Logically traducir turco
313 traducción paralela
What logically would be the intent and purpose of the opposition?
Mantikli düsünürsek karsi tarafin niyeti ne olabilir
I don't remember, but, logically, I know that I must have been.
- Hatırlamıyorum ama mantıksal olarak durum böyle olmalı.
Logically, I also know why the body hasn't been found. Because it was hidden by me.
Ve gene mantıksal olarak, cesedin neden bulunamadığını da biliyorum çünkü ben sakladım onu.
He's talking very logically.
Çok mantıklı konuşuyor.
The coroner, very logically... divided the case into six points... which in substance are as follows :
Yargıç, çok mantıklı bir şekilde davayı altı noktaya ayırdı ve bu özetle şu şekildeydi :
Logically, I can't understand you.
Neden böyle davrandığına mantıklı bir açıklama getiremiyorum.
Do you not at least admit that the whole weight of your authority must logically be directed against the government?
Tüm gücünüzün devlete karşı yönlendirilmiş olduğunu itiraf ediyor musunuz?
People don't always act logically.
İnsanlar her zaman mantıklı davranmazlar.
- Logically we'd have to imagine... - A God.
- Bir Tanrı.
I do only what is logically necessary.
Ben sadece mantığın gerektirdiği şeyi yapıyorum.
"As one who lives intensely, logically you..." I interrupted him
"Bu şekilde yaşayan biri olarak, bana yaptığın işin mantığını..."
Let's logically analyze this apparent lock of will-power on our part.
İrade gücümüzle olayı kendi açımızdan mantıklı bir şekilde analiz edelim.
She couldn't logically suddenly discover now that her honor's been compromised.
Mantık olarak, namusunun kirletildiğinin daha yeni farkına varmış olması beklenemez.
The acts of men carried over from past centuries will gradually destroy them logically... I, Alpha 60 am merely the logical means of this destruction
İnsanlığın geçmiş yüzyıllardan süregelen eylemleri onları aşama aşama yok edecek mantıksal olarak... Ben, Alfa 60 bu yokoluşa hizmet eden mantıksal bir aygıtım sadece.
Logically, we'll discover the intelligence which sent out the cube.
Mantıki olarak, kübü gönderen varlığı bulacağız.
I guess the rest of us assume that it's done quite logically.
Sanırım hepimiz bunun... mantıkla yapıldığını düşünüyoruz.
Therefore, logically, its report of the captain's guilt is infallible.
Bu mantığa göre kaptan da şaşmaz ve kesin olarak suçlu.
Logically, you must have a compelling motive.
Çok iyi bir sebebin olmalı.
Well, I hate to use the word, but, logically, with those kind of odds, you might as well stay.
Bu sözü kullanmaktan nefret ediyorum ama, mantıksal olarak, bu olasılıklarla, kalman mümkün.
And I will do whatever logically needs to be done.
Yapılması gerekenleri mantıklıca yapacağım.
There's really something I don't understand about all this, and maybe you can explain it to me, logically, of course.
Belki mantıklı olarak izah edebilirsin.
Logical decision, logically arrived at.
Mantıklı karara, mantıkla varıldı.
Logically, you should all be dead.
- Mantıki olarak ölmeniz gerekirdi.
Logically, it could work.
Mantıksal olarak çalışabilir.
Also, logically, there are a hundred variables, any one of which could put us in a worse position than we're in.
Ayrıca, mantıksal olarak, yüz değişik olasılık da var, bu olasılıklardan biri bizi şu anki durumdan daha kötü bir duruma itebilir.
Logically, as we move faster toward the sun, we'll move backward in time.
Mantıksal olarak, hızla güneşe doğru ilerlerken zamanda geriye akacak.
So they very cleverly design a procedure that is logically imperfect.
Bu yüzden çok akıllıca bir işlem tasarımında mantığı eksik kalıyor.
Without facts, the decision cannot be made logically.
Olgular olmadan, kararlar mantıkla yapılamaz.
Of course, the M-5 itself has not behaved logically.
M-5'in kendisi de mantıklı davranmadı.
Logically, that is the sort of trap M-5 should have set for them.
Mantıki olarak, bu M-5'ın kuracağı tarzda bir tuzaktı.
Technically, mathematically, logically, there are very limited possibilities for the hiding of one million bottles of wine.
Teknik, matematiksel, mantıksal olarak, bir milyon şişe şarabı saklayabilecekleri... çok az sayıda yer var.
I should be able to resolve this problem logically.
Bu sorunu mantıklı bir şekilde çözebilmeliyim.
- Logically, one must assume...
- Mantıki açıdan bakıldığında...
There, I've run rings round you logically.
İşte seni mantıkla çürüttüm.
If you are so nervous, logically you should know him personally.
Bu kadar telaşlandığınıza göre mantıken onu tanıyor olmalısınız.
Captain, logically the killer is in the ship.
Kaptan, mantıken katilin bu gemide olması gerekiyor.
I'll prove it to you logically.
Ben mantıksal olarak bunun olmayacağını sana kanıtlayacağım.
Then you arrive at this particular position where... ideally, logically and legally you are entitled... to have everything you need in order to get your thing on.
Ama öyle bir noktaya geliyorsunuz ki... müziğinizi yapabilmek için, mantıken ve kanunen... istediğiniz her şeyi elde edecek duruma geliyorsunuz.
Logically, we must assume they are created by the probe.
Mantıken, onların zihnimize dışarıdan sokulduğunu kabul etmeliyiz.
its own territory. Urbanism is this takeover of the natural and human... environment by capitalism, which... logically developing into absolute domination, can and must... remake the totality of space... as its own decor.
Urbanism is this takeover of the natural and human... takip ederek artik kendi özel dekorunun içindeki boslugun bütünlügüne yeniden biçim verebilir ve vermelidir.
He wants to see how well you can think and what you have learned in these two years and whether you can think logically.
Ne kadar sağlıklı düşünebildiğini ve bu iki sene içinde neler öğrendiğini ve mantıklı düşünüp düşünemediğini anlamak istiyor.
Now in order to solve this problem, to solve it logically you have one question, and only one.
Şimdi, problemi çözebilmen için, mantık yoluyla çözmen için,.. ... yalnızca bir soru hakkın var, yalnız bir.
So, logically- - If she weighs the same as a duck... she's made of wood.
Ve, mantık olarak- - ördekle aynı ağırlıktaysa... odundan yapılmış demektir.
Why can't we simply and logically divide the diamonds and go our separate ways?
Neden elmasları aramızda paylaşıp, kendi yollarımıza gitmiyoruz?
through logical progression... and, logically, my answer must be no.
mantıksal ilerleme çerçevesinde... ve mantıklı olarak da, yanıtım hayır olmalı.
From there on, things followed naturally, logically.
Ondan sonra işler mantıken olurunda gitti.
It's completely unprecedented that an agent is acting so logically.
Bir ajanın böylesine mantıklı hareket etmesi çok şaşırtıcı.
- People from this do not become lighter. We have to think logically.
Mantıklı olmalıyız...
Whose existence cannot be proven logically.
Bunlar mantıksal düzeyde kanıtlanamaz.
Let us look upon this logically.
Biraz mantıklı hareket edelim.
Logically and efficiently.
Mantıklı olarak ve etkili olarak.