Loved traducir turco
33,859 traducción paralela
I grew up in Texas and I loved animals.
Teksas'ta sürekli et yiyerek büyüdüm ve hayvanları çok severdim.
I always loved the companion animals I grew up with
Birlikte büyüdüğüm evcil hayvanları çok severdim.
All you need to really do is just walk up to them, you look them directly in the eye, and you say, "You are loved."
Tüm ihtiyacın olan üzerlerine yürümek ve doğrudan gözlerine bakarak "siz aşıksınız" demelisin.
- You are loved.
- Sen aşıksın.
- Did you just say "I am loved"?
- Sen bana "Aşıksın" mı dedin?
Zorn, you are loved.
Zorn, sen aşıksın.
- Yeah, just because you don't get to sleep or see your loved ones or feel the sun or do anything that brings you joy.
Evet, alt tarafı uykunu alamıyorsun, sevdiklerini göremiyorsun ya da gün yüzü göremiyorsun ve ya eğlenceli bir şey yapamıyorsun diye.
I'm sure she loved you very much.
Eminim seni çok seviyordu.
We came here for a vacation one July, and my little princess loved it.
Temmuzda buraya tatile geldik, ve küçük prensesim buraya bayıldı.
And now three families will have to bury their loved ones.
Ve şimdi üç aile sevdiklerini gömmek zorunda kalacak.
You know, I've always loved Halloween.
Cadılar Bayramı'nı hep sevmişimdir.
Loved it.
Bayıldım.
I could have told the mothers and the fathers, the uncles and the aunts, what had happened to their loved ones.
Sevdiklerine ne olduğunu annelere, babalara, amcalara, teyzelere anlatabilirdim.
Always told me that he loved me, could never accept it - accept him.
Hep beni sevdiğini söylüyordu, onu hiç kabullenemedim.
What I loved most of all is they've made it out of bits that they already had lying around in the factory.
En sevdiğim şeyse bunu fabrikada yatan parçalardan yapmaları.
As you may have noticed, the audience there applauding the tragic death of one of Britain's best-loved comedians, Jimmy Carr.
Farkına varmışsınız gibi, orada seyirciler trajik ölümü alkışlıyorlar Britanya'nın en sevilen komedyenlerinden Jimmy Carr.
The point is, I have always loved the spirit of the beach buggy.
Mesele şu ki ben hep sevmiştim Plaj arabasının ruhu.
You loved her, but now she is dead.
Onu seviyordun, ama şimdi o bir ölü.
So you loved ragnar when you married him?
Yani Ragnar'la evlendiğinde ona âşık mıydın?
And he loved you?
O da sana?
Of course I loved him!
Tabii ki ona âşıktım!
I just want to know if she's ever loved anyone except harbard.
Sadece Harbard'dan başkasını sevdi mi, onu bilmek istiyorum.
Of course she has loved someone else.
Tabii ki başkasını da sevdi.
She has always loved... Me?
Hep sevdiği biri var ben.
Look, I loved being an Avenger, but the Avengers are about saving the entire world.
Bir Yenilmez olmayı çok sevdim fakat Yenilmezler tüm dünyayı korumakla ilgileniyor.
You know, I couldn't say it out loud because I loved my father.
Yani, bunu dile getiremezdim, çünkü babamı seviyordum.
But if you love me, if you ever loved me, just give her to me.
Ama beni seviyorsan beni bu zamana kadar bir nebze sevdiysen onu bana geri ver.
"but Gideon was unafraid. He drew his sword and turned to face the evil Sorcerer, ready to save the people he loved."
"ama Gideon korkmuyordu kılıcını çekti ve kötü büyücüye döndü sevdiği insanları kurtarmaya hazırdı."
My father, he loved football more than anything.
Babam, futbolu her şeyden daha çok sevdi.
He loved it.
Orayı severdi.
Just think of a place that has all the things we loved about San Francisco : the Golden Gate Bridge, a prison island, world's curviest street.
San Francisco ile ilgili sevdiğiniz yerleri düşünün, Golden Gate Köprüsü hapishane adası, dünyanın en kıvrımlı yolları.
We watched The Manny. We loved it.
The Manny'i izledik.Bayıldık.
I loved you and you left.
Seni sevdim ve sen gittin.
She loved it.
Annen ona bayılırdı.
Anyway, she loved it.
Çok hoşuna gidiyordu.
I-I loved Bennett.
Bennett'i sevdim.
All right? He loved publicity.
Tanıtımı severdi.
He loved base-jumping.
Temel zıplamayı seviyordu.
Told her I loved her.
Onu çok sevdiğimi söyledim.
You said... You said I had to learn to... hide the things that I loved... if we ever wanted to make it out of there.
Sen bana... oradan çıkmak istiyorsam sevdiğim şeyleri gizlemem gerektiğini söyledin.
I loved it.
Bayıldım.
I hated that, but I loved the camaraderie.
Bundan nefret ediyorum, ama arkadaşlığınızı sevdim. Tamam.
When I think of the way I treated her, I... I loved her.
Ona nasıl davrandığımı düşünüyorum da... onu sevmiştim.
- Everyone loved her.
- Herkes onu çok severdi.
We loved each other.
Birbirimizi sevdik.
- Because I loved her.
- Çünkü onu seviyordum.
I loved him, too, you know.
Onu ben de seviyordum biliyorsun.
I loved her.
Onu seviyordum.
I guess I always figured he had to be, because I loved him so much.
Onu o kadar çok sevdim ki benim oğlumdur diye düşündüm.
Loved.
Seviyordum.
I loved you so much.
Seni o kadar çok seviyordum ki.