Just us traducir turco
28,966 traducción paralela
Just us.
Sadece ikimiz.
Just us.
- Sadece bizde.
It's just us.
Sadece biz varız.
Just us?
- Sadece biz mi?
If there's anything we can do, you just let us know.
Yapabileceğimiz bir şey olursa söylemeniz yeterli.
Look, don't go putting us in the ground just yet, all right?
Daha henüz son sözümüzü söylemedik tamam mı?
Santa Anna's just softening us up.
Santa Anna sadece gücümüzü zayıflatmaya çalışıyor.
Uh, for now, if there's any trouble, just call us.
Şimdilik, bir aksilik olursa, bizi ara.
"If you're having trouble, just call us!"
"Bir aksilik olursa, bizi ara!"
So, why don't you just buy us some breakfast?
Neden bize biraz kahvaltı almıyorsun?
Media just shovels sound bite after sound bite at us, while no one wants to talk about the real game that's being played!
Medya konunun içinden ufak bir kısmı seçip köpürterek üstümüze atıyor ama bu arada kimse gerçek... -... meseleyi konuşmak istemiyor!
Or they could just think that their job was to get us here to fix the server.
Ya da sadece işlerinin sunucuyu onarmak için bizi buraya getirmek olduğunu düşünmüş olabilirler.
But it wouldn't be visible just to us.
Fakat o bizim görebileceğimiz bir şey değil.
I just, I don't want him resenting us...
Ama kafasında sorular var, ve hep de aklında olacak sorular. Ben sadece, bize içerlemesini istemiyorum.
I just don't wanna see us get fucked.
Sıkışmayalım istiyorum.
'Cause he was more like, you know, you can just talk for the both of us, but... -... that makes a lot of sense, so... so why don't we do this?
İkimiz adına da konuşabilirsin dedi ama senin dediğin de mantıklı.
I removed the foods in my diet that were the fats the processed foods the food additives that kept me coming back for more those companies add those things purposely to get us to not eat just one potato chip.
Boş kalorisi olan gıdaları diyetimden çıkardım. Sıvı yağ, katı yağ, şeker, işlenmiş gıdalar, alışkanlık yapan katkı maddeleri. Şirketler o katkı maddelerini bilerek katıyorlar ki tek bir patates cipsiyle yetinmeyelim.
All right, so we have to find a way that they just wave us through.
Pekala, onların bizi geçireceği bir yol bulmalıyız. - Bir fikrim var.
- So let's just take him with us.
- Onu da götürelim yanımızda.
Thank you. But if you want us to get behind you, don't just tell us what you're gonna do. Show us.
Ama sizi desteklememizi istiyorsanız bize sadece yapacaklarınızı söylemeyin.
He just wants us to think he's a smoldering basket of mystique and contradictions.
Gizem ve çelişki dolu biri olduğunu düşünmemizi istiyor.
Just so I'm clear, you want to drop us into Nazi territory, roll up blind to some bar, and just convince someone there that we don't know to help us?
Anladığım kadarıyla bizi bu Nazi bölgesine götürmek istiyorsun... bir bara görünmeden girip bilmediğimiz birini yardım için ikna mı edeceğiz?
It's just a cover that allows him... to run the US operations for the SVR under their diplomatic immunity.
SVR'nin ABD operasyonlarını diplomatik koruma altında idame ettirmesini sağlayan bir kimlik sadece.
Just one guy who wants to kill us, you friggin'dingbat!
Bizi öldürmek isteyen bir kişi, aptal herif!
I just hope Kanan and Rex aren't expecting us back on Agamar anytime soon.
Umarım Kanan ve Rex yakın zamanda Agamar'da olmamızı beklemiyordur.
There's a whole gang of them after us now. Did you think we would just frighten one of them?
Şu an bütün çete peşimizde.
It was just gonna be the two of us.
Sadece ikimiz olacaktık.
My good friend Julian here was just about to tell us.
Güzel arkadaşımız Julian tam da söylemek üzereydi.
Tim came home early just to trick-or-treat with us.
Tim bizle şeker mi şaka mı oynamak için erken dönmüş.
You are the son of Ragnar Lothbrok, just like us.
Sen Ragnar Lothbrok'un oğlusun tıpkı bizim gibi.
One of us should stay here, just in case.
Her ihtimale karşı birimiz burada kalmalı.
- So everyone's just gonna watch us?
- Herkes bizi mi izleyecek yani? Evet!
- Yeah. - Look, I know this isn't the right time for some big talk, but I just- - want us to be normal again.
Derin konuşmalara girmenin sırası değil biliyorum ama sadece...
Did you just quote-hands "enjoy being single" to us?
Az önce ellerinle tırnak işareti yaparak, "bekarlığınızın keyfini çıkarın" mı dedin?
Think you can mess with us just because we like trees, do you?
Bizimle bulaşabileceğini düşünün Çünkü ağaçları seviyoruz, öyle değil mi?
With the rhino fiasco behind us, we got back to the job in hand which was to reach the Angolan border, and therefore prove that beach buggies are brilliant go-anywhere machines and not just frivolous toys.
Arkaday rhino fiyaskosu ile, Elimizdeki işe geri döndük Angola sınırına ulaşacaktı. Ve bu nedenle plaj arabalarının
And it wasn't just James's knob that was keeping us amused.
Ve bu sadece James'in topuzu değildi Bu bizi eğlendirdi.
Just tell us.
Söyle.
We're hoping you could just... tell us what happened.
Olanları bize anlatmanı umuyoruz.
But it's our last chance to take a vacation that's just the two of us.
Bu son baş başa tatile çıkma şansımız.
Hey, brother, you just call us "commoners"?
Kardeş biraz önce bize "avam" mı dedin?
Or where that security guard has moved just a little off his mark so he can keep us in his sight.
Ya da güvenlik görevlisinin sırf bizi görüş alanında tutabilmesi için yerini ufak ufak değiştirmesini.
Just the two of us and Agnes.
İkimiz ve Agnes.
Okay, um, are we allowed to boo throughout your little speech, or do you want us to just hold all our boos to the very end?
Konuşmanın ortasında yorum yapma hakkımız var mı yoksa konuşmanın sonunda mı alacaksın yorumları?
Let's just be us for a minute.
Bir süre sadece ikimiz olabiliriz.
You just have to leave the rest to us.
Geri kalanı bize bırak.
You know, I think she just didn't want to worry us.
Bizi üzmek istemezdi sanırım.
- I just didn't want Sue to overhear us.
Sue'nun bizi duymasını istemedim.
Sweetheart, could you give us just a moment to chat?
Tatlım, bize biraz izin verebilir misin, konuşabilmemiz için?
I thought the two of us were just going to a fun book reading, okay?
İkimizin sadece eğlenceli bir kitap dinletisine gittiğimizi sanıyordum, tamam mı?
So why don't we just get back in our arks, and see where the flood takes us?
Bu yüzden, neden gemilerimize dönmüyoruz ve dalgaların bizi götürmesine izin vermiyoruz?
usopp 23
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
use that 67
used to be 136
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
use that 67
used to be 136