerine koyarak birini öldürdün...
Because Ripley's gonna be your judge jury and executioner.
Çünkü Ripley senin yargıcın jurin ve cezalandırıcın olacak.
I got those warrants for a search of the premises, Callahan not for you to become judge, jury and executioner.
O izni oranın aranması için aldım Callahan... sen hem hakim, hem jüri, | hem de cellat olasın diye değil.
Judge, jury and executioner.
Yargıç, jüri ve cellat.
It's judge, jury and executioner.
Parası yargıç, jüri ve cellattır.
Judge, jury and executioner all rolled into one, you are.
Hakim, jüri ve cellat üçünüz bir araya gelmişsiniz. Gördün mü baba?
But at home he was also judge, jury and executioner.
Ama o evde de aynı zamanda yargıç, jüri... ve cellattı.
Didn't you serve as judge...,... jury and executioner?
Yargıç, jüri ve cellat gibi davranmadın mı?
I say "Think of me as your judge, jury and executioner."
Beni "hâkim, jüri ve cellat" olarak düşünün diyorum.
I don't want to be someone's judge, jury and executioner.
Birisini yargılayıp, onun celladı olmak istemiyorum.
I played judge, jury and executioner.
Yargıcı, jüriyi ve cellatı oynadım.
I guess exile's the price you have to pay... when you play judge, jury and executioner.
Yargıcı, jüriyi ve celladı oynadığında ödemen gereken bedel sanırım kaçak yaşamak.
I didn't do two tours of'Nam so some private citizen could make himself judge, jury and executioner.
Vietnam'a bazılarının kişisel özgürlükleri kısıtlansın diye gitmedim.
When did the two of you decide to become judge, jury and executioner?
Peki yasama-yürütme-yargı organlarını ele geçirmeye ne zaman karar verdiniz?
He's appointed himself judge, jury and executioner.
Kendini yargıç, jüri ve cellat olarak atamış.
In here, she is judge, jury and executioner.
Yargıç olduğunu duydum. Jüri ve aynı zamanda cellâtmış.
Not jury and executioner.
Jürisi veya infaz memuru değil.
So, now that you're holding the knife, you play judge, jury and executioner?
Sırf güç sende diye, istediğini yapabileceğini mi sanıyorsun?
Who made you judge, jury and executioner?
Kim seni yargıç, jüri ve infazcı yaptı?
We've gotta own our actions, but putting ourselves on trial acting as our own judge, jury and executioner, it's not the answer.
Hareketlerimizi kabullenmeliyiz ancak kendimizi yargilamaya kalkmak kendi yargicimiz, jürimiz, celladimiz olarak davranmak çözüm degil.
Not judge, jury and executioner.
yok edici değil
Self-appointed, judge, jury and executioner.
Kendi kendini tayin etmiş bir yargıç, jüri ve cellat.
So... You became judge, jury and executioner.
Yani aynı anda hem hakimi hem jüriyi hem de celladı oynadın.
not "judge, jury and executioner."
-... "jüri, hakim, cellat" değil.
Big Jim had made himself judge, jury and executioner.
Big Jim yargıç, jüri ve cellatlığı kendi yapıyor.
She's just throwing me out, judge, jury and executioner.
Beni dışarı atıyor. Kendisi hem hakim, hem jüri, hem de savcı.
This is about making sure this entire town knows that you are judge, jury and executioner.
Mesele tüm kasabanın senin yargıç, jüri ve cellat olduğunu anlamasını sağlamak.
It's hard for me to get excited about you being judge, jury and executioner all the time.
Sen hem yargıç, hem jüri hem de cellatlık yaparken bu habere sevinemem.
Even if reddington's right, and fowler was dirty, He's not judge, jury and executioner.
Eğer Reddington haklıysa ve Fowler köstebekse bile o bu işin yargıcı, jurisi veya idamcısı değil.
I'm moving on to jury and executioner unless you start talking.
Konuşmaya başlamazsan direkt olarak jüri ve cellat kısmına geçiyorum.
Not for trying to be judge, jury, and executioner.
- Yargıç, jüri ve cellat olmaya çalışasın diye değil.
I set myself up as the judge, the... jury and the... executioner.
Kendimi yargıç, jüri ve cellat yerine koydum.
He's sort of judge, jury,... and executioner out here,... a total wacko.
Buralarda hem hakim, hem jüri hem de cellat. Tam bir zır deli.
You've made yourself judge, jury and, if necessary, executioner.
Kendini yargıç, jüri ve gerekirse cellat ilan ettin.
Where are you off to? Darling, it seems a crime has been committed, and I've been called upon to act as judge, jury, and executioner.
Bir suç işlenmiş gibi görünüyor tatlım ve hâkim, jüri ve cellat olarak çağrıldım.
Tell me, Hook, who made you judge, jury, and executioner?
Söyle bana, Hook, seni kim hakim, jüri ve infazcı yaptı?
Judge, jury, and executioner.
- Hakim, jüri ve cellat.
I think you get off being judge, jury, and executioner.
Bence sen yargıç, jüri ve infazcı olmaktan çekiliyorsun.
And not the least of the problems we face... is that of aliens and so-called superheroes... who act on their own as judge, jury, and often, executioner.
Ve karşımızdaki sorunlardan önemli bir tanesi de kendilerini yargıç, jüri ve sıklıkla infazcı olarak gören uzaylılar ve sözde süper kahramanlardır.
And we would have if you hadn't have played judge, jury, and executioner with my article.
Eğer sen hikayelerim üzerinde hakim, jüri ve infazcı rolünü oynamasaydın yayınlardık.
"Chief Johnson knowingly circumvented the criminal justice system by appointing herself judge, jury, and executioner."
Şef Johnson kendini hâkim, jüri ve cellat olarak atayarak....... adalet sistemini kasten engelledi.
He gets ahold of you, he's judge, jury, and executioner.
Seni eline aldığı zaman yargıç, jüri ve infaz işlerini kendi yaparmış.
So, you're judge, jury, and executioner?
Yani siz, hem yargıç hem jüri hem de infazcısınız?
Regardless of who he's taking out, you can't appoint yourselves judge, jury, and executioner.
Kimi öldürüyorsa öldürsün kendini yargıç, jüri ya da cellat olarak atayamazsın.
Try me again, and I will be your judge, jury, and executioner.
Beni bir kez daha sınamaya kalkışırsan senin yargıcın, jürin ve celladın olurum.
The only law that I believe in is the one That I make with my clock.. that law is the charge, the jury and the executioner
İnandığım tek adalet, kendi yaptığım yargılayan, jüri olan ve infaz eden olduğumdur.
I am judge, jury, and executioner.
Ben yargıcım, jüriyim ve celladım.
You can't be judge and jury while Vincent goes out and plays executioner.
Vincent ortalıkta cellatlık ederken hem yargıç hem de jüri olamazsın.
4x11 - Judge, Jury and Executioner
Çeviri : monesprit
He gets to be judge, jury, and executioner.
Hem jüri o, hem yargı o hem yasama o.