Like i say traducir turco
9,324 traducción paralela
SHAUN CHUCKLES He'd be, like I say, he'd be sat there going, "Fucking, Shaun, -" love you to bits, mate. "
Ama burada olduğumu görseydi yani hayatımı yaşadığımı ve burada oturup eğlendiğimi orada durup, benim dediğim gibi "Shaun, seni dünyalar kadar seviyorum, dostum." derdi.
But like I say, just wait until I say.
Ama dediğim gibi, ben söyleyinceye kadar bekliyoruz.
Like I say, these things happen quick.
Dediğim gibi işte bu tarz şeyler hızlı gerçekleşiyor. - Bir şüpheli var mı? İsmi Red Carter.
I'd like to say she's not just like a sister to you.
O sizin kardeşiniz gibi birisi değil.
You said he was the expert. I'd like to hear what he has to say.
Onun uzman olduğunu söyledin, onun diyeceklereni duymak istiyorum.
The effects you describe, I mean to say they sound more like, uh... Magic?
Tanımladığınız etkiler yâni, daha çok büyüye benziyor.
I would like to say it's a pleasure, Mr. Sesselman, but I think we both know that is not the case.
Memnun olduğumu söylemek isterdim Bay Sesselman ama sanırım ikimizde meselenin bu olmadığının farkındayız.
So I know what it looks like when I say yes to Ethan.
Ethan'a evet dersem ne olacağını biliyorum.
Yeah, I know it's not a very "PC" thing to say these days, but, uh, chicks are like that.
Evet, günümüzde bunu söylemek pek doğru bulunmuyor ama hatunlar böyledir.
Just do it like we rehearsed, where, may I say, Danny played a spot-on Sondra.
Danny'nin harika bir şekilde Sondra'yı canlandırdığı andaki gibi.
I'd like to do a quick little inventory, because, you know, after all, what's yours is mine, and what's mine was yours.
Hemen bir sayım yapmak istiyorum. Çünkü ne de olsa senin olan benim, benim olan senin demektir.
And that was a wrong thing to say,'cause it was like I didn't believe her.
Ona yanlış şeyler söyledim. Ona inanmadığımı falan söyledim.
Just walk up and say, Laurie, I like you, and...
Git kızın yanına sonra de ki, "Laurie, senden hoşlanıyorum ve..."
I ran it through AFIS, and I got nothing, which normally would make me want to say, like, five bad words in a row, but I was pulled out of the darkness by this frame.
Ancak hiçbir şey bulamadım. Normal şartlarda böyle bir durumda içinde bir sürü küfür kelimesi geçen bir cümle kurardım ama çerçeve sayesinde bazı şeyleri aydınlatma imkanı buldum.
I would say looked like a middle-aged woman with a flat bust.
- Orta yaşlı gibi görünüyordu
We moved in with her, uh, I want to say, like, a year into their dating.
İlişkileri başladıktan 1 yıl sonra aynı evde yaşamaya başladık.
I'd first of all just like to say, I really think I am ready for the outside world.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum, bence dış dünya için hazırım.
Now, they won't know who to thank, so I would like to say thank you.
Kime teşekkür etmeleri gerektiğini hiç bilemeyecekler. O yüzden onların yerine ben teşekkür etmek istiyorum.
Oh, mate, I'd like to say it gets better but you've got two girls.
Her şeyin yolunda gittiğini söylemek isterdim ama iki kızın varmış.
If you don't want to say anything, I must send you home, whether you like it or not.
Anlatmak istemiyorsan, istesen de istemesen de seni evine göndermek zorundayım.
If you don't know that when I say Gary Cooper, I mean Bradley Cooper, then, like, what is this?
Gary Cooper dediğimde Bradley Cooper demek istediğimi anlamıyorsan biz ne oluyoruz?
I can't say I like the neighbourhood much.
Bu mahalleyi pek sevdiğim söylenemez.
Act like you don't know. " Should I say that?
Görmezden gelin. " Bunu mu söyleyeyim?
Yes, Louis, because I work for you now, and I'd like to tell you to stop questioning whether I'm gonna change my mind, but we both know that's never gonna happen, so instead, I'll say... you need to talk to me about it when it does.
- Evet Louis. Çünkü artık sana çalışıyorum. Fikrimi değiştirecek miyim diye sorgulamayı bırak diyorum.
It's like I'm looking at the last U.S. census!
Sanki son Amerika sayımına bakıyormuşum gibi!
Congressman, I'd like to believe that's true.
Sayın kongre üyesi, İnandığınız şeyi ve bunun ne kadar doğru olduğunu biliyorum.
You don't pay like you say, so I go.
Bunun sebebinin sen olmadığını söyleyeceksin, gidiyorum.
I will say it again. In cases like this, defense, and only defense, has jurisdiction.
Böyle bir durumda tekrar "savunma ve sadece savunma, yargı yetkisine sahiptir" diyecektir.
You know, I-I just want to say I feel like you caught me on a weird week.
Beni kötü bir haftamda yakaladın diyebilirim. - Mutlaka öyledir.
I'm gonna pretend that you didn't just say that so we can remain friends,'cause I like you.
Bunu söylemediğini varsayıyorum ki arkadaş kalabilelim çünkü seni severim.
Do you have any idea what it feels like for me to have to hear it from Enzo, to have no say as to whether I lose my brother or not?
Bunu Enzo'dan duymanın benim için nasıl bir şey olduğunu tahmin edebiliyor musun? Kardeşimi kaybetmek konusunda söz hakkım olmayışının?
She was rambling on about her family, and then I got close to her, and she attacked me like an animal.
Ailesiyle ilgili bir şeyler sayıklıyordu. Sonra ona yaklaştım ve bir hayvan gibi saldırdı bana.
Men like him don't want you to say yes, they want you to say, "I'm listening."
Onun gibi adamlar evet demeni beklemez, "Dinliyorum" demeni beklerler.
I will say that jack would like having you close.
Ama Jack yakında olmandan memnun olur.
We thought it was like the cop said- - a mugging- - but when I saw this guy was killed, I just... I thought I should say something.
Polislerin söylediği gibi olayın soygun olduğunu düşünüyorduk ama sonra bu adamım öldürüldüğünü görünce düşündüm ki... bir şeyler söylemem gerektiğini düşündüm.
I've got to say, he was looking a little bit rough, almost like he was up all night crying or something.
Söylemeden edemeyeceğim, biraz sarsılmış gibiydi. Sanki bütün gece ağlamış gibiydi.
I was gonna say bingo, but then I was like, "Jackpot's better,"
Bingo diyecektim ama sonradan jackpot'un daha güzel olacağını düşündüm...
I'd like to say a few words about a great man and a dear friend.
Bu muhteşem adam ve sevgili dost hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
So, I mean, I hate to say this,'cause I like you, but... if I were you, I'd come clean.
Bunu söylemekten nefret ediyorum. Çünkü seni severim. Ama...
So at first... at first I didn't say anything, like, when he started.
Başlarda... Başlarda bir şey söylemedim, Başladığında...
And because of that, because I didn't say something right away, like that meant that I liked it or something.
Bu yüzden, hemencecik bir şey demedim diye, sanki hoşuma gitmişmiş gibi.
'I felt like she wasn't really interested'in what I had to say, do you know what I mean?
'Anlattıklarımla aslında ilgilenmiyor gibime geldi.' 'Demek istediğimi anlıyor musun?
Yeah. Because they weren't possessive like us, I guess is what they'd say.
Çünkü bizim gibi "sahiplenici" olmadıklarını söylemişlerdi.
- Khali.. I not like to hear other people say about our family.
Khali, ben değil ama diğer insanların bizim hakkımızda söyledikleri hoşuma gitmiyor.
When you say missing, you mean, like... 1-800, "side of a fucking milk carton" missing, like his wife is asking me why I brought him in for questioning.
Kayıp derken... Siktiri boktan süt kartonunda resmi olanlar gibi. Karısı onu niçin sorguya aldığımı soruyor.
If the phone turns up, I'll just say I dropped it today, you know, like you said.
Eğer telefonum bulunursa, bugün kaybettiğimi söylerim, senin dediğin gibi.
You say people will see me the way they see Superman one day, but... I don't want to be a hero like him.
İnsanlara bir gün beni Süperman olarak göreceklerini söylüyorsun ama ben onun gibi bir kahraman olmak istemiyorum.
I say it in just the way you like it.
Onu sevdiğim şekilde söylüyorum.
I must say, I like this new Carlitos.
Söylemem gerekirse ; bu yeni Carlitos'u daha çok sevdim.
I like Katerina, and you have no say in this.
Katerina daha güzel, ve bunda söz hakkın bulunmuyor.
Your Honor, I would like to submit into evidence surveillance footage from the Gladness Spa on November 4th.
- Evet. Sayın hakim, 4 Kasım gecesi Gladness Spa'da çekilmiş bir güvenlik kaydını delil olarak sunmak istiyorum.
like i said 2538
like i told you 172
like i care 29
like it or not 353
like it never happened 30
like it was yesterday 28
like it 260
like it was nothing 23
like it's 21
like in the movies 43
like i told you 172
like i care 29
like it or not 353
like it never happened 30
like it was yesterday 28
like it 260
like it was nothing 23
like it's 21
like in the movies 43
like i said before 77
like i told you before 31
like i was saying 79
like i always say 30
like i promised 17
like i always do 34
like i do 62
like in 58
like i 37
like i am 17
like i told you before 31
like i was saying 79
like i always say 30
like i promised 17
like i always do 34
like i do 62
like in 58
like i 37
like i am 17
like i did 54
like i said on the phone 16
like i was 29
i say yes 41
i say 2187
i say go for it 17
i say no 61
i say to myself 19
i say to you 25
i say it 18
like i said on the phone 16
like i was 29
i say yes 41
i say 2187
i say go for it 17
i say no 61
i say to myself 19
i say to you 25
i say it 18