English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Look at that thing

Look at that thing traducir turco

402 traducción paralela
Look at that thing.
Şu şeye bakın!
Look at that thing.
Şuna bakın.
Look at that thing, handing us the ha-ha.
Şuraya astıkları şeye bak.
- Look at that thing.
- Şu şeye bak.
- Look at that thing.
- Şuna bak.
Look at that thing.
Bir bak şuna.
- But look at that thing!
- Ama şu şeye bak!
My God, look at that thing.
Aman Tanrım, şuna bir bak.
Look at that thing.
Şuraya bakın.
Holy God, look at that thing!
Tanrı Aşkına, şu şeye bir bak!
Look at that thing I'm married to.
Evlendiğim şu şeye baksana.
Look at that thing move!
Bakın hareket ediyor!
Look at that thing.
Şu şeye bak.
Look at that thing.
Şuna bak.
Look at that thing on that guy's head.
Şu adamın başındaki şeyi gördünüz mü?
Wow, look at that thing.
Şuna bak!
Look at that thing.
Bu domuzu durdurulmalısınız.
I told them I need a new tractor. Look at that thing over there.
Yeni bir traktörün gerektiğini söyledim.
Look at that thing, he's got all the look like a plant from the bayou, then I don't know bayous.
Şuna iyice bir bak bataklıktaki bitkisinin dış görünüşünü tamamen aynı. Ama ben bataklıktan anlamam.
Look at the size of that thing.
Şunun büyüklüğüne bakın.
You can't just look at a person and tell a thing like that.
Yüzüne bakıp anlayamazsınız ki.
It's a sort of a thing that I've dreamed of owning someday. Every time I hit Las Vegas, I take a good look at it just to make sure it's still there. A motor court.
Bir gün sahip olmayı düşündüğüm gibi bir yer.
Only thing I want to look at is that helmet.
Görmek istediğim tek şey, bu kask.
I had to repair that wretched thing and now look at it, I can't see a thing!
Hiç bir şey göremiyorum.
I mean, look at that stock, stupid, brutal thing.
Yani şu ata bakar mısın, aptalca, fazlasıyla iri olmuş.
Gee, that thing makes you hungry just to look at it.
Vay, o şey sadece bakmakla insanı acıktırıyor.
When you hear that kind of thing, look at the person...
Böyle bir şey duyduğunda adama iyi bak.
Look at that big thing.
Şu koca şeye bakın.
Well, first thing I'm gonna do is take me a long look at that Pacific Ocean,'cause I been wanting to see that bugger all my life.
Hayatım boyunca görmek istedim çünkü.
– Look at the size of that thing!
– Şunun büyüklüğüne bakın!
Have a good look at the controls in that thing before you go down.
Aşağı inmeden önce, Kontrollere bir göz at..
I look at that round thing floating without bubbling, the setting sun in its wake.
"Kabarcık olmadan yüzen o yuvarlağa bakıyorum," "günışığında uyanıp."
Isn't that great? Look at this black thing here with the tiger on the back.
Kaplanlı olan siyaha bak.
And when I was there, Wally, I remember being in the woods... and I would look at a leaf, and I would actually see that thing... that is alive in that leaf.
Oradayken Wally, ormanda olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırladım ve bir yaprak aldım, onu, yapraktaki yaşamı gerçekten görebilirdim.
It's not the kind of thing that should we should, you know, look forward to, like it's hanging over our heads all day that we're gonna be in bed together at night. Right.
Doğru.
Look at that fucking thing.
Şuna bak.
She - you'll laugh when you look at this poor thing huddled in front of the fire and hear me say that it was for my good looks that Nancy loved me.
O - ateşin önünde çömelen bu zavallı şeye baktığınızda ve iyi göründüğüm zamanlarda Nancy beni sevmişti dediğimi işittiğinizde bana güleceksiniz.
- Look at that beautiful thing.
- Şu güzelliğe bak. Yürü!
You know, the best thing about you is that after looing at you, anything else I look at looks a helluva lot better
Biliyorsun, seninle ilgili en iyi şey, sana baktıktan sonra... baktığım her şeyin çok daha iyi görünmesi.
But if you were to look at this thing straight just for a moment, you might see that there's something going on out there!
Ama bir anlığına şu önündeki şeylere doğrudan bakacak olsaydın dışarıda bir şeyler döndüğünü fark edebilirdin.
Look at that goddamn thing.
Şu lanet olası şeye bak.
Don't look at me like - don't do that thing with your eyes.
Bana böyle bakma! Gözlerini dikip bana o şekilde bakma.
Don't give me that "lt's a dick thing" shit, either. Look at me!
Sakın bana bunun bir sik meselesi olduğunu söyleme!
Look, Al, we all appreciate the fact that you're insane and that you need a relaxing hobby, but maybe this gardening thing is just a little too challenging at this point in your life.
Al, deli olmanı ve rahatlatıcı bir hobiye ihtiyaç duymanı hepimiz anlıyoruz. Ama bu bahçe olayı hayatının bu aşamasında senin için çok zor olabilir.
Well, look at that corn. I haven't got a thing in the ground.
Şu mısırlara da bak.
The odd thing that you'll see is when you start looking at the back side, at the hollow side, because although it is in fact hollow, if you look at it, I think you'll agree that it looks solid.
İşin tuhaf kısmı arka kısmına, çukur kısmına baktığınızda fark ediliyor çünkü çukur olmasına rağmen, baktığınız zaman galiba siz de üç boyutlu göründüğünde hem fikir olacaksınız.
If you look at it, I think you'll see it doing a rather strange thing : it'll be alternating the side that seems to be nearer to you, will change.
Ona baktığınızda, tuhaf bir şey olduğunu göreceksiniz size yakın gibi görünen kenarı, değişecek.
Look at that! You can't do a thing about that, can you?
Elinden hiçbir şey gelmiyor, değil mi?
When you look at the big picture the only thing that really counts is friendship.
İnsan hayatının bütününe bakınca gerçekten önemli olan tek şey dostluk.
Well, no, it just occurred to me that I was suggesting you take a jar of vitamins, when the smart thing to do would be to leave the door open. Look at that.
Bence bir kavanoz vitamin almaktansa, yapılacak en akıllıca şey kapıyı açık bırakmak.
Get on out to that ranch, and have a look at this damn thing for ourselves.
Gidip şu lanet şeye çiftlikte kendi gözlerimizle bakalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]