My bed traducir turco
5,530 traducción paralela
What's wrong with my bed?
Neyi var yatağımın?
You've never even seen my bed.
Yatağımı görmedin bile.
In my bed! Don't you yell at me.
Bağırma bana!
She was in my bed with her throat slashed. Oh, Jesus.
- Boğazı kesilmiş halde yatağımda yatıyordu.
It's an animal in my bed,
Yatağımda bir hayvan var.
And just when I got into the doorway to my bed-bedroom, I had the sensation of being, literally, sucked up against the ceiling.
Yatak odama dogru gidiyordum ve..... tavana dogru cekildigimi hissettim.
You sat by my bed for months, and you never stopped believing.
Aylarca başucumda oturdun ve inanmaktan asla vazgeçmedin.
You're not staying in my bed, are you?
Yatağımda yatmayacaksın değil mi?
I was looking for something to read... and I found these old books under my bed.
Okuyacak bir şeyler arıyordum... Ve yatağımın altında o eski kitapları buldum ve birini aldım.
And yet you're sitting on my bed.
Evet ama yine de şuan benim yatağımın üzerinde oturuyorsun.
I wet my bed. My blanket is wet.
Yatağımı ıslattım, çarşaflar ıslak.
I wet my bed.
Yatağımı ıslattım.
In my bed, filled.
Yatağımda, içi dolu olsun.
He goes at the bottom of my bed to make sure the bad ones don't come in.
Uyurken yatağımın altında duruyor. Kötülerin gelmediğinden emin olmak için.
Mendoza betrayed his country for a handful of gold and a place in my bed.
Mendoza bir avuç altın için ülkesine benim yatağımda bir yere ihanet etti.
I have a swing over my bed.
Yatağımın üstünde bir salıncak var.
My bed my daughter what's next?
- O benim yatağım kızım, Bir sonraki adım nedir?
- No I can't stop thinking about Bokassa sleeping in my bed!
- Şu Bokassa aklıma gelince. Uykum kaçıyor.
And as long as I said all the right things, I could be back in my bed tonight.
Doğru şeyleri söylediğim sürece akşama yatağımda uyuyabilirim.
You know Max is still sleeping in my bed?
Max hala benim yatağımda uyuyor biliyor musun?
He slept in my bed.
Benim yatağımda yattı.
I smell lesbians in my bed last night.
Dün gece yatağımda lezbiyen kokusu aldım.
This is my bed, my desk, and-and my wardrobe.
Bu benim yatağım, benim masam, benim gardrobum.
♪ Tied to my bed ♪
Yatağıma bağlandım
- Did you take the knives from my bed? - No.
- Yatağımdan bıçakları aldın mı?
Join the party, Abe- - there's plenty of room in my bed... once they take the railings down.
Partiye katıl Abe- - yatağımda yeterince yer var... bir kez olsun korkularını aş.
For now it is my bed he sleeps in.
Şimdilik, uyuduğu yatak benim yatağım.
But you want to play house and wake up in my bed and have my son, Michael, start thinking of you as a dad...
Ama sen evcilik oynamak, yatağımda uyanmak istiyorsun ve oğlum Michael seni babası olarak görmeye başlayacak.
Nobody's talking about my bed.
Kimse yatağımdan bahsetmiyor.
" Thy mistress hath played the strumpet in my bed... the testimonies whereof lie bleeding in me.
" hanımın benim yatağımda fahişelik oynadı... kanıtları hala içimde kanıyor.
Is my cockerel coming back to bed?
Horozum yatağa dönüyor mu?
- And she, she drugged us and she bound us on the bed, and she stole my phone, and, I don't know, she took the outfit.
- Bize,... ilaç verdi, yatağa bağladı, ve telefonumu çaldı,... anlamadım, elbisemi aldı.
And for my wife, I'm going to buy her a huge bed. So she'll feel like a princess.
Ve karım içinde devasa bir yatak alacağım kendini bir prenses gibi hissedecek.
- They were on my bed.
- Çünkü benim yatağımdaydı.
I couldn't get out of bed. I wouldn't take my calls.
Yataktan çıkamadım, telefonlara cevap veremedim.
That's my bed!
O benim yatağım!
- Oh my god, there's something under the bed, it's really big, and it's got hair, it's really scary.
Tanrım, yatağın altında bir şey var. Çok büyük ve saçları var. Gerçekten çok korkunç.
You were basically a tootsie roll, wrapped up, rolled over onto your side, and you abandoned me on the other side of the bed and I froze my titties off all night.
Çikolatalı şeker olduğunu düşün, sarılmış, kendi tarafına devrilmişsin ve beni yatağın diğer tarafına kaldırıp attın. Tüm gece meme uçlarım dondu.
So, I'd always have to have my Mom or Dad to come tuck me into bed.
Beni sürekli ya annem ya da babam yatırmak zorundaydı.
I can only imagine my mother desperately unhappy, sobbing in the night, my father, home from travel, home from your bed, throwing in a little midnight mercy hump.
Yalnızca annem bir köşede umutsuzca ağlarken, babamın evden çıkıp sıcaklığınızı bulmak için sizin yanınıza geldiğini hayal edebiliyorum.
I threw my duffel bag on the bed.
Çantamı yatağımın üstüne attım.
No, hers was a... snub-nosed, chrome kind of pistoly thing... that my father... gave her to keep by her bed... just in case an intruder were to wander in while he was away.
Onunki krom kaplama şu ufak tabancalardandı. Hayır. Evde olmadığı zamanlarda eve birinin girmesi ihtimaline karşı yakınında bulundurması için babam vermişti.
- ♪ I'll fornicate my way ♪ - Go to bed, boss.
Git uyu artık Patron.
I remember one time my sister being very upset about something, and my father putting her to bed and then leaving the room and turning the light off, and my sister was sort of sobbing in the bed, you know,
Bir keresinde kız kardeşim bir şeye çok üzülmüştü. Babam onu yatağına götürdü ve odadan çıkarken ışıkları söndürdü. Kız kardeşim yatakta hıçkırarak ağlıyordu.
I don't want my ammo going into that creek bed.
Bu nehir yatağında cephaneyi bitirmek istemiyorum.
That's not your bed, it belongs to my Aunt Suzanne.
O yatak senin değil, Suzanne teyzemin.
I've come to terms with the fact that my father is in bed with criminals.
Babamın suçlularla işbirliği yaptığı konusunda uzlaşmaya vardım.
Always on my side of the bed, never a drop on Hans's side.
Hep yatağın benim tarafında, asla Hans'in olduğu tarafta olmuyor.
What I want is to wake up and find you in bed next to me every day for the rest of my life.
Tek istediğim her sabah uyandığımda seni yanıbaşımda görmek, ömrüm boyunca.
If you can make it apparent... that you have tasted her in bed... my hand and ring are yours.
eğer yatakta onun tadına baktığını gösterebilirsen, elim ve yüzüğüm senindir.
The prized part of my comfort, gone... my queen upon a desperate bed... and in a time when fearful wars point on me.
huzurumun en değerli parçası gitti, kraliçem umutsuz bir şekilde yatağa düştü, ve zamanı geldiğinde korkunç bir savaş var.
my bedroom 21
bedroom 160
beds 45
bedtime 108
bedford 17
bedroom apartment 38
bedbugs 21
bedrooms 25
bedroom's clear 17
my beautiful girl 25
bedroom 160
beds 45
bedtime 108
bedford 17
bedroom apartment 38
bedbugs 21
bedrooms 25
bedroom's clear 17
my beautiful girl 25
my best friend 214
my beauty 62
my beauties 19
my beautiful wife 23
my beloved 69
my beautiful boy 45
my best guess 17
my best 26
my beautiful 52
my beauty 62
my beauties 19
my beautiful wife 23
my beloved 69
my beautiful boy 45
my best guess 17
my best 26
my beautiful 52