Look at them all traducir turco
276 traducción paralela
- Look at them all.
- Şunlara bak.
Look at them all scrambling... like starving men for a crust of bread.
Kuru ekmek kapmaya çalışan açlar gibiler.
You gonna look at them all day?
Bütün gün onları mı izleyeceksin?
Look at them all.
SunIara bak.
just look at them all.
Şunlara bir bak!
Look at them all, they're...
Baksana şunlara, hepsi...
My God, look at them all.
Tanrı aşkına, şunlara bak.
- Televisions. Look at them all.
- Televizyonlar.
Look at them all.
Şunlara bak.
Look at them all, through the darkness I'm bringing.
Şunlara bir bak, hepsine karanlık getirdim.
God, look at them all!
Tanrım, şunlara bak!
So then I said to myself, " All right. If he wants to look at them, let him.
Ve sonra kendi kendime " Pekala, madem bademciklerime... bakmak istiyor, baksın.
Yeah, but look at all the fun you have training them.
Evet ama onları eğitmek çok eğlenceli.
The secrets of who you are and what has made you run away from yourself, all these secrets are buried in your brain. But you don't want to look at them.
Kim olduğun ve neden kendinden kaçtığın gibi sırların hepsi beyninde gömülü ama onlara bakmak istemiyorsun.
To look out there and see them all laughing, to hear that roar go up, waves of laughter coming at you.
Salona bakmak ve güldüklerini duymak. Yükselen kahkahalar, kulağına gelen kahkaha dalgaları.
Look at all them TV aerials sticking up like branches down there.
Şu kuru dallar gibi dikilmiş televizyon antenlerine bak.
Look at all them stars, Yeller.
Şu yıldızlara bak Yeller.
All my scrap books and stuff are in the rehearsal room and you can look at them and tell me what you think.
Bütün müsveddelerim ve diğer ıvır zıvır prova odasında. Onlara bir göz atıp bana ne düşündüğünü söyleyebilirsin.
Look at all them pigeons.
Şu kuşlara da bakın hele.
They've all asked me, every single one of them. And they look at me as if they don't believe me.
Hepsi sordu, tek tek sordular bana inanmıyormuş gibi bir halleri vardı.
I'm gonna build my house right there, so I can look down at all them spotted ponies.
İşte evimi tam oraya yapacağım. Ki tüm benekli atları görebileyim.
All women are beautiful, if you know how to look at them.
NasıI bakacağını bilirsen bütün kadınlar güzeldir.
I've got all your reports. We often look at them, don't we, love?
Onları hep kontrol ediyoruz değilmi aşkım?
Looks a little bit like one of them dance-hall girls down at the Hurdy Gurdy in Sunday but, well, they all look alike with the rouge on and their clothes off.
Birazcık salondaki dansçı kızlara benziyor ama ruj sürüp soyununca onların hepsi birbirine benzer.
Look at them doing all those contortions together with no clothes on.
- İyi de, böyle söylemene sebep ne? Pekâlâ, şunlara bir bak hepsi üzerlerinde elbise olmadan eğilip...
And when the war is over, they tend to go home or back to where they came from and expect people to look up to them and to look after them, which is not what people are going to do at all, nor what people ought to do.
Savaş bittiğinde evlerine ya da geldikleri yere döndüklerinde insanların onlara saygı göstermesini ve onlarla ilgilenmesini beklediler. Ki bu insanların hiçbir surette yaptığı bir şey değildi, buna mecbur da değildiler.
The broads, take a look at them and you say to yourself, "Where's this been all my life?"
Kadınlara bakıp "Bunca yıldır boşuna mı yaşamışım?" dersin kendine.
Look at all them people.
- Başka ne yapabilirim ki?
Look at all of them.
Şunlara bakın.
- Look at all of them!
- Şuna baksana!
Look at you... all dressed up like one of them.
Haline bak, onlar gibi giyinmişsin.
I don't have hundred eyes to look at all of them. Pity!
Yüz tane gözüm yok ki, hepsine bakayım.
Go! One, two, three, four, all of them in, and look at them fly.
Bir... iki... üç... dört.
- Shit, look at all them black folks.
- Vay be, şu siyahlara bakın.
Look at them, they're slouching all over the place.
Hepsi kamburu çıkmış gibi duruyor.
All I had to do was to look at them to see what was inside.
İçlerindekileri görebilmek için bakmam yeterliydi.
When you look at the other boroughs and compare them all... Brooklyn is larger and is the hippest of all of the boroughs.
Diğer semtlerle kıyasladığını zaman Brooklyn en büyük ve en modern olanıdır.
I bathe the sick and when they pay me... they ask to look at me... my legs or breasts... all of me, but I never let them touch.
Hastaları da yıkarım. Ve bana para verdiklerinde hep bakmak isterler. Bacaklarıma, göğüslerime, her yerime.
Hey, y'all. Look at them freaks gettin'busy on the dance floor.
Hey, şu manyaklara bakın nasılda dans ediyorlar.
At the beginning of the new era, life as a Q was a constant dialogue of discovery and issues and humor from all over the universe, but look at them now.
Yeni çağın başlangıcında, Q hayatı, keşifler üzerine kurulu olup, bütün evrende mizah hüküm sürüyordu, ama şimdi onlara bir bakın.
We talk about movies incessantly and I try to impress them with all my knowledge but I know when they look at me, I'm sure they see just an ageing housewife.
Filmlerden söz ediyoruz ve bilgimle onları etkilemeye çalışıyorum ama bana baktıklarında yaşlı bir ev kadını gördüklerine eminim.
And the schmutz is all dripping out, and.... Look at them!
Her taraf pislik içinde, ve.... şunlara bak!
Look at all them hot pants.
Tüm şu ateşli pantolonlara bakın.
Look at all these happy people studying. I hate them.
Onlardan nefret ediyorum.
Look at all them birds.
Şu kuşlara da bakın!
When you look for anything at all your chances of finding it are very good because of all the things in the world you're sure to find some of them.
Herhangi bir şey aradığınızda onu bulma ihtimaliniz çok yüksektir çünkü dünyadaki bunca şey arasında bunlardan bazılarını bulacağınız kesindir.
I've made some flashy folders with charts and all. They're for another product, and she won't look at them anyway.
Her neyse, gösterişli dosyalar hazırladım grafikler ekledim.
Look at all these cars, all with different people in them, each leading their own lives.
Şu arabalara bak. Hepsinde farklı insanlar var.
All the same, I'm gonna hand - deliver them to the lab in Washington... And expedite a P.C.R. To see if she's a match. Look at her.
Testleri Washington'daki laboratuvara elden göndereceğim ve onunkilerle uyuşuyor mu diye hızlı bir DNA testi yaptıracağım.
Bloody hell, look at all them knobs!
Vay canına, şu salaklara bir bakın!
All right, no, we could look at them.
Tamam tamam bakabiliriz.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at them 596
look at my face 104
look at you go 18
look at us 558
look at this guy 173
look at the bright side 75
look at him go 61
look at this view 22
look at this picture 28
look at this mess 66
look at my face 104
look at you go 18
look at us 558
look at this guy 173
look at the bright side 75
look at him go 61
look at this view 22
look at this picture 28
look at this mess 66