And executioner traducir turco
204 traducción paralela
Judge, jury and executioner.
Hakim, jüri ve cellat.
Not for trying to be judge, jury, and executioner.
- Yargıç, jüri ve cellat olmaya çalışasın diye değil.
By God's will, be judge and executioner.
Tanrı'nın buyruğuyla yargıla ve cezalandır!
In 1909, in Alaska, you appointed yourself judge, jury and executioner and killed one...
1909 yılında Alaska'da, kendini yargıç, jüri ve cellat yerine koyarak birini öldürdün...
Because Ripley's gonna be your judge jury and executioner.
Çünkü Ripley senin yargıcın jurin ve cezalandırıcın olacak.
I got those warrants for a search of the premises, Callahan not for you to become judge, jury and executioner.
O izni oranın aranması için aldım Callahan... sen hem hakim, hem jüri, | hem de cellat olasın diye değil.
And I, your dear brother Roderick, have come here to pass sentence, as judge and executioner!
Ve ben, sevgili kardeşim, Roderick. Seni yargılıyorum bir yargıç ve celladım!
He's sort of judge, jury,... and executioner out here,... a total wacko.
Buralarda hem hakim, hem jüri hem de cellat. Tam bir zır deli.
Judge, jury and executioner.
Yargıç, jüri ve cellat.
It's judge, jury and executioner.
Parası yargıç, jüri ve cellattır.
So you've become both my judge and executioner?
Bu yüzden benim hem yargıcım hem celladım mı olacaksın?
Judge, jury and executioner all rolled into one, you are.
Hakim, jüri ve cellat üçünüz bir araya gelmişsiniz. Gördün mü baba?
"Let her catch her breath, Rasmus the Executioner, and loosen the screw a little at a time, as she confesses her sins."
"Cellat Rasmus, günahlarını itiraf etmesi için ipi biraz gevşet de nefes alsın."
And he who was first to sound the cry of rebellion was first to fall at the executioner's hand.
O isyan için ilk harekete geçen kişiydi ve bir celladın eline düştü.
And this, this is Chauvin, the high executioner, who almost executed me!
Baş cellat. Neredeyse beni de infaz ediyordu! Onları aldım...
His brain might snap and he'd want to be executioner.
Beyninin sigortası atmış ve cellat olmak istemiştir.
Yes, my lord. To be lord of the earth and my own executioner.
- Yeryüzünün Hükümdarlığının bedeli kendi cellatım olmak!
The way the executioner and his assistant make sure of the weight of the prisoner.
Cellat ve yardımcısının, mahkumun ağırlığından emin olmak için yaptıkları.
I set myself up as the judge, the... jury and the... executioner.
Kendimi yargıç, jüri ve cellat yerine koydum.
And Carmen, being the executioner's daughter, was having a hard time too.
Carmen de bir celladın kızı olduğu için erkekler onunla çıkmıyordu.
Look, the executioner's wife and son.
- Hemen gelecektir. - Bakın, celladın karısı ve çocuğu.
I can try to speak to authorities at the ministry of justice and get another executioner.
- Evet. - Bunu bakanlıkla konuşabilirim. - Evet.
Lieutenant Riley sufficiently recovered to be discharged, but captain has ordered him restricted to Sickbay to prevent contact with passenger who calls himself Karidian and is suspected of being Kodos the Executioner and of murdering the lieutenant's family.
Teğmen Riley taburcu edilecek derecede iyileşti. Ancak sağlık revirinde kalması gerekiyor. Karidian adlı yolcuyla karşılaşmaması için, çünkü onun Cellat Kodos, olduğundan şüpheleniliyor ve Teğmenin ailesini öldürdüğü için.
In England, the parliament turns against its master and delivers him to the executioner.
İngiltere'de, parlamento efendisine karşı çıkıyor ve onu cellata teslim ediyor.
They say that the head held high in the executioner's hand still lives that the eyes still see that the tongue still writhes and that down below the arms and legs still shudder.
Diyorlar ki, celladın havaya kaldırdığı baş hâlâ yaşarmış gözler hâlâ görür dil hâlâ acıdan kıvranır ve yerdeki kollarla bacaklar da hâlâ titrermiş.
"Sonata for Executioner and Various Young Women".
"Cellât ve Çeşitli Genç Kadınlar için Sonat".
"I'm a wound and a sword, a victim and an executioner."
"Ben hem yarayım, hem yarayı açan kılıç. Ben hem kurbanım, hem cellât."
Julian wasn't one of those victims who talk with their executioner, and he didn't ask for a confessor.
Julian katiliyle konuşan kurbanlardan değildi ve günah çıkartmak istemedi.
Then before you know it the executioner's raised his sword, the neck stiff, a nice clean cut and off with his head. Oh my god, how horrible!
Aman Tanrım, ne korkunç!
Over him stood an executioner with a saber in his hand, and every five minutes he went "swish" with his saber over the vat!
Elinde kılıcıyla başında dikilen bir cellât her beş dakikada bir, kılıcını küpün üzerinde estirirdi.
The Official Executioner acted as a second and beheaded those lords who were ordered to commit seppuku!
Resmi Cellat, ikinci bir lider gibi davranır ve kendini öldürme emri almış Daimyoların kafasını uçurur.
Itto Ogami will be Official Executioner and bear the Shogunate's emblem.
Şu andan itibaren Ogami Itto Resmi Cellat olacak ve Shogun'un amblemini taşıyacak.
We will destroy his name, his clan will fall, and we shall claim the post of Official Shogunate Executioner.
Adını yokedip evini yıkacağız ve Resmi Shogun Celladı'nın makamını talep edeceğiz.
Now that the Yagyu have claimed the post of Shogunate Executioner, and once I slay you, all will be well.
Artık, Shogun Celladı'nın makamı talep edildiğine göre sen, Avlanan Köpek'i öldürünce her şey düzelecek.
We've been informed that the assassin Lone Wolf and Cub, the former Official Executioner, is here.
Suikâstçi "Yalnız Kurt ve Yavrusu", eski Resmi Celladın burada olduğuna dair duyum aldık.
And third, the executioner who acts as a "Second," and beheads those Daimyo... "Seppuku :" Ritual suicide ( aka "harakiri" ). ... who are ordered to commit seppuku.
Üçüncüsü, ikinci bir lider gibi davranan ve harakiri yapması emredilen Daimyo'ların kafasını uçuran cellat.
"While Ogami Itto is indeed the sole official Executioner..." "... we have discovered that he abuses the powers of his position... " "... and is a traitor who blasphemes the Great Shogunate. "
Ogami Itto tek resmi cellat olduğundan makamının gücünü kötüye kullandığını ve Yüce Shogun'a küfreden bir hain olduğunu farkettik.
And now, by plotting to put an end to me you seek to obtain the post of Official Executioner!
Ve şimdi beni tuzağa düşürüp resmi cellatlık makamını elde etmeye çalışıyorsun.
I have sought a meeting with you as it is whispered that you are Ogami Itto, the former Official Executioner and, if so, we would like to request your assistance with a grave matter.
Sizin eski resmi cellat Ogami Itto olduğunuz duyumu üzerine sizinle buluşmak istedim. O sizseniz, hayati bir meselede yardımınıza ihtiyaç duyuyoruz.
In order to avenge our family, the house - hold of the Executioner Ogami and to vindicate my honor, I will abandon my samurai life and I shall become a true demon, bound by no rules!
Ailemizin ve cellat Ogami'nin ev halkının intikamını almak ve onurumu korumak için samuray hayatımdan feragât edip hiçbir kural tanımayan gerçek bir kötü olacağım!
We, the Shadow-Yagyu, have replaced the Ogami's and have obtained the post of Official Executioner!
Biz Gölge Yagyu'lar, resmi cellatlık makamını elde ettik ve Ogami'nin yerine geçtik.
To have the executioner pick up this man's head by the hair and toss it into a basket?
Celladı çağırıp bu adamın kesilen başını saçlarından tutup bir sepete atmasını emretmenizi istedi.
You're an unrepentant sinner and a rebel. You're almost in the hands of your executioner ; think about your children.
Neredeyse cellatlarının ellerindesin, çocuklarını düşün.
Your friend will know the libertine's refinement is being executioner and victim
Senin arkadaşın, saf cüretkarlığın bir cellat ve kurbandan oluştuğunu biliyordu.
Afterwards, the executioner came, the flayer with a cart for animals, and they loaded Zannowich onto it and threw him down near the gallows and dumped garbage from the city over him.
Daha sonra infaz memuru, hayvanlar için olan bir el arabası getirmiş Zannowich'i onun üzerine koyup, idam sehpasına fırlatmışlar ve şehirden gelen pisliği adamın üzerine boşaltmışlar.
The executioner... and his assistant.
Cellat ve asistanı.
No, we're training up a new executioner and he's a little immature.
Hayır, yeni bir cellat yetiştiriyoruz ve kendisi hayli toy.
Well then, have a quick walk and talk with your executioner,
Pekala, celladınızla hemen ayak üstü konuşuverin,
You've made yourself judge, jury and, if necessary, executioner.
Kendini yargıç, jüri ve gerekirse cellat ilan ettin.
And I'm no executioner.
Ve ben cellat değilim.
He was only on duty for one of the guards'murders and he didn't know the name of Neech's executioner.
O sadece infaz sırasında görevli gardiyanlardan biriydi,... Neech'in cellâdının adını bilen üç kişiden biri de değildi, bu durum canını sıkmıyor mu?
executioner 23
and everything will be fine 34
and eat 28
and ever since 27
and even though 16
and everything changed 17
and everyone else 26
and every night 34
and everything else 36
and everything 101
and everything will be fine 34
and eat 28
and ever since 27
and even though 16
and everything changed 17
and everyone else 26
and every night 34
and everything else 36
and everything 101
and ever since then 47
and everybody knows it 20
and expensive 22
and every day 78
and everywhere 22
and every year 34
and everyone 32
and everybody 18
and even worse 29
and ever 26
and everybody knows it 20
and expensive 22
and every day 78
and everywhere 22
and every year 34
and everyone 32
and everybody 18
and even worse 29
and ever 26
and every time 51
and even so 17
and either way 29
and eventually 133
and every 21
and even then 98
and even now 20
and even if i did 66
and especially 25
and er 81
and even so 17
and either way 29
and eventually 133
and every 21
and even then 98
and even now 20
and even if i did 66
and especially 25
and er 81