English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Loos

Loos traducir turco

109 traducción paralela
Let's Go. Out Of The Way, Looky-Loos. My Name Is Marc St. James,
Çekilin yoldan meraklılar, adım Marc St James ve bu oyunda benim de rolüm var!
Where did April come up with that stuff about Adolph Loos and "organic form"?
April, Adolph Loos ya da organik formlarla ilgili onca şeyi nereden öğrenmiş?
Could I speak to Mr. Loos, please?
Evet, Bay Loos ile görüşebilir miyim?
Fuckin Loos was on the take, tried to kill me!
Şerefsiz Loos rüşvet yiyormuş! Beni öldürmeye çalıştı!
Your guy Loos, he's dead!
Loos. Adamın Loos öldü!
You don't understand!
Anlamıyorsun! Loos beni öldürecekti.
It was Loos killed Grazziola, Ted didn't do it!
Grazziola'yı öldüren Loos idi! Ted yapmadı!
- lt was Loos, he admitted it to me!
- Loos idi! Kendisi itiraf etti!
- What we're you doing with Loos?
- Loos ile ne işin vardı senin?
You can testify that he killed Loos.
Sen de Loos'u öldürdüğüne tanıklık edersin.
Maybe Loos was dirty.
Loos namussuz bir polis olabilir.
Why, were you in with Loos or something?
Neden? Loos ile ortak mıydınız yoksa?
Or was Loos a setup for me?
Yoksa Loos bana kurduğun bir tuzak mıydı?
Keep The Looky-Loos Out Of The Crime Scene.
Meraklıları olay mahallinden uzaklaştırın.
You looky-loos.
Sizi beleşçiler.
- Ah, they're looky-loos, window-shoppers.
- Ah, onlar sadece vitrin bakıyorlar.
And when he got to the boy's loos, they were all locked up... inexplicably.
Ve çocukların eşyalarını aldığında, hepsi kilitliydi... anlaşılmaz bir şekilde.
Hey when they catch me I loos the license for a year. what do I do without license as a mechanic?
Hey eğer yakalanırsam ehliyetime 1 yıl el konacak. Bir tamirci olarak ehliyetsiz ne yaparım?
Listen, you don't know where the loos are here, do you?
Tuvaletlerin nerede olduğunu biliyor musun?
Uh, I know, looky-loos.
- Biliyorum, bakanları da çekerim.
Oh, it's just one of those... Bloody loos.
O kahrolası tuvaletlerden biri işte.
What about the water in the loos?
Peki ya tuvaletteki su?
So we shut the loos down and set up emergency toilets.
Lavaboları kapatın, acil durum tuvaletlerini devreye sokun.
There's a bunch in the loos.
Tuvaletlerde bundan bir dünya var.
Then, one morning, in the loos, I grabbed a blade.. .. and cut myself here. Left flexor tendon.
Bir sabah elime bıçak alıp buradan kestim.
Why don't you duck into the loos and, kind of, kill two birds sort of thing.
Neden eğilmiyorsun ve, şey gibi, kuş avlar gibi.
She's hiding in the loos and drunk, so I'm sure she'll go easy.
Arkada saklanıyor, sarhoş. Eminim kolayca halledersiniz.
! Refurbishing the loos? !
Tuvalet temizliyorum!
- Where are the loos?
- Tuvalet nerede?
Relax, we're just looky-loos.
Rahatla, sadece bakmak için geldik.
Roger has to be near the loos.
Roger lavaboya yakın olmalı.
Herds of lookie-loos, any one of whom could be a Cylon.
Gezenti sürüsü ve herhangi biri Cylon olabilir.
We've taken precautionary measures, cordoned off the beach until the carcass can be dealt with, shut down US 17, cut down on the lookie-loos.
Gerekli önlemleri aldık. Leş ortadan kalkana kadar sahil kapatıldı. US 17 sahili kapatıp meraklı gözleri uzakta tutuyor.
- Checked the loos. He's not in men's or women's.
- Erkek ve bayan tuvaletlerine de baktım
But is was all good clean fun, that is until Herr Loos turned up.
Tabi Bay Loos ortaya çıkıncaya kadar bu sadece bir şakadan ibaretti.
The philistines will be up in arms, then Herr Loos will counter attack by saying that they're the real scandal.
Cahiller göklere çıkarılacak, sonra Bay Loos karşı saldırıya geçecek ve asıl skandalın onlar olduğunu söyleyecek.
All those Jodl's, those Loos's are... - One moment!
Şu ünlü Yodel'lar, Loos'lar, gerçekte bir avuç...
Oh, you looky-loos with your police-band radios and your free time.
Boş vakti çok olan ve polis telsizi dinleyen işsizlerden bolca var.
"Sophie wessex found pregnant." Um, "posh finds becks in the loos."
"Posh Beckham'ı Tuvalette Buldu"
We were just discussing the Battle of Loos.
Az önce Loos savaşını tartışıyorduk.
In spite of the cost, Loos was a victory.
Tüm kayıplara rağmen, Loos bir zaferdi.
OKAY. IF THE COLOGNE AND THE HAIR DYE AND THE SMILES AND THE SNIPPITY-LOOS HAVEN'T CONVINCED YOU,
Peki.Eğer kolonya, saç boyası, gülümsemeler,'snippity loo'lar seni ikna etmediyse...
helps keep out the lookie-loos.
her önüne gelenin partiye katıImasını engelliyoruz.
We've got looky-loos in both directions, Dan.
Her yönden olayi izleyenler var Dan.
Any nature-friendly loos around here?
Buralarda doğa dostu bir tuvalet var mı?
I don't do looky-loos.
Ama çocuğun yanında iş tutmam.
To cross the thin red line that separates the looky-loos from the stars, you had to be famous.
Yıldızlarla, sıradan insanları birbirinden ayıran ince kırmızı hattın ötesine geçebilmek için, ünlü biri olman gerekir.
Hey, how did these looky-loos get on my set?
Cornhole Stüdyoları mı? Bu çatlaklar setime nasıl girdiler?
It had us running through half the loos in Africa.
Afrika'daki tuvaletlerin yarısını dolaşmak zorunda kalmıştık.
We got looky-loos.
Gözetleyenler var.
Inmate lookie-loos hover.
Mahkumlar etrafında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]