English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / No of fence

No of fence traducir turco

53 traducción paralela
No of fence, but if he stays here, he'll get nowhere.
Yoksa bir yıl da çalışsan hala aynı noktada olursun.
No of fence, lady, but this kid doesn't go on one-way missions.
Gücenmeyin bayan ama bu çocuk dönüşü olmayan görevlere gitmez.
Didn't mean no of fence, sir.
Kaba olmak istemedim komutanım.
I don't mean you no of fence, but I ain't exactly crazy about talking to no officer.
Kabalık etmek istemem ama subaylarla konuşmaktan... fazla hoşlanmam.
No of fence intended, Lieutenant.
Amacım hakaret etmek değil teğmenim.
- No of fence, Jimmy.
- O bir deha. - Alınma Jimmy.
No of fence, but...
- Gücenmek yok, ama...
Yeah, no of fence, sweetheart, but who the hell are you?
Kusura bakma, tatlım ama sen de kimsin?
I meant no of fence!
Gücenmek yok!
I mean, no of fence against the others, but... it's like the good old days, back in the Holy Land...
Yani, diğerlerine hâkâret etmek istemem ama eski günlerdeki gibiyiz, Kutsal Topraklardaki gibi. Bak.
No of fence, Major but it sort of chaps my ass that we have to have a babysitter.
Alınma binbaşı ama... bir bebek bakıcısına ihtiyaç duymamız canımı çok sıkıyor.
No of fence, but I don't take bribes from strangers, you know?
Yanlış anlamayın ama yabancılardan rüşvet kabul etmem.
Well, no of fence, babe but if Aife scares Trick and got the drop on Dyson I'm thinking she's like a grade-10 Succubus. So, what grade am I?
Alınma ama, bebeğim Aife Trick'i korkutuyorsa ve Dyson'ı alt etmeyi başardıysa bence bildiğin 10 numara sukkubus.
- No of fence taken.
- Alınmadım.
No of fence but I don't wanna owe your team. I'm looking for a more long-term solution. So can you get me her number?
Alınma ama takımına borçlanmak istemiyorum ve daha uzun soluklu bir çözüm arıyorum bu yüzden, bana numarasını verebilir misin?
No of fence to my own kind, but humans are a little pedestrian now.
İnsanlar biraz sıradan geliyorlar artık. Bir kere Fae'lerle iş yapınca geri dönüş yok yani
Tom, no of fence, but it's my birthday.
Tom alınma ama bugün benim doğum günüm.
No of fence at all.
Gücenmedim.
Yeah, no of fence, but I was kind of hoping they'd lock you up and throw away the key.
Alınma ; ama seni bir yere kilitleyip anahtarı da atmalarını bekliyordum.
No of fence, I should report you.
Bak kusura bakmayın ha, rapor ederim.
No of fence.
- Alınma.
No of fence. I don't even think dignity's still valid currency.
Alınma ama itibar karın doyurmuyor.
No of fence, but will you shut the fuck up about Nadine?
Alınma ama Nadine hakkında konuşmayı keser misin artık?
'No of fence, but I'm not that comfortable'taking financial advice from someone'who licks other dogs'asses.'
Kusura bakma ama, yaşlı köpeklerin kıçını yalayan birinden maddi öneriler almak, hoşuma gitmiyor.
No of fence, colonel.
Acele ederseniz kurtulabilirsiniz. Yanlış anlamayın Albay.
No of fence, mate.
Yanlış anlama hacı.
No of fence, mate.
- Sakın alınma dostum. - Hayır.
No of fence, Fi, but you're way too old for him.
Üzerine alınma Fi ama onun için çok yaşlısın.
No of fence.
Üzerine alınma.
No of fence taken I hope.
- Üzerine alınmadın umarım.
No of fence, but I'm not trading.
Gücenmece olmasın, ama ben ortağımı değişmem.
No of fence, but right now I don't need the fawnings of a sycophant.
Alınma ama şu anda bir dalkavuğun yaltaklanmasına ihtiyacım yok.
No of fence, but right now, I don't need the fawnings of a sycophant.
Alınma ama şu anda bir dalkavuğun yaltaklanmasına ihtiyacım yok.
No of fence.
Alınmaca yok.
No of fence.
Gücenme ama.
No of fence.
Kusura bakma.
Well, your brother's a world-class dumb-ass. No of fence. So I hesitate trying to analyze what goes on in his head.
- Alınma ama kardeşin dünyanın sayılı salaklarından olduğu için kafasından neler geçtiğini anlamak isteyeceğimi sanmıyorum.
Look, there's a great big hunk of world down there with no fence around it.
Bak, aşağıda çevresinde çit olmayan çekici, dev bir dünya var.
Each of these key witnesses has no doubt whatsoever one or more shots came from behind the picket fence.
Burada senden başkası yoktu! Hiç kimse yoktu!
- No. Why do you fence for the officers of a dictatorship?
- Neden hep bir diktatörlükte...
No matter how carefully she trimmed... or how lovingly she watered... or how generously she fertilized... the grass was always greener on the other side of the fence.
Ne kadar özenle budarsa budasın... ya da ne kadar sevgiyse su verirse versin.. ya da ne kadar cömertçe gübrelerse gübrelesin... çitin diğer tarafındaki cimler her zaman daha yeşildi.
- The lack of boundaries. Oooh. It's a fence, no, it's soft.
- Sınırlar gibi duvarlar yumuşak değil.
All right, if we can get through the ceiling, the foundation and the earth on top of that, we can make it out into the middle of no-man's-land and maybe hit the fence before we get shot.
Pekala eğer tavanı, temeli ve toprağı geçebilirsek, NML'e çıkabiliriz ( NML : Hapishane ve teller arasındaki bölge ) ) ve belki vurulmadan önce telleri aşabiliriz.
given this rate of muscle fatigue, There's no way she could've climbed stairs And then a fence to the pool.
Bu oranda kas yorgunluğuyla merdiven çıkıp sonra da havuza atlamasına imkan yok.
No, but she did open her back door to let the cat in, and she saw someone hopping over the fence on their way out of Wilder's yard. You get a description?
Hayır ama kedisinin eve girmesi için arka kapısını açmış ve Wilder'ın bahçesinden gelen birinin çitlerden atladığını görmüş.
No, I'm here in person to inform you that your corn has grown well above my fence line in clear violation of the Homeowner Association rules.
Hayır, buraya mısırlarının çitlerimi aştığını ve Ev Sahipleri Birliği'nin kurallarına aykırı olduğunu şahsen söylemeye geldim.
No of fence.
Alınmayın.
No-one is to take of fence at this.
Bundan hiç kimse gücenmez.
No? Tom took of fence at that too.
- Tom onu korudu.
Police have no idea how he got in there, given the high fence with wire, nor can they determine the cause of death because of the...
Polisin, cesedin oraya dikenli telleri aşıp nasıl gittiği hakkında hiçbir fikri yok. Ayrıca ölüm sebebini belirleyememişler çünkü- -
No, but she's making this poisonous tea out of these oleander leaves she found out by the fence.
Hayır ama şu çitlerin orda bulduğu zakkum yapraklarından zehirli bir çay yapıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]