Middle traducir turco
28,032 traducción paralela
Um... So I've been thinking about the trip, and, um... I don't think it's fair to put Trixie in the middle of our problems, you know?
Geziyi düşünüyordum da, bence Trixie'yi sorunlarımızın ortasına sokmamıza gerek yok, anlatabildim mi?
Have you considered how your fighting affects those caught in the middle?
Bu durumun aranızdakileri nasıl etkilediğini hiç düşündün mü?
A dog ran into the middle of the road.
Köpeğin teki yolun ortasına koştu.
But an angel buried somewhere deep in the middle.
Arada sıkışıp kalmış bir meleksin.
Probably in the middle of some three-way, like nothing happened.
Muhtemelen hiçbir şey olmamış gibi üçlü yapıyordur şimdi.
Lucifer, you can't just steal food in the middle of the precinct.
- Lucifer karakolun ortasında yiyecek çalamazsın. - Niye?
And then you just cut a hole in the middle for the egg.
Sonra ortasına yumurtayı koymak için bir delik açıyorsun.
I thought an unmarked grave in the middle of nowhere would be safe enough.
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, işaretsiz bir mezarın güvenli olacağını düşünmüştüm.
A filled-in hole in the middle of nowhere, which no one would've possibly found if not for you.
Eğer sen olmasan kimsenin bulamayacağı kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeki üstü kapalı çukura koydum.
What made you move out to the middle of nowhere?
Ne seni bu hiçliğin ortasına getirdi?
Kind of in the middle of something.
Bir işin ortasındayım.
Out here in the middle, there's nothing a parent looks forward to like our kids coming home from college for the summer.
Burada Middle'da ebeveynlerin en çok beklediği şey yazın çocuklarının okuldan dönmesidir.
What are you doing out here in the middle of the night?
Gecenin bir yarısı burada ne işiniz var?
Well, if you two would give us a reason to trust you, we wouldn't have to run around in the middle of the night, looking for you in a ditch.
Size güvenmemiz için bir sebep vermiş olsaydınız gecenin bir yarısı sizi kanalda arıyor olmazdık.
- Two cars in the driveway middle of day, no one's home.
Öğlen yolda iki araba var, evde kimse yok.
Hey, remember when you puked orange in the middle of color wars?
Renk savaşının ortasında turuncu renk kusmuştun, hatırlıyor musun?
I can hardly breathe with that thing... and we're in the middle of nowhere.
O şeyle zar zor nefes alıyorum... ve bir hiçliğin ortasındayız.
It won't be robots rising up to slaughter us in our beds, it's machines sending silent messages in the middle of the night when no-one else is looking.
Bizi yatağımızda katledenler robotlar olmayacak kimse bakmazken gecenin bir köründe sessizce mesajlar gönderen makineler olacak.
Nothing, except maybe my middle finger.
Hiçbir şey. İsterlerse orta parmağımı alabilirler.
The simple truth is, that with the wilful looting and destruction of religious and historical monuments throughout the Middle East, priceless artefacts are being traded on the black market by thieves and opportunists.
Gerçek şu ki, kendini bilmez yağmacılar yüzünden Orta Doğu'nun başından sonuna kadar dini ve tarihi eserler yağmalandı. Ve paha biçilmez sanat eserleri hırsızlar ve fırsatçılar tarafından karaborsa'da el altından ticareti yapıldı.
That's a hell of a middle name. No, my middle names are Diane Elizabeth.
Bu nasıl baba ismi böyle hayır, benim baba ismim Diane Elizabeth.
I'll lead, you in the middle,
Ben önden giderim, sen ortada kal,
The other day, Mrs Christie, she found me in the middle of the kitchen floor.
Bir başka gün, Bayan Christie beni mutfak ortasında yerde buldu.
Yeah, it's-it's the fusion of early to middle... demotic, I think?
Evet, ortasındaki erimiş bölge... halka ilgili, galiba?
Pretend to be elves traveling across Middle Earth.
Orta Dünya'ya seyahat eden elfler gibi davranırdık.
Actually, I was thinking. And right in the middle of a good dream, like all at once I wake up from something that keeps knocking at my brain. Before I go insane, I put a pillow to my head.
Aslında, düşünüyorum da ve iyi bir rüyanın tam ortasında kafamı patlatan bir şeyle aniden uyanınca hepten çıldırmadan önce, yastığı kafaya koyunca gizlediğim kelimeler, çığlıklarla çıkmaya başlayınca...
Middle of the skull, any angle.
Her hangi bir açıdan, kafatasının ortasına.
Both in the middle of online shit storms.
İkisi de internetten belayı üstlerine çekmiş durumdalarmış.
Max, I try like hell to be fair to your father and not put you in the middle.
Max seni zor duruma sokmamak için babana karşı olabildiğince adil davranmaya çalışıyorum.
And then, right in the middle of doing a big split, brown poop squirted out of her butt all over the perfect white leotard!
Sonra tam bacağını kaldırırken beyaz elbisenin her yerini kahverengi kakasıyla kapladı!
I think we should start in the middle right here.
Sanırım burada ortadan başlamalıyız.
Even though the world has changed, we can't have unisex bathrooms in middle school.
Dünya değişmesine rağmen ortaokullarda unisex tuvalet açamıyoruz.
That sounds like middle school.
Ortaokulda olur bunlar.
Middle school girls are fucking disgusting.
Ortaokullu kızlar iğrençler amına koyayım!
She's just weirded out by the middle school girls.
Ortaokul kızlarının davranışları tuhafına gitmiş.
I will leave it incomplete in the middle!
Yarısında tamamlamadan bırakacağım!
He behaved as if he were contemplating something shameful deserting his beloved patients in the middle of the night for the fleshpots of Bath!
Gecenin bir yarısı aşığıyla kaçarak... sevgili hastalarını terk edeceği için... utanç içindeydi!
Chasing a man and his family out of their home in the middle of the night?
Ama gecenin bir yarısı bir adamı ve ailesini evlerinden kovalamak?
It's the middle of the fucking day, Gilberto.
Lanet olası günün orasındayız, Gilberto.
- Or cars that have their engine in the middle.
- Motoru ortada olanlar...
Okay, good,'cause it's right in the middle of traffic anyway.
Süper, zaten trafik çok fena burada.
Those are my two middle names.
Benim lakabımdır bunlar.
And sometimes, in the middle of the night, starts to make this strange sound.
Ve bazen, gece yarısında, tuhaf sesler çıkarmaya başlıyor.
Been lookin'at a lot of middle schools.
İnternette ortaokullara bakıyor.
I'm just in the middle of something. - Oh.
- Ben şu an bir şeylerin ortasındayım.
Listen... Like in all businesses, I'm gonna eliminate the middle man.
Dinle, herhangi bir işte olduğu gibi, komisyoncuyu aradan çıkaracağım.
It would be if several witnesses didn't see Swagger in the middle of the melee.
Ama kavga ortasında Swagger'i gören bazı tanıklar varmış.
What bastard is howling out there in the middle of the night?
Gecenin bir yarısı dışarıda hangi p * ç inliyor?
You leave for the Qing Dynasty in the middle of next month.
Önümüzdeki ayın ortasında Qing Hanedanlığı'na gidiyorsun.
Dude, we're kind of in the middle of something.
Burda bir işin ortasındayız.
- Who keeps a pet in the middle of an animal apocalypse?
- Kim böyle bir kıyamette evinde hayvan besler?