English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Libertine

Libertine traducir turco

67 traducción paralela
Sister Libertine, how is he?
Rahibe Libertine, o nasıl?
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do, show me the steep and thorny way to heaven whilst, like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads... and minds not his own creed.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
I will not give Iwa to a libertine like you.
Iwa'yı senin gibi bir azgına vermeyeceğim.
What proof do you have that I'm a libertine?
Benim azgın olduğuma dair elinizde bir kanıt var mı?
Even a libertine like my brother
Erkek kardeşim gibi bir çapkın bile.
You old libertine.
- Seni yaşlı hovarda.
Gentlemen, it is a supreme irony that the worldly Becket, the profligate and libertine should find himself standing here at this moment.
Beyler, bu müthiş bir ironi... Dünya işlerine dalmış Becket, hovarda ve çapkın Becket... şu anda neden burada... olduğunu arayıp bulmalı.
I also have the impression he was a libertine.
Ayrıca, çok çapkın olduğuna dair izlenimler de edindim.
However, that does not make him a libertine.
Ama bu onu çapkın biri yapmaz.
Libertine, D'Annunzio style.
Libertine, D'Annunzio tarzı bir iş.
This shameless little libertine With its characteristic ventral locomotion...
Göbekten hareketli bu arsız özgürlük meraklısı evlenecek tip değildir.
He's a libertine :
Sefih bir adam.
Robert is a real libertine.
Robert, iflah olmaz bir çapkındır.
One day Madam sent me to another libertine
Bir gün Madam beni başka birine gönderdi.
One day Madam presented me to the libertine in question
Bir gün Madam beni bahis konusu olan o adamla tanıştırdı.
Your friend will know the libertine's refinement is being executioner and victim
Senin arkadaşın, saf cüretkarlığın bir cellat ve kurbandan oluştuğunu biliyordu.
Does she have a husband in Parma? Or in her libertine frenzy, does she look for other lovers and pleasures?
Parma'da bir kocası var mıydı veya yeni aşklar ve başka zevkler arıyor muydu?
A liberate libertine. I know.
Özgür bir hovarda. Anlıyorum.
As I couldn't rebel against the church or the army, or matrimony, which, after banking, are the most reactionary institutions around, here I am, a rebel, an infidel, and a libertine by nature, living like a scared old bourgeois.
En lanet kurum olan bankacılık yaptıktan sonra evliliğin töresine, Kilise'ye veya Ordu'ya isyan dahi edemeden, işe yaramaz bir asi bir kâfir, bir ahlâksız ve bir bujuva eskisi olarak buradayım.
Libertine.
Ahlaksız!
- Libertine.
- Ahlaksız.
You'll break our hearts, too, you Libertine.
Sen de kalbimizi kıracaksın, seni ahlaksız.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do show me the steep and thorny way to heaven whilst like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads and recks not his own rede.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler. Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
LIBERTINE : At last she arrives My hard-won bride
Sonunda geliyor işte gelinim.
LIBERTINE : Bringing her here To this secluded chateau
Onu buraya, bu ıssız şatoya getirdiğin için.
LIBERTINE : When I tutor her In les crimes de l'amour
Aşk suçlarında ona ders verdiğimde.
LIBERTINE : Stick your legs in the air
Bacaklarını havaya kaldır.
LIBERTINE : I had a suspicion The sister was Sapphic
Rahibenin kadınlardan hoşlandığı şüphesi içime doğmuştu.
LIBERTINE : More! More!
Yetmez!
LIBERTINE : I'll fill every slippery hollow
Ben her kaygan deliği doldururum.
" The libertine's frenzy only increased...
" aç hadi, en kızgın,
Yes, I was a libertine.
Evet, ben dinsizdim.
Faced with this monstrous spectacle, the libertine cannot conceal an emotion that is only too natural.
Büyük Türk önce bu sahne karşısında korkunç sahne karşısında donup kalır. Daha sonrada gözdeye engel olmak için ileri fırlar.
And Molière, an incestuous libertine, who married his own daughter.
ve Molière, kendi kızıyla evlenen ensest yapan bir ahlaksız.
I'm a libertine.
Ben özgürüm.
Not exactly, but it is a libertine.
DanieI çok özgür bir adamdır.
Casanova the libertine who devotes his life to seducing women.
Casanova, şu hayatını kadınları baştan çıkarmaya adamış alçak.
So this place belonged to the libertine Casanova, eh?
Demek bu yer rezil Casanova'ya ait ha?
He's a dangerous criminal, a pervert and a libertine.
Marki tehlikeli bir suçlu, bir sapık ve ahlaksız.
In the end Murlloppe, too, became a psychotic and a libertine.
Sonunda Murlloppe da psikozlu bir ahlaksıza dönüştü.
He has taken over Operation Libertine and now under Goering's official umbrella, he has expanded it somewhat.
Libertine Operasyonunu eline geçirdi. ve şimdi de Goering'in resmi şemsiyesi altında... operasyonu genişletti.
More like a Marquis de sade, a Casanova, a libertine.
Daha çok Marquis de Sade gibiyim. Bir kazanova, bir çapkın.
Liberty for the libertine.
Özgürlükçüler için özgürlük.
What's more, he's an unbridled libertine, who has no scruples in compromising his conquests.
Daha da ötesi, kendisi dizginlenmemiş ve kalbini kazandıklarıyla uzlaşmaktan çekinmeyen bir hovarda.
Let's be frank you've been what is known as a libertine.
Açık konuşalım. Çapkın birisi olarak tanınıyorsunuz.
And then, together, we shall invade France and bring to an end the adventures of that libertine monarch King Francis.
Sonra beraber Fransa'yı istila edeceğiz. Sonra da Kral Francis'i tarihe gömeceğiz.
Together, we shall invade france and bring to an end, that libertine monarch, king francis.
Beraber Fransa'yı istila edeceğiz ve sonra da Kral Francis'i tarihe gömeceğiz.
Oh, because I was a libertine, she must be a saint, I suppose.
Sanırım ben hovardaydım, o ise bir azize.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do, show me the steep and thorny way to Heaven, whiles, like a puff'd and reckless libertine, himself the primrose path of dalliance treads,
Ama kardeşim, sen pek benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara bizi dikenli, sarp cennet yollarında sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri talkına göbekli, gamsız, kaygısız çapkınlar gibi
Ooh. Quite the libertine.
Oldukça müstehcen.
She was the most progressive, refined, libertine and sensual woman any one had ever seen.
O inanılmaz çekici, özgür, cazibeli bir kadındı

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]