Mono traducir turco
413 traducción paralela
Scate mononiscoliosis a woman with stones in the kidney or?
Neden kendine gerçek hastalığı olan bir kadın bulmuyorsun? Mesela mono ya da safra taşı olan birisini.
The mono... one-track railway is in the Thames.
- Bir vagon suya düştü
The very thought of cantors in stereo instead of a mono cantor appeals to me.
Mono-kantor yerine stereo kantorlar düşüncesi bana cazip gelir.
- Don't you have this in mono?
- Bu plağın monosu yok mu?
Oh, yes, it does, on the bottom of the box
Yazıyor, kutunun altında, mono sodyum glütamattan sonra.
For instance, the people of Cheron must have once been mono-coloured.
Örneğin, Cheron halkı belki de bir zamanlar tek renkliydiler.
You've come up with mono-coloured trash, do-gooders and bleeding hearts. You're dead, you half-white.
Tek renklilerin zırvalarıyla, iyilik safsatalarıyla buraya vardın.
You got to eat, man, or you'll die of mono.
Yemelisin, ahbap, yoksa ölürsün.
Last victory... KO'd Mono Rodriguez in the third.
Son galebesi Manu Rodriguez'e karşı üçüncü rauntta nakavtla olmuş.
That's El mono. I told you.
Sana söylemiştim.
No, I had mono once, though.
Hayır. Öpücük hastalığı geçirmiştim ama.
Water, salt, monosodium glutamate.
Su, tuz, mono sodyum glutamat.
Nakushita mono ga amari ( There are too many things I have lost )
"Mahrum kaldıklarım o kadar çok ki"
I was under fire, my body riddled with shrapnel, malaria, mono... wet socks.
Ateş altındaydım, vücudum şarapnelden delik deşik olmuştu, sıtma, tekli... ıslak çoraplar.
It says in the book that since medieval times... the original mono portal structure has remained unaltered.
Bayan Brückner. Kitap diyor ki, yapı mono portal. Orta Çağlardan beri burası tek giriş ve çıkış.
When the hydrolysed protein and monosodium glutamate reserves ran out, food would rot in its packets.
Mono sodyumlu hidrolikleştirilmiş proteinler bittiğinde yiyecekler paketlerinde çürüyecektir.
Remember that she's seeing it in stereo, we're only seeing what one of her two eyes is seeing, so we're seeing it in mono.
Gördüklerinin iki yönlü olduğunu unutmayın biz sadece onun iki gözünün gördüğünden birini görüyoruz yani tek yönlü görüyoruz.
I thought I had mono for an entire year.
Bir yıl için mono hastalığına yakalandığımı düşünmüştüm.
Mono- - D'oh!
Raylı-- -
You can get mono from riding the monorail.
You can get mono from riding the monorail.
So then,'mono'means'one,'and'rail'means'rail.'
Demek ki, "mono" demek "tek" demek. ... ve "ray" demek "ray" demek.
I'm the best mono-thingy guy there ever was.
Ben bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi raylı zımbırtı herifiyim.
Our name for mono-forms like yourself who will never know the joys of the Great Link.
Hiçbir zaman Büyük Bağın hazzını tadamayacak sizin gibi tekil forma sahip kişilere verdiğimiz ad.
"sotto fureru mono motomeru koto ni muchuude"
100 ) } Sotto fureru mono 100 ) } Motomeru koto ni muchuu de
I was out for two weeks with mono.
İki haftadır yalnızdım. Yorum yapmayın, lütfen.
Reading mono-polar charges, high frequency.
Yüksek frekanslı mono-polar patlamalar tespit ediyorum.
Sotto fureru mono Desperate for something to touch...
Umutsuzca bir şeye dokunmak için...
Sotto fureru mono Desperate for something to touch... Motomeru koto ni muchu de A moment of kindness like that in a dream..
100 ) } Sotto fureru mono 100 ) } Motomeru koto ni muchuu de
I wanna beat you when you can't blame it on the broken nose or the buzzer or the fact that you might have mono.
Kırık burnunu, hakemin düdüğünü ya da mono olduğunu suçlamadan seni bir kez yenmek istiyorum.
I have mono.
Ben de mono var.
- So it's just mono.
- Sadece öpücük hastalığı.
- Mono?
- Öpücük hastalığı mı?
Mono.
Öpüşme hastalığı.
I never had mono.
Asla öpücük hastalığım olmamış.
Lost while searching for something soft your honest eyes show that you haven't realized your fate.
100 ) } Sotto fureru mono 100 ) } Motomeru koto ni muchuu de 100 ) } Unmei sae mada shiranai 100 ) } Itaike na hitomi
I was so lucky, getting mono.
Mono diyetini yaptığım için çok şanslıydım.
I had mono.
Hastalanmıştım.
I love you... How to mono act?
"seni seviyorum"... tek başına nasıl yapılır?
Mono - D'oh!
Mono...
You let one case of mono stop you.
Önemsiz bir şeyin seni engellemesine izin verdin.
Why couldn't it have been mono or herpes?
Neden tek yada yok olan bir yetenek olamadı?
I told you, it wasn't mono. I had the flu.
Sana söyledim, mono değilmiş, nezle olmuşum.
What does mono feel like?
Mono nasıl bir hastalıktır?
I've never had mono.
Hiç mono olmadım.
Carl, I'm sure you don't have mono.
Carl, eminim mono değilsin.
- I have mono.
- Mono oldum.
Mono?
Mono?
I know a guy who had mono for 7 months.
Mono olup, 7 ay iyileşmeyen birini tanıyorum.
- Meghan has mono.
- Meghan mono oldu.
- Oh, God, I had mono freshman year.
- Tanrım, ilk yılımda ben de olmuştum.
150 ) } You just look solely at me and smile 150 ) } Sotto fureru mono motomeru koto ni muchuu de
Umutsuzca bir şeye dokunmak için... Bir rüyadaki şefkatli bir an gibi...