No kissing traducir turco
282 traducción paralela
No kissing, Frenchy.
Öpüşmek yok Fransız.
- No kissing.
- Öpmek yok.
No hugging, no kissing.
Sarılmak yok, öpüşmek yok.
Oh, no kissing.
Hayır, öpüşmek yok.
No kissing in group.
Topluluk içinde öpüşmek yok.
But no kissing.
Ama öpüşmek yok.
Um, we only pretend to hang, right? Uh, no hand holding, no kissing! And I get my lunch hour off.
El ele tutuşmak, öpüşmek yok, öğle yemeğimi de yalnız yerim.
That's why no kissing.
Bu yüzden öpüşmem.
There can be no kissing for kissing's sake a kiss must lead somewhere.
Öpücükler aşkına hiç öpücük olmamalı. Öpücük mutlaka bir şeyle sonuçlanmalı.
Uh-uh. No kissing.
Öpmek yok.
Anything else you want is fine, but no kissing.
Öpmek dışında ne istersen serbest.
Absolutely no kissing... because... I am, above all, an Englishman... and a gentleman.
Kesinlikle öpüşmek yok... çünkü... ben herşeyden önce İngilizim... ve bir centilmen.
No kissing.
Öpüşmek yok.
There should be no kissing!
Öpüşme olmaması lazımdı!
- No, no kissing.
- Hayır, hayır öpüşmek yok.
No kissing. You know I don't do that kissing thing, right?
Biliyorsun, bu öpüşme işini yapmıyorum.
- I'm just trying to decide... whether I should break my "no kissing on the first date" rule.
- Sadece bir karar vermeye çalışıyorum. Acaba ilk çıkmada öpücük olmaz prensibimi kırmalımıyım diye.
No drinking, no drugs, no kissing, no tattoos, no piercings, no ritual animal slaughters of any kind.
İçki, uyuşturucu, öpüşme yok. Dövme, piercing, her türlü hayvan kesme ayini de yok.
There's no kissing. No kissing here.
Burada olmaz.
No, I don't think I will kiss you. Although you need kissing, badly.
Hayır, seni öpeceğimi sanmıyorum öpülmeyi çok istiyor olsan da.
I ain't serving none of my liquor to no bunch of tomato-kissing, - plow-pushing...
İçkilerimden hiç birini bu domates öpen ve... pulluk ittiren sürüye...
We got... no business kissing'each other, you and me.
Sen ve ben birbirimizi öpmekten başka bir iş yapmıyoruz.
No more kissing, man.
Artık öpücük yok be adam.
She was kissing him the way no decent...
Onu öpüyordu...
Well, at the moment she's admiring Tony Danton, she's kissing him, and there's no big mystery about human attraction.
Şu an kız Tony Danton'a hayran, onu öpüyor insanın çekiciliği konusunda bilinmeyen pek bir şey de kalmadı.
- No, I don't like kissing.
- Hayır, öpmeyi sevmiyorum. - Cici cici mi yapacaksın?
- No, he's a boy who doesn't know anything about kissing.
- Hayır, o çocuk öpüşmekten hiç anlamayan biriymiş.
Sunset beams were kissing A blue sea softly treated. That's when you have admitted There's no love.
Güneş yorgun argın ve usulca denize veda ederken sen itiraf ettin artık sevmediğini.
Kissing of hands, but no fucking and definitely not in a whorehouse.
El öpmeler falan, fakat düzüşmek yok, hele ki genelevde asla.
No, we can't skip the kissing!
Hayır, atlayamayız!
You're kissing all the right asses, no wonder you're on the networks.
Ajansların seni tutmasına şaşmamalı, hep doğru kıçları öpüyorsun.
No, it's kissing again.
Hayır, yine öpüşüyorlar.
I wanna look him straight in the eye and tell him what a cheap, lying, no good, rotten, four-flushing low-life, snake-licking, dirt-eating, inbred, overstuffed ignorant, bloodsucking, dog-kissing, brainless, dickless, hopeless heartless, fat-assed, bug-eyed, stiff-legged, spotty-lipped worm-headed sack of monkey shit he is!
Gözlerinin içine bakıp, ona nasıl bir..... cimri, yalancı, bir işe yaramaz, kokuşmuş, düzenbaz..... aşağılık, sinsi, bok yiyen, piç kurusu, şişko..... cahil, kan emici, köpek öpücü, beyinsiz, ödlek, umutsuz, kalpsiz... .. kıçı büyük, patlak gözlü, çarpık bacaklı, yamuk dudaklı..... solucan beyinli bir bok torbası olduğunu söylemek istiyorum!
I thought I asked for a no-kissing section.
Öpüşülmeyen kısımda yer ayırttığı sanıyordum.
Now, there are no strangers here at NBS if you don't mind me kissing a little heinie for a moment.
NBS'te kimse yabancı değildir. Biraz yağcılık yapmamın mahsuru yoksa biz burada aile gibiyizdir. Aynen öyleyizdir.
No, I just like kissing foreign butt.
Hayır, sadece tanımadığım insanlara yaltaklanmayı severim.
No, that's why it's not ass-kissing.
Evet, bu yüzden yalakalık falan sayılmaz o dediklerin.
This bird has no electrical, and in about two minutes we're gonna be kissing gravel, so listen to me!
Bu kuşta hiç elektrik yok, ve iki dakika içinde Çakılları öpeceğiz, Dinleyin beni!
By kissing your mouth? - No.
Seni dudaklarından öperek mi?
There's no more kissing and I don't care what the consequences are.
Artık öpüşmek yok. Sonucunun ne olacağı umrumda değil.
No... But I did see them kissing in the car.
Hayır... ama arabada onları öpüşürlerken gördüm.
No kissing though.
Hayır, öpücük yok.
- "No, the pier is for fishing!" - "French kissing?"
- "Hayır, rıhtım avlanmak için!" - "Öpüşmek için mi?"
No, you were kissing me.
Hayır! Sen beni öpüyordun!
When he touches a neck, it's no different than kissing.
Onun bir boyna dokunmasının, başka bir erkeğin bir kadını öpmesinden farkı yok. Aslında daha da kötü.
There's no justifiable reason for a girl who spent the last 15 years of her life pretending that I was the only thing she wanted ended up kissing some other guy and lying about it.
Son 15 yılını seninle geçirmiş bir kızın, istediği tek şey senmişsin gibi davranırken bir başkasıyla öpüşmesi ve bunun hakkında yalan söylemesinin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.
No, I'm not kissing back.
Hayır. Öpmeyeceğim.
Uh, no mom, he, he doesn't want you kissing him.
— Hayır anne, öpmeni istemiyor.
There's no more kissing.
Artık öpüşmek yok.
There is no excuse for me kissing Billy or Billy kissing me.
Billy'le öpüşmemin ya da onun benimle öpüşmesinin hçbir mazereti yok.
You don't. Okay, Maria, no one is kissing anyone here.
Tamam, Maria, burda kimsenin kimseyi öptüğü yok.