No details traducir turco
389 traducción paralela
There are no details. At least, not yet.
Şu an için herhangi bir detay yok.
No details are known at this time.
Şu an için detaylar bilinmiyor.
- Please, no details. I'm not interested.
- Lütfen, ayrıntıları duymak istemiyorum.
All the features but no details... no character, no lines.
Ayrıntılar belli değil, kim olduğu, neden bu halde olduğu da belli değil.
A disk with no details on it at all.
Hiç bir ayrıntısı olmayan bir disk.
I'll say that, but I'll give no details.
Daha fazlasını söyleyemem ama bildiğimiz yollar var.
No details, thank you very much.
- Ayrıntı vermezsen sevinirim.
No details, thanks.
- Detay verme lütfen.
There are no details.
Hiçbir ayrıntı yok.
- There are no details.
- Detay falan yok.
No details to anybody, huh?
Kimseye bir şey anlatma, tamam mı?
No details are available at this time.
Henüz ayrıntılara ulaşılamıyor.
No details?
Detay yok mu?
- No details?
- Detaylarını anlatamaz mısın?
There are no details.
Henüz bir detay yok.
There's no time to go into details but I'm working to uncover the rebel spy leader.
Ayrıntılara girmek için zamanımız yok fakat asi ajan liderini ortaya çıkarmak için çalışıyorum.
But we here at the Moulin Rouge attach no importance to such details.
Ama biz Moulin Rouge'da böyle detaylara pek önem vermeyiz.
Trust Hermione. No last minute details with her managing, eh, Herbert?
Her şeyi o ayarlarsa son dakika işi olmaz, değil mi Herbert?
No, you just finesse the details, then take Osugi as your wife and settle down as the landlord here.
Hayır, sen sadece ayrıntıları yoluna koyarsın sonra da Osugi'yi karın olarak alır ve buraya evsahibi olarak yerleşirsin.
No one could expect you to write properly about him... without knowing all the intimate details.
Tüm ayrıntıları bilmeden onun hakkında gereği gibi yazabilmeni... senden kimse bekleyemezdi.
No other details that come to mind?
Aklınıza gelen başka bir ayrıntı yok mu?
However, this is no time for details.
Neyse, ayrıntıya girmenin sırası değil.
I suppose you're going to have the doctor give us all of the frank medical details? I'm afraid I have no choice, sir.
Eminim ki doktordan bize kesin tıbbi gerçekleri söylemesini isteyeceksiniz?
I think it best that there should be... no doubt in anybody's mind about the details.
Bence detaylar hakkında hiç kimsenin aklında bir soru işareti kalmaması daha iyi olur.
No more details Palashenka.
Detaylar daha sonra Palashenka.
Some of the details were true, but I no longer remember which ones.
Bazı kısımları doğruydu ama artık hayalle gerçeği ayırt edemiyorum.
I assume you've worked out details and I need only say yes or no, so I'll ask no questions.
Detayları hallettiğinizi ve soru sormamam için de sadece evet ya da hayır dememi beklediğinizi sanıyorum.
No, I've one or two details to attend to.
Hayır, ilgilenmem gereken bir iki ufak detay var.
For the moment, we have no further details.
Şu esnada, başka bilgimiz yok.
You are aware, no doubt, of the details of Hesperides?
Hesperides'in detaylarını biliyorsunuz herhalde.
I ´ ll confine myself to simple domestic details, of no interest to anyone except the family.
Aile bireylerden başka kimsenin bilmediği ev haliyle ilgili şeylerden söz edeceğim.
The Führer says that if one plans on ignoring the terms of a contract, no use quibbling over details.
Führer, kişi bir sözleşmenin şartlarını görmezden gelmeyi düşünüyorsa onunla detayları boş yere tartışmanın bir yararının olmayacağını söyler.
No, Mother, I do remember the details very well.
Üstünkörü bir anlam çıkarıyosun işte. Hayır anne. Bütün teferruatı gayet iyi hatırlıyorum.
You may be right, but there's no time for details in the class struggle.
Haklı olabilirsin, fakat sınıf mücadelesinde ayrıntıları tartışmaya vaktimiz yok.
No one else will get the details and you won't hear from me again.
Kimse ayrıntıları bilmeyecek, siz de benden haber almayacaksınız.
No other details.
Başka detay yok.
Not great tales of heroic exploits as T-Titus Livy wrote, no, but the plain facts, the kitchen details, even the g-gossip.
Titus Livy'nin yazdıkları gibi, duygu sömürüsü kahramanlık masalları değil hayır, yalın gerçekler, ayrıntılı bilgiler, hatta dedikodular.
Give them... Details that no one could have known.
- Ben onlara kimsenin bilmediği detaylardan bahsettim.
No sordid details.
Garip detaylar yok.
No further details are given in the story, attributed to the paper's correspondent.
Gazetenin muhabirine dayanan haberde bundan başka ayrıntı verilmemekte.
As everyone's in the same boat, there's no harm in revealing details.
Herkesin durumu aynı, detaylarda fazla bir fark yok.
No wonder you know all the lurid details.
Bütün korkunç detayları biliyor olmanız hiç şaşırtıcı değil.
No technical details, I'm creative.
Teknik ayrıntı veremem, ben yaratıcıyım.
But no more details
Daha fazla detaya inmeyeceğim.
No, I can't give details.
Hayır, detayları anlatamam.
Without the details, there's no understanding.
Detaylar olmadan, anlamak imkansız.
No details, nothing.
Hem de hiç.
All procedural details are being observed, no matter how long it takes.
Ne kadar zaman aldığı sorun edilmeden, bütün prosedür detayları yerine getiriliyor.
No, no, you see, there are certain details...
Hazır değil.
I won't go into details, they're too complicated, and I suppose you have no time. I don't..
Ayrıntıya girmeyeyim, çok karmaşık ve sanırım senin de fazla zamanın yoktur.
- No, I can't give details.
- Hayır, sana detaylarını anlatamam.