Might be traducir turco
50,064 traducción paralela
It might be an idea to get something down, if you can, Dr Carmichael.
Dr. Carmichael, mümkünse not etmeniz iyi olur.
During the time you worked with him, until he was arrested, did your colleague display any behaviour that led to concerns that he might be unstable psychologically? No.
Onunla çalıştığınız süre boyunca, yakalanana kadar, meslektaşınız, psikolojik olarak dengesiz olduğunu düşündürebilecek herhangi bir davranışta bulundu mu?
Could you tell us, Dr. Sadiq, how a personality disorder might be displayed in a patient...
Bize söyleyebilir misiniz, Dr Sadiq, bir kişilik bozukluğu bir insanda nasıl görünür...
To be clear, Dr. Sadiq, in a personality-disordered individual, such as the type you're describing, could an argument or a physical threat substantially impair their ability to keep a grip on what a reasonable response might be?
Açık olmak gerekirse, Dr Sadiq, kişilik bozukluğu olan bir bireye, sizin anlattığınız gibi bir bozukluğu olan, bir tartışma veya bir tehdit kendilerini kontrol etme yeteneklerine zarar verip mantıklı düşünmelerini engelleyebilir mi?
Well, any idea who this eyewitness might be? None.
Görgü tanığının kim olduğu hakkında bir fikrin var mı?
Did you ever stop to think, Hope might be better off without'em?
Hope onlarsız daha iyi olabilir diye durup bir düşündün mü hiç?
According to this, there might be one left.
Ama burada yazdığına göre geriye biri kalmış olabilir.
This is just to talk about struggles and our victories and... any other issues you might be having here in the house.
Bunda sadece mücadelelerimiz ve zaferlerimizden konuşuyoruz ve evde yaşayabileceğiniz başka sorunlardan.
We thought it might be good for her to heal that relationship.
O ilişkiyi düzeltmesinin iyi gelebileceğini düşündük.
Atkins said you might be getting out, working for some fancy contractor.
Atkins çıkıp çıkabileceğini söyledi. Bazı fantazi müteahhitler için çalışıyorlar.
I imagine any demotion might be construed as sexual harassment.
Herhangi bir kıdem düşüşünün cinsel taciz olarak yorumlanabileceğini düşünüyorum.
The police might be tracking our phones.
Polis, telefonlarımızı takibe almış olabilir.
Because I understand why Laurel might be acting like a little bitch right now, but not you.
Çünkü şu an Laurel'in neden küçük bir fahişe gibi davrandığını anlayabilirim ama senin değil.
So, while one nightmare might be over, we are still deep in the middle of another.
Bir kâbusumuz bitmiş olsa bile bir diğerinin hâlen ortasındayız.
Might be our best option.
En iyi seçeneğimiz bu gibi.
I mean, maybe just get them to acknowledge it, which might be even worse.
Belki durumu kabul etmelerini sağlarım. O daha da kötü olabilir.
You're upset about the home invasion and you're tying yourself up in knots because the love of your life, the father of your baby, might be alive.
Evinize zorla girildiği için üzgünsün ve hayatının aşkı bebeğinin babası hayatta olabilir diye dokuz doğuruyorsun.
Look, the airport might be the right choice, but I trust my instincts.
Bakın, havaalanı doğru seçim olabilir ama içgüdülerime güveniyorum.
Battery might be dead, so you might need - all of you to push.
Aküsü bitmiş olabilir, o yüzden hepinizin itmesi gerekebilir.
There might be a third option.
Üçüncü bir seçenek de olabilir.
You know, might be something to be said for settling down.
Yola gelmek için söylenebilecek bir şeyler vardır belki.
Killing you might be a lot more satisfying.
Seni öldürmek çok daha tatmin edici olabilir.
There might be something here.
Burada bir şeyler olabilir.
The universe might be trying to give you a little gift.
Evren sana küçük bir hediye vermeye çalışıyor olabilir.
We think the world might be ready to embrace such a violent concept in the near future, which means the race could be seen around the entire planet.
Yakın gelecekte, dünyanın böyle bir vahşet içerikli yayını kabullenebileceğini düşünüyoruz. Bu da yarışın tüm dünyada izlenebileceği anlamına geliyor.
This thing might be slow, but nothing beats the blood mileage.
Bu araba yavaş olabilir ama az kan yakıyor.
We're not even sure what the longterm consequences might be.
Uzun sürede ne gibi etkiler yaratacağından emin bile değiliz.
Hey, might be home late tonight.
Bu akşam geç kalabilirim biraz.
Heart might be an evil corporation, but their tech is top notch.
Heart kötülük yayan bir holding olabilir ama teknoloji konusunda zirvedeler.
Looks like we might be here for a little while.
Görünüşe göre bir süre daha burada olacağız.
Um... you think there's anything you might be able to give me?
Acaba bana verebileceğin bir şeyler var mı?
I hate to say it, But I think it might be time to kill the lights.
Böyle olsun istemezdim ama artık ışıkları kapatmamız gerekiyor.
Oh, no, I might be a while.
Hayır, uzun sürebilir.
But I think it might be worth getting on the phone with him yourself, just to explain that her accusations are unfounded.
Hayır, biliyorum ama bence telefonda görüşmeye değer. Suçlamalarının asılsız olduğunu kanıtlamak için.
Jace might be his only hope, and for all we know Valentine and the Circle have already found him.
Jace onun tek umudu olabilir ve Valentine ile çember onu zaten bulmuş olabilir.
Besides... what angle could I possibly have in coming here and telling you that it looks like your brother might just be alive?
Ayrıca buraya gelip, kardeşinin belki de yaşıyor olduğunu sana söylemekte benim ne çıkarım olabilir ki?
Like they might get lives and be semi-interesting people.
Bir hayat kurup yarı ilginç insanlar olabilirlermiş gibi.
Because you wouldn't want too much pus and then it'd be like pure pus, people might object.
Çünkü belli bir orandan fazla iltihap olursa süt yerine iltihap satarsınız insanlar itiraz edebilir.
One of the very effective ways that the dairy industry promotes its products is to reach children because kids are impressionable, they're gonna be consumers for their entire lives, and you might as well get'em while they're young.
Günlük gıda endüstrisinin ürünlerini en etkili şekilde teşvik edeceği yollardan biri, çocuklara ulaşmaktır. çünkü çocuklar kolay etkilenirler, tüm hayatları boyunca tüketici olurlar ve onları küçükken elde etmeleri iyi olur.
And they might not be as understanding as me.
Ve benim kadar anlayışlı olmayabilirler.
"Smart" might also be a compliment your daughter likes to hear.
"Akıllı" da kızının duymaktan hoşlanacağı bir iltifat olabilir.
We might actually be someone else.
Aslında biz başka biri olabiliriz.
For all you know, Rebecca might already be on OkCupid or dating.
Belki de Rebecca OkCupid'e zaten kayıtlıdır ya da birileriyle çıkıyordur.
And if your friends and your teachers and good ol'Mom and Dad hadn't been so repressed, you might just be sitting at home right now, enjoying your supper from a TV tray.
Arkadaşlarınız, öğretmenleriniz sevgili anne ve babanız dürtülerini o kadar bastırmış olmasalardı şu an evinizde olabilirdiniz. TV karşısında yemeğinizin tadını çıkarıyor olurdunuz.
I might not be able to blow you up, but let's see what happens if I fry your brains for an hour or so.
Sizi havaya uçuramayabilirim. Ama bir saat civarı beyninizi kızartırsam ne olacak görelim.
Pretty sure that some of you out there might just be able to relate, but this morning we begin with the most frightening words in all of blood drive :
Eminim ki bazılarınız bu durumu anlayacaktır. Bu sabaha Kanlı Yarış'taki en korkutucu sözlerle başlıyoruz. Planlarda bir değişiklik oldu.
It might still be smoking.
Hâlâ üzerinde duman tütüyor olabilir.
I'm gonna be alone, I might as well be alone here.
Yalnız kalacaksam burada yalnız kalmayı tercih ederim.
Might not be a bad idea.
Pek de fena bir fikir değil.
Dude, we're gonna be in this car for a really long time, so you might as well play along.
Dostum, daha çok uzun süre bu arabada olacağız ayak uydursan iyi edersin.
Might even be released soon.
Yakında taburcu da olabilir.