No cheese traducir turco
336 traducción paralela
There's no cheese like we make.
Bizim peynirimizin üstüne yoktur.
Six months ago, I'm back in my village, but I don't know it, there is no cheese.
Altı ay önce köyümdeydim, ama ne bileyim, peynir falan yoktu.
When I marry, it will be to no cheese-maker's son.
Evlendiğim zaman, peynir tüccarının oğlu olmayacak.
- There's no cheese crackers.
- Peynirli krakerim de yok. Hiçbir şeyim yok.
There'll be no cheese issue until the shortage is made up.
Açık karşılanana kadar peynir konu edilmeyecek.
No cheese!
Peynir yok!
That's right, no cheese.
Peki ne yapıyoruz...? Doğru.
Yeah, 3 orders of onion rings, and 2 hamburgers, no cheese.
Evet, 3 soğan halkası siparişi, ve 2 ekmek arası, peynirsiz.
No cheese, Gromit.
Peynir yok, Gromit.
It's like no cheese I've ever tasted.
Tattığım hiçbir peynire benzemiyor.
No cheese?
Peynir yok mu?
Yeah, no cheese.
Evet, peynir yok.
[Gyp] And no more cheese.
Peyniri de söyle, istemiyorum artık!
- But he told me to tell you, no more cheese.
- Fakat artık peynir istemediğini iletmemi istedi.
- Gee, that's bad if he don't want no more cheese.
- Vay be! Artık peynir istememesi kötü birşey.
No more cheese and milk for the French children.
Fransız çocuklarına peynir ve süt kalmadı.
No, wait, let's give him some bread and cheese, too.
Hayır bekle. Ona biraz peynir ekmek vereyim.
This other one is no healer, this cheese-maker's son.
Diğeri şifacı değil, peynir üreticisinin oğlu.
I ain't going to eat cheese for no cop and that's for sure.
Hayatta bir polise ötmem, orası kesin.
" The devil had no goat... yet he sold all sorts of cheese.
" Şeytanın keçisi yokmuş... yine de her tür peyniri satmış.
- No ham or cheese.
- Yok.
Czechoslovakian sheep's milk cheese? No.
- Çekoslovak koyun peyniri?
No, wasn't it Oscar Wilde who said, "They have minds like Swiss cheese"?
Oscar Wilde'ın sözü müydü... "Gravyer peynirine benzer zihinleri."
No milk, there ain't butter or cheese and the children's bowls go empty.
Süt olmazsa tereyağı ve peynir de olmaz. Çocuklar aç kalır.
I have some bread and cheese and a bottle of red wine with me but no corkscrew.
Yanımda biraz ekmek, peynir ve bir şişe de kırmızı şarap var. Ama tirbüşon yok.
Get a note to the milkman - "No more cheese."
Sütçüye not yaz - "Peynir istemiyoruz."
I had no trouble finding Dr Forrest's cheese lab.
Dr Forrest'ın peynir labaratuarını bulmak zor olmadı.
Is no work, is dancing is cheese, is big shoes.
Çalışmamak, aylaklık etmek peynir, o zaman büyük ayakkabı.
No, no, just cheese.
İçinde herşey olsun mu? hayır, hayır sadece peynir olsun.
No, Norm got cheese whiz all over the paper.
- Hayır. Norm gazeteye peynirli çerez dökmüş.
Legit cargo. No drugs or alcohol, no toxins, no chemical cheese, no endangered species for slaughter.
Uyuşturucu yok, alkol yok, zehir yok, kimyasal madde yok nesli tükenen hayvan yok.
One baloney and cheese on white, no crust, coming right up.
Pekâlâ, beyaz ekmeğe salam ve peynir, kıtır yok.
And since he's a computer, that means no human comforts... no air conditioning, no TV, no microwaved taco chips and cheese.
Bilgisayar olduğundan beri, insan rahatlığı kalmadı klima yok, TV yok, fırınlanmış tako cipsleri ve peynir yok.
I never say no when it comes to macaroni and cheese.
Peynirli makarnaya asla hayır diyemem.
- No, gimme a bagel and cream cheese.
- Yo, bana bir bagel ve krem peynir ver.
Miss Cheese is no joke, Daddy.
Bu hafife alınacak bir peynir değil, baba.
You know, there's no mistaking real cheese.
Gerçek peyniri tanımamak mümkün değildir.
No, that little cheese plate. And a draft.
Hayır, küçük bir peynir tabağı ve fıçı bira.
No matter how hard I try to say'cheese'... I just can't smile any more.
Ne kadar'cheese'demek için çabalasam da artık gülümseyemiyorum.
A bagel with no cream cheese, and with butter on the side.
Krem peynirsiz bir açma, tereyağıda olsun.
I said no cream cheese.
Krem peyniri istemediğimi söyledim.
I want a bagel with no cream cheese, just butter, okay?
Bir açma istiyorum, krem peynirsiz sadece tereyağlı, tamam mı?
No cream cheese, whatsoever.
Krem peynirsiz olsun.
No, not the cheese, the keys.
Hayır, peynir değil, anahtarlar.
- A quarter pounder with cheese? - No.
Çeyreklik Peynirli demiyorlar mı?
Why, you damn, frickin', no good mother- - [Beeping] cheese!
Seni lanet, ucube, anasını........... peyniri!
Some mashed potatoes and... No, French fries. Macaroni and cheese.
biraz patates püresi ve... hayır, patates kızartması makarna ve peynir bayadırda makarna yemedim
No whiz left in the cheese?
Peynir tadı yok mu?
- Craig, government cheese, you had some? - No.
Söyle Craig yedin mi hiç o peynirlerden?
- No, I don't eat cheese. - Cheese, yeah.
Taze biber ya da peynir ister misiniz?
Want some cheese? No.
- Peynir ister misin?
cheese 634
cheesecake 22
cheeseburger 48
cheeseburgers 19
cheese and crackers 21
no change 141
no cheating 36
no choice 122
no charge 116
no chance 235
cheesecake 22
cheeseburger 48
cheeseburgers 19
cheese and crackers 21
no change 141
no cheating 36
no choice 122
no charge 116
no chance 235