Never forget that traducir turco
1,089 traducción paralela
It's been 25 years, but I'll never forget that day As long as I live.
Tam 25 yıl önceydi ama ölene kadar o günü unutmayacağım.
- I'll never forget that night.
O geceyi asla unutmayacağım.
However, never forget that a priest's life is a simple one and must remain free of ambition.
Ama unutma ki, bir rahibin hayatı çok sade ve tutkudan arınmış olmalıdır.
You must never forget that this is your duty.
Görevini asla unutma.
I shall never forget that wonderful spring morning in your room at Balliol.
Balliol'daki odanızdan izlediğim o harika bahar sabahını hiç unutamam.
- I'll never forget that night.
- O geceyi hiç unutmayacağım.
Let us promise, if we stay alive, to never forget that moment where, boots still in hand, we are united by the same hope.
Söz verelim, eğer hayatta kalırsak, henüz, botlarımızın dahi elimizde olduğu şu anda, aynı umutla birleştiğimizi, hiç unutmayalım.
Oh, I'll never forget that.
Oh, onu asla unutmayacağım.
We must never forget that the poor... form the absolute majority of the electorate.
Seçmenlerin büyük çoğunluğunun fakirlerden oluştuğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Can't never forget that.
Bunu asla unutmamalısın.
I'll never forget that.
Bu asla aklımdan çıkmayacak.
You must never forget that.
Bunu asla unutma.
I love you more than anything or any person in this whole world, and you must never forget that.
Seni bu dünyadaki her şeyden ve herkesten daha çok seviyorum. Bunu asla unutma.
We must never forget that.
Bunu hiçbir zaman unutmamalıyız.
My wry sense of humour and astonishing sexual technique, but never forget that you've...
Yaptığım sapıkça esprilerle eğlenebilir, olağanüstü cinsel tekniğimle tatmin olabilirsin. Ama önünde uzun bir yaşam olduğunu asla unutma.
They were born to be slaves, Germanicus, never forget that.
Onlar köle olmak için doğmuşlar, Germanicus, bunu unutma.
- Never forget that!
- Bunu asla unutmam!
I'll never forget that guy.
O çocuğu asla unutamayacağım.
I'll never forget that horrible face!
O korkunç yüzü asla unutamayacağım!
To my dying day, I'll never forget that old man trying to cross the street.
Ölene dek caddeden karşıya geçmek isteyen ihtiyarı asla unutmayacağım.
Never forget that.
Bunu asla unutma.
I'll never forget that Saturday.
Cumartesi olduğunu asla unutmayacağım.
The exhaust doors, to countersink, I'll never forget that again.
Egzoz çıkışları, havşa. Bunu asla unutamam.
Forget about that. You yourself have never been first to draw a sword.
- Şunu unutama, bir kıIıç sebepsiz yere çekilmez.
He once told me something that I'll never forget...
Bir keresinde hiç unutmayacağım bir şey söylemişti...
I will never forget the evenings that we have spent together.
Beraber geçirdiğimiz bu öğleden sonralarını asla unutmayacağım.
It has a man that I will never forget.
Hiçbir zaman unutmayacağım bir adam vardı.
It will be possible that they do not understand that we will never leave to fight them, until having learned a lesson what the world never will forget?
Onlara dünyanın hiçbir zaman unutamayacağı bir ders vermeden, sonuna kadar direnmeyip ateşkes isteyeceğimizi düşünmüş olabilirler mi?
Even if that's true, I'll never forget.
Dediğiniz doğru da olsa, ben unutamam.
" Even if that's true, I'll never forget.
Dediğiniz doğru da olsa ben unutamam.
You were never able to forget your body, never able to pry youself from that love and now the thing you love most is stopping you from reaching the top.
Asla vücudunuzu unutamadınız, asla nefsinize hâkim olamadınız ve şu an en çok sevdiğiniz şey sizi zirveden alıkoyuyor.
I never have to forget the emotion at that moment.
O andaki ruh hâlini hiçbir zaman unutmayacağım.
I never have to forget the emotions felt in that one room at that moment.
O odadaki ruh hâlini hiçbir zaman unutmayacağım.
Somebody once said, I forget who that he never looked back, because something might be gaining on him.
Birisi bir keresinde demiş ki, kim olduğunu unuttum hiç arkama bakmam, çünkü birileri sırtıma yük olmuş olabilir.
If i made over the apartment to you, just pro forma... the bank would have to... if you did that, i'd never forget it.
Evi kağıt üzerinde senin üzerine devretsem banka da... Bunu yaparsan, bunu asla unutmam.
Let's forget about that pooch... and also I never like him.
Bırak canım Lütfü itini. Zaten hiç sevmem.
Oh you've never been away so long. Your memories will let you forget the deaths that have to be paid.
Uzun zaman buradan uzak kalınca, insan ödenmesi gereken bir borcu olduğunu unutuyor.
And you never forget it, and that's what it felt like.
Ve bunu hiç unutmazsın, ve sen bana bu duyguyu verdin.
Swear that you'll never forget this name!
Bu ismi asla unutmayacağına yemin et şimdi!
And... that night... he will never forget.
Ve o geceyi asla unutmaz.
I'll never forget the sermon you gave that day, and I quote...
O gün verdiğiniz nutku asla unutmayacağım. Şöyle bir şeydi :
Dorothy, in the first place, I want you to know that what happened last night was the most beautiful, wonderful, crazy thing that's ever happened to me, and I'll never forget it or you.
Dorothy, ilk olarak dün gece yaşadığımızın başıma gelen en güzel en harika, en çılgınca şey olduğunu ve bunu veya seni hiç unutmayacağımı bilmeni istiyorum.
And we're having a great time, but you're a kid and I never want you to forget that.
Tamam çok eğleniyoruz ama sen daha bir çocuksun. Ayrıca unutmaman gereken bir şey daha var.
- I'll never forget that last scene.
Çok duyarlı, çok gerçekçiydi!
Computer, if you don't open that exit hatch pretty damn pronto, I shall go straight to your major data banks with a very large axe and give you a reprogramming you'll never forget.
Bilgisayar, eğer hemen o kapıyı açmazsan, ana veri bankalarına kocaman bir baltayla girişip, seni asla unutmayacağın bir şekilde baştan programlayacağım.
I saw what you did... and I'm going to teach you a lesson that you're never gonna forget.
Ne yaptığını gördüm ve sana ömrünce unutamayacağın bir ders vereceğim.
We can give you a bath that you'll never forget
Sana asla unutamayacağın bir duş yaşatabiliriz.
I'll never forget the scene in that restaurant tonight.
Bu akşam restorantta ki sahneyi asla unutmayacağım.
from the man in the street I understand him and he understands me, never forget that I shan't, but don't forget that I'll stop at nothing to ensure his happiness
Çünkü ben sokaktaki adamı anlıyorum o da beni. Bunu sakın unutma. Ben unutmuyorum.
I want to be the part that you'd never forget, that would make it impossible for you to return to "A Dream Play".
Hiç unutmayacağın ve "Düş Oyunu" na tekrar dönmeni imkânsızlaştıracak rol olmayı istiyorum.
Never will I forget that cup of coffee.
Asla bu bir fincan kahveyi unutmayacağım.
never forget 64
forget that 236
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
forget that 236
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19