Narrative traducir turco
569 traducción paralela
To them, the life of a woman mattered no more than that of a fly. They took with them eight lovely adolescent girls to serve as victims for their criminal desires plus four women well versed in debauchery, whose narrative skills would serve to stimulate their already jaded appetites whenever interest flagged.
Yanlarında ; sekiz güzel ergen kızı, suçlu emellerine kurban olarak hizmet etmeleri için ve dört uçarılıkta deneyimli kadını anlatı yetenekleri ; güçten kesildiklerinde çoktan bitmiş olan şehvetlerini tahrik etmeye hizmet etmesi için, götürdüler.
All the foregoing will immediately seem... justified, appropriate, clever. And even dignified, when I tell you that tonight's narrative... is about a gambler.
Ben sizlere bu geceki öykünün bir kumarbaz hakkında olduğunu söylediğimde tüm bu yukarıdakiler size anında haklı, münasip ve zeki görüneceklerdir.
Tonight's narrative is about gangsters.
Bu gecenin öyküsü gangsterlerle ilgili.
Tonight's narrative is about a private eye.
Bu gecenin konusu bir gizli polisle ilgili.
Nowhere in the setting of this narrative without boundaries, telling of the monotony,
Bu hudutsuz hikâyenin hiçbir yerinde günden güne çekilen tekdüzelikten,
The adventures of your heroes are universal narrative types.
Kahramanlarınızın maceraları evrensel hikayeler tipinde.
Based on your narrative, one could draw the bottom line of the classification of this genre of storytelling, almost archetypical
Hikayelerinizi sınıflandıracak olursak, neredeyse orijinal olduğunun... altı çizilebilirdi.
This is important for any narrative and succession.
Bu her öykü için önemlidir.
It shows great powers of observation and reflects an interesting modern approach to film narrative
Sağlam bir gözlem kabiliyeti ve film öyküsü üzerine modern bir yaklaşımı bizlere sunuyor.
They talk of "social commitment", "modern narrative" and "documentation of the times"
"Sosyal sorumluluk", "Modern anlatım" "Zamanın belgelenmesi" nden bahsettiler.
This is a narrative of very heavy-duty proportions Yeah.
Çok dayanıklı bir hikaye.
It's their new class project, a good way to teach them about narrative.
Yeni proje ödevleri. Bu şekilde anlatım tarzını daha iyi öğrenirler diye düşündüm.
No one in his right mind would try a narrative.
Akli basinda olan kimse bunu oyku halinde anlatmayi denemez.
Don't forget, there's a difference between narrative and music.
Unutma, hikayeyle muzik arasinda bir fark vardir.
And whenever you do that, you end up with a problem of having a film at times that is way too long and a film that doesn't have a really strong narrative line in it that you can keep the audience hooked in.
Ve öyle yaptığınızda, bazen, bitmek bilmeyen bir filme sahip olma problemiyle karşılaşırsınız. Ve filmin izleyiciyi kavrayacak çok güçlü bir hikaye çizgisi olmaz.
They communicate through narrative imagery, a reference to people and places from their mytho-historical accounts.
Konuşmaları, mitolojik tarihteki kişilerin ve yerlerin bahsedilmesi, ve öyküsel betimlemeye dayanıyor.
We have to learn the narrative from which Tamarians draw their imagery.
Tamarianların oluşturduğu tasviri, öyküsel biçimdeki anlatımlarından öğrenmeliyiz.
This is a brilliant narrative, full of surprises.
Bu sürprizlerle dolu, zekice bir hikaye.
Now, we talked about the rules, about the narrative codes, about the technical tools, and we " ve seen how Hollywood filmmakers adjusted to these limitations.
Kurallar, öyküleme biçimi ve teknolojik aletler hakkında konuştuk. Ve Hollywood film yönetmenlerinin kısıtlamalara nasıl adapte olduğunu gördük.
Welles used every narrative technique and filmic device... deep focus, high and low angles, wide-angle lenses.
Welles, tüm hikâye anlatım tekniklerini ve film araçlarını kullanmıştı. Derin odak, yüksek ve alçak açılar, geniş açılı lensler.
This, madam, is a faithful narrative of all my dealings with Mr. Wickham.
İşte, madam, Bay Wickham'la ilgili olayların gerçek hikayesi budur.
This, madam, is a faithful narrative of my dealings with Mr. Wickham, and for its truth I can appeal to the testimony of Colonel Fitzwilliam, who knows every particular of these transactions.
İşte, madam, Bay Wickham'la ilgili olayların gerçek hikayesi budur. Albay Fitzwilliam'ı doğruluğuna şahit gösterebilirim. Kendisi bu işlemlerin her detayını bilmektedir.
- Yeah. Well, it's the way you modulated into the second-person narrative during the flashback scene.
Geriye dönüş sahnesinde ikinci şahsı değiştirmiş olmanız.
The church secretary, Beatrice Crowly, could only give us a narrative, that a man attacked her, hit her across the face, then fled.
Kilise sekreteri, Beatrice Crowly, bize tek bir hikaye verebildi, ona saldıranın bir adam olduğunu, yüzüne doğru vurduğunu ve kaçtığını söyledi.
There's something to be said for noninteractive stories like this... being swept away in the narrative.
Bu interaktif olmayan hikayelerle ilgili olarak söylenebilecek birşey varsa... en başta ayağınızı yerden kesiyorlar.
It may not be necessary to include the complete narrative.
Hepsini birden söylememe gerek yok.
Perhaps that's why her mind has organized it into a kind of narrative.
Belki da bu yüzden zihni ona bunu bir hikaye şeklinde sunuyordu.
" Clinical narrative.
" Klinik geçmiş.
I can't suborn perjury which means you'll have to testify on the narrative.
Yalancı ifadeye teşvik edemem bu da anlatı ile tanıklık yapacaksın demek.
Your Honor, as an officer of the court I have to let my client testify in the narrative.
Sayın Yargıç, mahkemenin bir memuru olarak müvekkilimin anlatı ile tanıklık yapmasına izin vermek zorundayım.
Mr. Maynard, instead of testifying in the usual q a form is simply going to state his version of the events in the narrative form.
Bay Maynard, olağan soru-cevap şeklinde tanıklık yerine sadece anlatı formunda kendi açısından olayları beyan edecek.
additional narrative parameters have not been programmed.
Eklenmesi gereken hikaye, programlanmamış durumda.
Logic is an integral part of narrative structure.
Mantık, hikaye yapısının, türev parçasıdır.
Reopen the narrative parameters file.
Hikaye parametre dosyalarını tekrar aç.
If you can see me, you've obviously reopened the narrative parameters file of the tactical scenario you've been working on.
Beni şu anda görebiliyorsanız, besbelli, hikaye parametre dosyalarını yeniden açıp, taktik senaryo üzerinde çalışıyorsunuz.
She programmed it to cause all of these shutdowns the next time Tuvok reopened the narrative parameters file, which he didn't do until today.
Gelecek sefere programı, bu güne kadar hiç açmadığımız hikaye dosyalarının Tuvok tarafından yeniden açılması durumunda bütün bu arızalar gerçekleşecek şekilde programlamış.
You said the narrative parameters file is open now.
Hikaye parametre dosyalarının şu anda açık olduğunu söyledin.
I need more access to the narrative subroutines.
Hikaye yazılımlarına, daha fazla giriş yapmalıyım.
Unless somebody can show me, with absolute certainty, that you were holding the weapon that killed those two people, the rest of the narrative is far too convenient and suspect.
Biri bana o iki insanı öldüren silahı bizzat tuttuğunu göstermediği, sürece, diğer kanıtlar fazla ortada ve şüpheli.
Well, he goes on to tell a pretty convincing narrative... and to give a rather detailed description of the old man.
Oldukça ikna edici bir öykü anlatmaya ve yaşlı adamın ayrıntılı bir tarifini yapmaya devam ediyor.
From my cursory exam, nothing about the general can explain your narrative.
Üstünkörü yaptığım sorgudan bulduğum, general hakkındaki hiçbir şey hikayeni destekler nitelikte değil.
In light of your report and narrative, my official report is incomplete, pending these new facts I'm being asked to reconcile.
Raporun ışığı altında ve anlatılan hikâye karşısında resmi raporum tamamlanmadı. Yeni veriler karşısında uzlaşma teklif ediyorum.
In light of your report and narrative, my official report is incomplete pending these new facts I'm being asked to reconcile.
Raporun ışığı altında... ve anlatılan hikaye karşısında... resmi raporum tamamlanmadı... yeni bulgular karşısında uzlaşma teklif ediyorum.
Described, and then interpreted into a linear narrative, a Gestalt impression of a subjective nonlinear experience.
Önce hayal meyal bilinen, sonradan tamamlanan anılar gibi. Yaşanan hayali bir tecrübenin, sanki gerçekmiş gibi anlatılması.
So I listened to your narrative.
Senin hikayeni dinledim.
Merely corroborative detail intended to give artistic verisimilitude to a bald and unconvincing narrative.
Onlar sadece ikna edici olmayan bir hikayeye gerçeklik katmak adına söylediğim bir kaç inandırıcı detaydı.
An "otherwise" bald and unconvincing narrative.
Aksi takdirde ikna edici olmayan hikaye.
Oh! To an otherwise bald and unconvincing narrative.
Aksi takdirde ikna edici olmayan bir hikayeye.
Real life is interesting, but never as dramatic as a well-conceived narrative.
Gerçek yaşam ilginçtir ama hiçbir zaman, iyi ifade edilmiş bir anlatım kadar dramatik olamamıştır.
Narrative film can't begin to touch the horror of experience.
Hikayelerden yapılan filmler hayattaki korkunç şeyleri iyi veremez.
Good, clear narrative style.
Anlatış tarzınız iyi ve açık.