English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Lost him

Lost him traducir turco

3,214 traducción paralela
I lost him.
Onu kaybettim.
Tim lost him at an early age.
Erken yaşta kaybetmiş onu.
- We lost him.
- Onu kaybettik.
Hugo, when I was really young, my brother was reckless and I lost him for a long time.
Hugo, ben küçükken ağabeyim düşüncesizdi ve onu uzun bir süreliğine kaybettim.
I lost him.
- Onu kaybettim.
The patrol car that was tailing Sam Rhodes, they lost him.
Millet, Sam Rhodes'un peşindeki devriye aracıyla konuştum... onu kaybetmişler.
Marston already lost him.
Marston onu bir kez kaybetti.
I lost him near Wrightson Hollow, so just start south of there.
Onu Wrightson Hollow yakınlarında kaybettim o yüzden aramaya güneyden başlayın.
You lost him?
Onu kayıp mı ettin?
- Are you kidding? You lost him.
- Dalga mi geçiyorsunuz?
He lost him when the perp buzzed into this building.
Fail şu binanın ziline basıp içeri girdiğinde onu kaybetmiş.
Damn it, we lost him.
Kahretsin, onu kaybettik.
I-I don't know how I lost him.
Onu nasıl kaybettim bilmiyorum.
The tv interview was canceled, which means you lost him, which means, assuming that Artie Hornbacher got his hands on Thorngate, our greatest weapon in the war on terror is out to the highest bidder as we speak.
Artie Hornbacher, Thorngate'i eline geçirdiyse teröre karşı savaştaki en büyük silahımızı şu anda en çok parayı veren kişiye satıyor olabilir.
We lost him.
Sanırım onu atlattık.
Uh, I, uh... I lost him, and, uh, I-I ran.
Onu kaybettim ve uzaklaştım.
I think we lost him.
Sanırım onu kaybettik.
It would appear as if I've lost him.
Galiba onu kaybettim.
I saw him when I was cleaning out the file room, but he crawled in here and I lost him.
Belgeleri düzenlerken gördüm fakat bir anda buraya kaçtı ve kaybettim.
We've lost him!
Onu kaybettik!
So not only had I lost Charlotte, I had lost Simon's $ 100. And now I had to help him face his dad on the golf course.
Sadece Charlotte'u kaybetmemişim gibi Simon'un 100 dolarını da kaybetmiştim ve şimdi ona golf sahasında babasına karşı yüzleşmesinde yardımcı olacaktım.
He was wandering alone, lost, and... I thought he was mine, and, um, I took him to the park'cause I thought he would like that, and then I went to get his medicine and when I came back I couldn't find him.
Etrafta kaybolmuş bir halde tek başına dolaşıyordu ben de onun benim olduğunu düşündüm sonra da onu parka götürdüm bundan hoşlanacağını düşündüm sonra ona ilaç almaya gittim ve geri geldiğimde onu bulamadım.
But now, I lost my connection to Him.
Ama şimdi, onunla bağımı kaybettim.
I was pushing him away from the only thing he knows, so he lost his nerve.
Onu tek bildiği şeyden uzaklaştırıyordum. Bu yüzden kendisini kaybetti.
He's been feeling extra vulnerable lately having lost Troy to the air conditioning repair school, so he's finally gonna let me practice my psych skills on him.
Troy Klima Onarım Okulu'na gittiğinden beri kendini daha da savunmasız hissediyor. Bu yüzden nihayet psikiyatrik hünerlerimi kendisinde uygulamama izin veriyor.
We've lost sight of him in the area of Richards and King.
Richards ile King arasında izlerini kaybettik.
That we shouldn't come looking, and since we lost the tablet, Kevin figures we don't need him.
- Onu aramamamızı ve tableti kaybettiğimize göre Kevin artık ona ihtiyacımız olmadığını düşünmüş.
'We've lost him.
Kaybettik.
Sac P.D. lost track of him six months ago.
6 ay kadar önce, Sacramento polisi izini kaybetmişti.
Uh, that they bolted, that we shouldn't come looking, and since we lost the tablet, Kevin figures we don't need him.
Gittiklerini, onları aramamamızı ve tablet olmadığına göre Kevin'e de ihtiyacımızın kalmadığını yazıyor.
Um, it means that, um, he'd lost a significant amount of blood, and he was going in and out of consciousness, so they took him straight into the O.R.
Şey ciddi miktarda kan kaybetmiş. Buraya şuursuz olarak getirildi bu yüzden doğrudan ameliyathaneye aldılar.
He's lost a few of his men, and I told him you could help.
Birkaç adamı kayıp ve ben de ona senin yardım edebileceğini söyledim.
Since we lost the tablet, Kevin figures we don't need him.
Tableti kaybettiğimize göre Kevin ona ihtiyacımız kalmadığını düşünmüş.
I bet someone's coming up to him claiming to be his long-lost brother like once a week.
Eminim haftada bir kere, biri çıkıp onun eski kayıp kardeşi olduğunu iddia ediyordur.
" Madam, under your feet, in the shadow, a man is there, who loves you, lost, the night veils him, suffering as a worm in love with a star.
" Ayaklarının altındaki gölgede, Seni seven, Bir adam var. Onu boğan bir gecede Bir aktrist'e, acı veren sıcak bir aşkı Kaybetti.
I lost track of him, and then one day... The tattoo just showed up on me.
İzini kaybettim ve bir gün dövme üzerimde beliriverdi.
I guess he was a walk-in, and Dr. Dozier said he couldn't see him, and the soldier just lost it.
Sanırım içeri girdi, Dr. Dozier meşgul olduğunu söyledi, sonra da asker kendini kaybetti.
Nick, we lost him.
- Nick, onu kaybettik.
In spite of you tipping him off, he lost.
Ona anlattıklarına rağmen, kaybetti.
Aside from the debts, he lost the people around him, got hurt, and was even betrayed.
Borçların yanı sıra, etrafındaki insanları kaybetti, incindi, üstüne üstlük ihanete uğradı.
Oh, my... Damn it, guys, we lost him.
Maalesef onu kaybettik.
Alicia, if you get a chance, tell him we lost our top client, Edelstein.
Alicia, eğer fırsat bulursan, en büyük müvekkilimiz, Edelstein'i kaybettiğimizi söyle
You think we lost him?
Sence ondan kurtulduk mu?
And then I asked him what he wanted, and then... he just lost it.
Sonra ben ona benden ne istediğini sordum. Bir anda kendini kaybetti.
They were closing in on him two years ago. They lost the scent. Now he's MIA.
İki yıl önce tam yakalanacakken izini kaybetmişler, şimdiyse kayıp.
Without him, your queen would still be lost.
O olmasaydı, Kraliçen büyünün etkisinden kurtulamayabilirdi.
In robbing him of his magic, you've lost yourself a powerful ally.
Büyüsünü elinden alarak güçlü bir müttefikini kaybetmiş oldun.
We lost track of him because of the outage.
Elektrik kesintisi yüzünden onun izini kaybettik.
You didn't ask him if he was lost?
Kayboldun mu, diye sormadınız mı?
Even more so now, I have to confess to him that I lost it while I was by your side.
Buna ek olarak, senin yanındayken neyi kaybettiğimi de itiraf etmeliyim...
At that time, Yukio got lost, and our Dad and I were searching for him around here.
O zaman Yukio kaybolduğunda babamla ikimiz her yerde onu aramıştık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]