Looking around traducir turco
1,972 traducción paralela
Did you notice how she's kinda looking around for Jonah when she saw who was calling?
Arayanı görünce nasıl da Jonah'yı kolluyor.
I saw you looking around.
Seni etrafa bakarken gördüm de.
I love looking around.
Etrafa bakmayı seviyorum.
No, I'm just looking around...
Yok, ben öyle bakıyordum.
We go looking around.
Etrafa bakınalım.
I really haven't been looking around much.
Çok fazla bakmadım etrafa.
Uh, just looking around.
Sadece bakıyordum.
Stop looking around!
Etrafa bakmayı kes, seni pislik!
He just needed people out there looking around the desert.
Sadece çölde etrafı araştıran insanlara ihtiyacı vardı.
Okay, I'm going to put us in a high orbit, spend a little time looking around for the best spot before we put down.
Pekala, bizi dış yörüngeye sokacağım, orada biraz oyalanıp, iniş yapılacak en iyi yeri arayacağız.
Looking around at my fellow passengers, I have a sense of deja vu.
Etrafa, yolculuk ortaklarıma bakınca bir deja vu hissi geliyor.
Suddenly, it's run out of things to point at, there's nothing left. So, it's looking around for something.
Sonunda içine çekecek hiçbir şey kalmaz.
You got a little bored during your trial, you started looking around, and you thought... "What's the last place someone would look for stolen money in this town?"
Mahkeme sırasında sıkıldın, etrafa bakındın ve düşündün ki "Bu kasabada çalıntı parayı arayacakları son yer neresi olabilir?"
I can tell looking around none of you are from New York City. - Actually, I'm from...
Odada bulunan hiç kimsenin New York'lu olmadığını söyleyebilirim.
I'm looking around the room.
Odada etrafa bakınıyorum.
No, i don't believe yo why do you think he doesn't want me looking around?
Hayır, sana inanmıyorum. Babam neden böyle bir şey yapsın ki?
Hi, I saw you looking around.Can I help you find someone?
Merhaba, etrafa bakındığınızı gördüm. Bir şey arıyorsanız yardım edebilirim.
See, Monk was looking around at the art at the victim's house, and he noticed something.
Monk, kurbanın evindeki sanat eserlerini inceliyordu ve birşeyler farketti.
Coop and I stayed around looking for you, but, uh, you obviously went somewhere.
Coop ve ben seni aradık ama belli ki biyerlere gitmişsin.
When I was looking for you at the Abbey I decided to do some nosing around.
Kilisede seni ararken, etrafı biraz karıştırayım dedim.
Is that why you came around here looking for him?
Buralara onu aramaya bu yüzden mi geldin?
We had the entire night staff scattered around the hospital, looking.
Bütün gece nöbetindekiler hastanede onu arıyorduk.
And just looking at his face earlier, I did notice he had some crumbs just around his mouth... just on each side.
Ve daha önceden suratına baktığımda, ağzının hemen kenarında kırıntılar olduğunu fark etmiştim... her tarafında.
You know, I am almost starting to think that it's true, you know, because... because, look at these beautiful girls, they're just... They're just dancing around, and you're not even... You're not even looking at them.
Gerçek olduğunu da düşünmeye başladım, çünkü şu güzel kızlara bak dans edip duruyorlar, ama başını kaldırıp bakmıyorsun bile.
But i have a whole list of writers Who are hanging around, looking for favors.
Ama burada takılıp iyilik isteyen bir liste dolusu yazar var.
The concierge said you were looking for someone to show you around Phoenix.
Seni Phoenix'te gezdirecek birini aradığını söylediler.
I appreciate all of this, especially knowing how busy you are running around looking for that hothead, Christopher Sipes'wife.
Özellikle takdir ediyorum çünkü önemli Christopher Sipes'ın eşini aramak için çok yoğun olduğunu biliyorum.
I just spent, like, the whole morning trooping around stores looking for something to wear to this premiere party.
Ben sadece bütün sabahımı mağazalarda galada giyecek birşey arayarak geçirdim.
Allison is looking for someone to help out around the house
Allison evde kendine ve çocuklara yardım edecek
I even stabbed Katherine in the Candlewick while everyone was running around looking for Madison.
Candlewick'de herkes etrafta koşuşturup Madison'ı ararken Katherine'ı bile bıçakladım.
But it'll all turn around. I mean, the market is looking up.
Ama tersine dönecek, Yani piyasa düzelecek.
Me sitting around smoking weed is awesome but it's not gonna be what a team manager is gonna be looking for.
Oturup ot tüttürmem harika olurdu ama bir teknik direktörün oyuncuda arayacağı şey değil bu.
Oh, we were just looking around.
İlersi için bakıyorsunuz sanırım...
We were walking around, looking at the ocean and then I had to go to the restroom.
Orada geziyor ve okyanusa bakıyorduk... 78 00 : 05 : 37,305 - - 00 : 05 : 40,905... sonra benim tuvalete gitmem gerekti.
Any more, we'd just be standing around looking busy.
Ayrıca, çevreyi araştırırken meşgul durumda olacağız.
I was driving around for hours looking for her.
Saatlerdir onu arıyordum.
I'm Looking Around Your Apartment.
Dairene şöyle bir baktım.
I'm pretty famous around here for being an all-around good guy, friendly, decent looking, pretty smart.
Dost canlısı.. orta görünümde.. zeki..
We should start looking in the woods around the school.
Biz de okulun çevresindeki ormanlık alanda aramaya başlamalıyız.
Sorry, I messed around for ages looking for my wallet.
Kusura bakmayın, ben cüzdanımı ararken çok oyalandım.
You don't want to be around if Santora's friends come looking.
Eğer Santora'nın arkadaşları varsa, sizi arayabilirler.
And I'll pause it there, as some of the dads are looking a little bit green around the gills!
Ve burda durduracağım, bazı babalar kusacak gibi oldu da.
I can't go around looking like this in the Hamptons, like some high-society circus freak.
Hamptons'da bu şekilde gezemem,... yüksek sosyeteden bir sirk ucubesi gibi.
You know, looking around, I can kind of guess
Biliyormusun, etrafa bakarken, Nasıl olurda Byron Maint kokainden yakalanır diye tahmin yürüttüm.
It sent shock waves through the whole company. Our legal department was working around the clock... looking for a defense strategy.
Hukuki departmanımız savunma stratejileri hakkında çalışıyordu.
So, what part of that involves skulking around a phone booth, looking for lois?
Peki Lois'i bir telefon kulübesi etrafında beklemek bunun neresinde?
What that means is that every time you turn around anywhere, anytime, you will be looking at this.
Bunun anlamı da ne zaman, nereye dönsen yüzünü, bunu göreceksin.
Any of you cats seen two redneck-looking dudes around these parts yesterday?
İçinizdeki kedilerden herhangi biri, dün buralarda iki ırkçı tip gördü mü?
My father died courageously, with his family around him, looking up to him.
Benim babam cesurca öldü, ailesi yanında onunla beraberken.
Racin'around, looking for someone to shoot!
Ortalıkta koşturup vuracak birilerini arıyorsun!
Hey, your dad has been driving all around town looking for you.
Şehrin her yerinde baban seni arıyor.
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
looking 1024
lookin 41
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
looking 1024
lookin 41
lookie 51
looking good 543
looking for a job 23
looking for someone 66
looking sharp 44
looking forward to it 92
looking at you 61
looking guy 114
looking back 86
looking for you 158
looking good 543
looking for a job 23
looking for someone 66
looking sharp 44
looking forward to it 92
looking at you 61
looking guy 114
looking back 86
looking for you 158