English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Not her

Not her traducir turco

56,123 traducción paralela
- Not your mom, not her!
Ne annen ne de o!
No, that's... that's not her.
Hayır, o annesi değildi.
I'm not gonna kill her.
Onu öldürmeyeceğim.
Well, whoever it is, I'm glad I'm not him.
Her kim yaptıysa, yerinde olmadığım için memnunum.
Things may not have worked out between Gay and me, but she was always there for the kids.
Gay'le aram çok iyi olmamış olabilir ama her zaman çocukların yanındaydı.
Let her go, man. Now's not the time.
Bırak gitsin dostum, şimdi sırası değil.
Oliver, look, maybe we should have talked her out of Helix, maybe not, I don't know, but the point is we're here now, and you're the only one she will listen to.
Oliver, belki onu Helix'ten vazgeçirmeliydik ya da geçirmemeliydik bilemem ama artık iş bu noktaya geldi. Sözünü dinleyeceği tek kişi sensin.
I'm not... sure how much credibility I have with her.
Bana ne kadar güvendiği konusunda emin değilim artık.
I never showed it to her. Why not?
- Ona göstermedim.
Not only will they be able to focus her canary cry, but they will be able to override any kind of sonic dampeners. - Yes!
Hem Canary çığlığını odaklamasını hem de her türlü sonik perdeyi aşmasını sağlayacak.
The city in Italy, not the woman or her weird machines.
İtalya'dakini kastediyorum, garip teçhizatı olarak kadını değil.
She's not in her cell.
Hücresinde yok.
- I will not work with her.
- Onunla çalışmam.
I'm not sure you should be carrying it all the time.
Her zaman yanında taşımanın doğru olacağından emin değilim.
Look, I'm not a huge fan either. But like her or not,
Bak, ben de hayranı sayılmam, ama beğense de beğenmesen de,
And whatever there is between us... it's not just about craving each other's blood.
Ve aramızda her ne varsa bu sadece kanımızı istemekle ilgili değil.
Yeah, she was always a smart girl, not like me.
Evet, bana benzemez, her daim zeki bir kızdı.
You're meant to be caring for her, not getting her drunk.
Onu sarhoş etmen değil ihtimam göstermen gerek.
- No, and she's not answering her phone.
- Hayır. Telefonunu da açmıyor.
- I'm not bringing her in - -
- Lafı ablana getirmiyorum...
I can't do that to her, not after everything that she's been through.
Yaşadığı onca olaydan sonra ona bunu yapamam.
And you decided not to believe her because, what, you didn't wanna lose the house or the research trips abroad?
Ona inanmamaya karar verdin. Ne için? Evini, yurt dışı seyahatleri kaçırmak istemedin, değil mi?
I'm not talking about her body. I mean, her, her consciousness.
Kızın cesedinden değil, bilincinden bahsediyorum.
So, uh... just... is the... is the plan to just... throw everything I own into acid? No, not everything's gonna fit. Right.
Ee, planın bu mu yani elimdeki her şeyi asidin içine atmak mı?
She had broken up with this boy that was not good enough for her.
Onu hak etmeyen bir çocuktan daha yeni ayrılmıştı.
Obviously your contract worked to show her I'm not just gonna be around.
Ayrıca anlaşman da ona hep yanında olmayacağımı gösterdi.
This is not for her.
Bu onun hatrına değil.
I was going to buy her a housewarming present, not because I wanted to be clingy or judgmental.
Ona ev hediyesi alacaktım. İlgi meraklısı, yargılayıcı değil, iyi bir anne olmak istediğim için.
I can tell from the way he... He tries to leave her out of stories. The way he forces himself not to say her name.
Bir şey anlatırken onu es geçmesinden, adını söylememeye çalışmasından anlayabiliyorum.
And I can't fire her now when everyone thinks that I'm sleeping with her, which I am not.
Şimdi herkes onunla yattığımı sanırken onu kovamam, ki yatmıyorum.
I'll always have work to do. But I want to enjoy my life, not just talk about all the issues.
Bak, her zaman çok şey olacak ama ben hayatımı yaşamak istiyorum, sorunları konuşmak değil.
Hey, not you, asshole, her!
Hey pislik, önce sen değil, kız!
Whoever this is, this is not my Jack.
Her kimse, bu benim Jackim değil.
You're not suggesting Jon meet with her?
Jon'un onunla buluşmasını önermiyorsun herhalde?
It's not always gonna be tails.
Her zaman kuyruk olmaz.
But not the usual, uh, " Hey, I saw someone
Bir yay ile kutu. Ama her zamanki gibi değil, " Hey, birini gördüm
Not used to not getting her way?
İstediğini alamamaya pek alışkın değil galiba?
Though the work was not honest, she lived by her own labors and owed thanks to no man.
Yaptığı iş namussuzluk olsa da alın teriyle para kazanıyordu. Ve şükür ki hiç kimseye el açmıyordu.
Until he had taken her hand in marriage, Essie did not so much as kiss Master Richardson.
Evlenip elini tutana kadar Essie, Efendi Richardson'ı öpmemişti bile.
Not that I can blame her.
Suçlayamıyorum tabii.
Why not just wait for her to call?
- Neden aramasını beklemiyorsun?
Not her.
Tanrım hayır. O değil.
Not that I would actually let you date her.
- Ama onunla çıkmana izin vermezdim tabii.
As much as I hate these gorillas, especially Grodd, if you kill him, the other ones might stand down, but you might not be able to come back from this, Barry.
- Bu gorillerden, özellikle de Grodd'dan her ne kadar nefret etsem de, eğer onu öldürürseniz diğerleri geri çekilebilir ama bu işin geri dönüşü olmayabilir Barry.
No, not everything.
Hayır, her şeye sahip değilsin.
And, Barry, whether you realize it or not, now there's always gonna be a part of us that's tainted.
Barry, farkında olsan da olmasan da artık her zaman kusurlu bir yanımız olacak.
Not everything ; we still have a piece of that stone.
Her şeye değil, taşın bir parçası hala bizde. - Gitmiş mi?
I'm just trying to make her... not worry so much.
Fazla endişelenmesin diye uğraşıyorum.
Whatever hell Wally's trapped in, I'm gonna set him free, and I'm not leaving here until I do.
Wally her nerede kapana sıkıştıysa, onu oradan kurtaracağım ve kurtarmadan de bir yere gitmiyorum.
I'm not gonna stop her.
Ona engel olmayacağım.
I'm not gonna sit here and watch her die, okay?
Burada durup ölmesini izlemeyeceğim, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]