Medium rare traducir turco
212 traducción paralela
- Medium rare.
- Orta pişmiş.
- I like mine medium rare.
- Benimki orta pişmiş olsun.
Oh, I want no part of that bull, except on a plate, medium rare.
O boğadan hiç parça istemem, tabakta olursa başka, şöyle az pişmiş.
- Between medium and medium rare.
- Orta ile nadiren orta, arası.
About medium rare.
Orta-az pişmiş gibi.
A very good steak, medium rare, and the truth, which is very rare.
Çok iyi bir biftek, ki ortalama bulursun, ve gerçekler... ki zor bulursun...
Them as wants their hamburgers rare or medium rare better shake a leg.
Hamburgerlerinizi nasıl istersiniz? Az pişmiş diyenler parmak kaldırsın.
I would like a double thick roast beef sandwich, medium rare on rye bread, mustard on the top, mayonnaise on the bottom and a coffee, hot fudge sundae with a large bottle of diet anything.
Bir biftekli sandviç istiyorum, az pişmiş olsun... çavdar ekmeğiyle yapın, üstüne hardal, altına mayonez koyun... bir fincan kahve, bir dilim çikolatalı pasta ve bir şişe soda.
- Rare or medium rare?
MUTLU YILLAR Nasıl pişmesini istersiniz? MUTLU YILLAR Az pişmiş.
Okay, medium rare, mac.
Tamam, yarı pişmiş.
I've got one well done and two medium rare.
Bir iyi pişmiş iki de yarı pişmiş var.
Medium rare coming up.
Yarı pişmiş geliyor.
Medium rare, please.
Eti az pişmiş olsun, lütfen.
Drop it, Reverend, or you'll be medium rare.
At onu Peder, yoksa az pişmiş olacaksın.
Oh, medium rare, a little pink inside.
Orta kıvamda, içi biraz pembe kalsın.
I'll have mine medium rare, please.
Benimki az pişmiş olsun lütfen.
I'll have a burger, medium rare, coffee.
Bir hamburger, orta pişmiş, bir kahve alacağım.
Medium rare.
Orta boy.
- Medium rare.
- Hiç fena değil.
Medium rare!
Orta pişmiş olsun!
A Coke, cheeseburger and fries, medium rare on the burger,
Bir kola, çizburger ve kızartma, köftenin üzerine az pişmiş...
Gimme a steak, medium rare Hey, Baldy!
- Bir biftek veri orta pişmiş olsun - Hey, keltoş!
Medium rare, well done. What the fuck?
Orta nadir veya hiç değil, önemi yok.
I would like a couple of hamburger patties, Medium rare, green salad and a cup of black coffee.
Ben de bir çift hamburger köftesi orta az pişmiş olsun, yeşil salata ve bir fincan sade kahve alayım.
- Medium rare.
- Az pişmiş. Orta az.
Medium rare.
Orta az pişmiş.
- Make that medium rare.
- Şu orta pişmişi az pişmiş yapalım.
Colonel likes his medium rare, a couple of lunch salads, blue cheese dressing.
Albay öğleyin salata, mavi peynir sosu ve orta pişmiş, seviyor.
- Ready, medium rare.
- Hazır mısın, orta az pişmiş.
I'd like a steak, medium rare, three fried eggs over, French fries, and coffee, please.
orta pismis bir biftek, uc kizarmis yumurta, kizarmis patates, ve kahve istiyorum.
On second thought, medium rare.
Vazgeçtim, orta olsun.
I Tell You What, I'm Going To Have A Cheeseburger Deluxe, And Make That Medium Rare.
Bir çizburger menüsü alacağım ve az pişmiş olsun.
Just bring us those three, medium rare, all the fixings.
Orta iyi pişmiş olsun. Bütün mezeleri de getirin.
Rare, medium, well-done, and overdone.
Az pişmiş, iyi pişmiş, çok pişmiş.
- Well, medium rare will do.
Elimden gelenin en iyisini yaptım.
Hey, Pearl, medium-rare on my steak and not much butter on my potatoes.
Pearl, bifteğim orta pişmiş patatesim az tereyağlı olsun.
- Two chops, medium and rare.
- İki pirzola, orta ve az.
- Would you like yourself medium-rare?
- Çok pişmiş olmak mı istersin?
- Medium-rare.
- Orta pişmiş.
Medium, rare, or well done?
Orta pişmiş, az pişmiş ya da iyi pişmiş?
The lady and I will have a steak sandwich, medium-rare, please.
Bayanla beraber biftekli sandviç alacağız, az pişmiş olsun lütfen.
Steak sandwich, medium-rare.
Biftekli sandviç, az pişmiş.
Mother's is medium-rare, and Kathy's is medium-rare.
Annem ve Kathy orta pişmiş istiyor.
Rare, or medium?
İngiliz usulü mü, yoksa normal mi?
That's a medium. This is a rare.
Bu orta bu da az pişmiş.
- Medium and rare.
- Orta ve az pişmiş.
- Medium-rare all right for everybody?
- Herkes orta pişmiş mi?
Medium rare?
Bunu az pişmiş sever misin?
And he had a face like a medium-rare cheeseburger.
Yüzü az pişmiş peynirli köfte gibiydi.
medium-rare.
Az pişmiş.
Even medium-rare goanna.
Orta pişmiş bir kertenkeleden bile.