Just talk traducir turco
14,820 traducción paralela
Instead of us arguing about whether we should kill him, or where and when to dump him off, why don't we just talk to him?
Onu öldürüp öldürmemeyi veya onu nerede ve hangi zamanda bırakacağımızı tartışmak yerine neden gidip onunla konuşmuyoruz?
It's personal. You don't just talk about it.
- Bu herkese anlatabileceğin bir şey değil.
Hold on, let's just talk about this a moment.
Bekleyin, konuşalım bu konuyu biraz.
Let me just talk to him, see what I can dig up.
Sadece ona gidip neler öğreneceğimi bir gör.
I didn't just talk to him when I went down there.
Bu da oraya gittiğimde sadece onunla konuşmamamın sebebi işte.
Mom, I... can you just talk to me a for a few minutes?
Anne... birkaç dakika konuşabilir misin benimle?
- Just talk to me for a moment.
Hoşça kal. - Bir dakikalığına konuş benimle.
Just talk to me. I'm going close on your face.
Yüzüne zum yapacağım.
We'll just talk about the details.
Sadece ayrıntıları konuşacağız.
I know this is difficult, but the best way to help yourself nd your family is to just talk to me.
Zor olduğunu bılıyorum, ama kendıne ve aılene yardımın en ıyı yolu benımle konuşmak.
Look, I just don't want to talk about that.
Bak, bu konuda konuşmak istemiyorum.
I... I would just rather not talk about it, please, Julian.
- Bunu konuşmamayı yeğlerim Julian.
I just wish they would let me talk to him.
Keşke bıraksalar da konuşsam.
but these things I can't... Just can't talk about.
- Ama bu şeyleri konuşamam öyle!
- I just want to talk...
- Konuşmak istiyorum.
I just want to talk to him!
Onunla konuşmak istiyorum!
I ju... I just thought we could at least talk before I left.
Gitmeden önce en azından konuşuruz dedim.
I don't know. I mean, it just doesn't feel like there's much to talk about now, right?
Ne bileyim konuşacak pek bir şey yok gibi bence.
I just think... we need to work on ourselves before we can talk about us.
Ben düşündüm de... Bizden bahsetmeden önce kendimizi düzeltmemiz lazım.
I'm just gonna talk.
Sadece konuşacağım.
He took out the cell responsible for the Santa Monica Gateway bombing, just so they wouldn't talk.
Konuşamasınlar diye Santa Monica kapısını bombalayan hücreyi ortadan kaldırdı.
So I'm just gonna suggest you shouldn't talk about your queen in such a lowly manner, huh?
Ben de sana sadece kraliçen hakkında böyle aşağılık konuşmaman gerektiğini tavsiye edeceğim.
You and I haven't really had a chance to talk about the store and all that stuff, and... maybe we could just have a chat this week?
Seninle dükkan ve diğer konular hakkında konuşma fırsatımız hiç olmadı gerçekten. Belki bu hafta konuşabiliriz ne dersin?
Can we please just get back in the car and talk about this,
Lütfen arabaya binip, orada konuşamaz mıyız?
Can we just not talk about it, please?
Lütfen bunu konuşmayalım?
Is it when you wanna know a person and talk to the person and just... just know everything about the person?
Bir insanı tanımak istediğin, onunla konuşmak istediğin onun hakkında her şeyi bilmek istediğin zaman mı olur? Evet.
A few days to talk, listen, or just be quiet.
Konuşmak, dinlemek ya da susmak için birkaç gün.
My mom just keeps wanting me to talk about it.
Annem sürekli benim bu konuda konuşmamı istiyor.
- just make sure he doesn't talk to anyone.
-... kimseyle konuşmasın.
I think the best thing for us is just stay silent and don't talk about it.
Bence bizim için en iyi şey sadece sessiz kalmak ve bu konuda konuşmamak.
And if you want to... You want to talk to me, you just... you call me, okay?
Ve.. istersen benimle konuşmak istersen, sadece... beni ara, tamam mı?
I'm just saying, this is an opportunity for us to talk one on one.
Şunu söylüyorum, yüz yüze konuşabilmemiz için bu bir fırsat.
But I think that it is just probably best if we don't talk anymore.
Ama bence artık konuşmamamız daha iyi olur.
Theo, just let me talk some sense into them.
Theo, izin ver onları ikna edeyim.
You don't have to talk about it, but if you ever want to, just know that there are - -
Bu konuda konuşmak zorunda değilsin, ama ne zaman istersen, bunu gerçekleştirebilirsin.
I just wanna talk to you, alright?
Sadece konuşmak istiyorum tamam mı?
Um... you know, mostly, we just don't talk about it.
Aslında bu konudan pek bahsetmiyoruz.
I mean, Frank made it pretty clear he's willing to talk to me, at least, just as long as I'm alone.
Yani en azından Frank benimle konuşacağı konusunda gayet açıktı tabii yalnız olduğum sürece.
I love that we just skipped the small talk.
- Havadan sudan konuşma faslını geçtiğimize sevindim. - Evet.
Whoa, whoa, whoa, hey! I just wanted to talk.
Sadece konuşmak istedim.
Dan, I know I wanted to talk, but, um... my mind, it's just...
Dan. Biliyorum, konuşmak istedim ama... - Kafam...
- Oh. Actually I'm just here to talk to Vanessa about the gala... is that, uh, is that all right?
Aslında ben Vanessa'yla bağış gecesi hakkında konuşmak için geldim.
Oh, okay, well, then no work talk, and we can just have free buffalo wings.
Tamam o zaman, iş konuşması olmasın. Sadece beleşe Bufalo kanat yiyelim.
It's just, uh, when you talk to him, I think what you say should come from the heart.
Onunla konuşurken bence gönlünüzden gelen şeyleri söylemelisiniz.
Did you come to dinner just so you could talk about yourself?
Yemeğe sırf kendinden bahsetmek için mi geldin?
Kara. Please just go on the date first and have fun Before you talk about it going bad.
Kara, kötü geçtiğini söylemeden önce randevuya git ve eğlen.
Elena, just let me talk to him.
Elena, izin verin onunla konuşayım.
I just... I need to talk to Mr. Gupta.
Bay Gupta ile konuşmam gerekiyor.
When you talked to him, he would "uh-huh" and really be there and you could almost forget that he was just waiting for you to stop talking so he could talk.
Onunla konuştuğunuzda "uh-huh" olurdu ve orada olurdu. Ve neredeyse sadece konuşmayı bırakmanızı beklediğini unutabilirdiniz.
Just go talk to him. Just go talk to him.
- Konuş işte, konuş.
It's impossible to talk about Jesse James without talking about John Newman Edwards, who really just becomes Jesse James'publicist and is the one who manufactures the myth of Jesse James the rebel who's on this mission to stick it to the establishment,
Artık, John Newman Edwards'dan bahsetmeden Jesse James'den bahsetmek mümkün değildi. Jesse James'in özel gazetecisine dönüşmüştü. Jesse James isyanının arkasındaki efsaneyi oluşturan adamdı.
just talk to me 109
just talking 61
just talk to her 40
just talk to him 60
talkies 34
talk 1219
talking 358
talks 18
talkie 126
talked 42
just talking 61
just talk to her 40
just talk to him 60
talkies 34
talk 1219
talking 358
talks 18
talkie 126
talked 42
talk to me 2348
talk to you tomorrow 30
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk soon 65
talking to yourself 25
talk later 61
talk me 19
talk to you tomorrow 30
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk soon 65
talking to yourself 25
talk later 61
talk me 19